Eric Clapton'ın hayatı itiraf

Güncelleme Tarihi:

Eric Claptonın hayatı itiraf
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2007 00:00

Eric Clapton (62), hayatını ve hayatındaki kadınları "Eric Clapton: Otobiyografi" kitabında anlattı. Yazar Christopher Simon Sykes ile birlikte kaleme aldığı kitapta Clapton, kendisini reddeden annesini, uyuşturucu bağımlılığını, uzun yıllar beraber yaşadığı Alice Ormsby-Gore’u ve asla unutmadığı, büyük aşkı Pattie Boyd’u anlattı.

"Layla" şarkısını Beatles grubunun gitaristi George Harrison’un karısı olan Pattie için bestelediğini, şarkıyı dinleyen Pattie’nin Harrison’ı terk edip kendi kollarına koşacağını düşündüğünü yazdı. İngiltere’de 9 Ekim’de piyasaya çıkacak kitabın bazı bölümleri Sunday Times’da yayınlandı.

Layla’yı, Pattie dinleyince George’u terk edip bana gelsin diye yazdım

Eric Clapton, George Harrison’ın sık sık arayan soran bir insan olduğunu ve bu yüzden bayağı görüştüklerini anlatıyor. Böyle görüşmelerin birinde George Harrison, Eric Clapton’dan Pattie ile ilgilenmesini istedi, çünkü o gece karısının kız kardeşi Paula ile beraber olmak istiyordu. Clapton, "George’un bu teklifi beni hiç şaşırtmadı, çünkü o zamanın ahlak anlayışı istediğin şeyin peşinden gitmeni söylüyordu. Ama maalesef gecenin sonunda George ile Paula arasında hiç birşey olmadı. Ve ben geceyi Paula ile geçirmek zorunda kaldım. Sonra da Pattie’ye daha yakın olabilmek için Paula ile beraber oldum. Paula sayesinde Pattie ile flört etmem için sık sık fırsat çıkardı. En sonunda bir akşam dayanamadım ve Pattie’yi arayıp, aslında istediğimin o olduğunu söyledim. Önce karşı çıktı, evli olduğunu söyledi. Ama onun evine gitme teklifimi de kabul etti. Böylece aramızda garip bir ilişki başladı."

Gizli gizli buluşmalarla devam eden bir dönemin ardından, Eric Clapton, bir akşam dayanamaz ve George Harrison’ın suratına "Karına aşığım" diye bağırır. Clapton bunun aslında Harrison için de rahatlatıcı olduğunu söylüyor, "Zaten George da aramızda bir şeyler olduğunu seziyordu. Böylece karısı ile yarı-gizli bir ilişkimiz oluştu. Ama onu ne kadar ikna etmeye çalıştıysam da, Pattie, George’u bırakmaya hiç yanaşmadı. Derek ve Dominos grubunun ilk albümü için yazdığım şarkıların tamamı onun içindi. Özellikle "Layla" onu benimle yaşamaya ikna için bilinçli yazılmıştı, "Yalnız kalınca ne yapacaksın?" diye soruyordu. Bu albümü dinleyince benim çağrıma kayıtsız kalmayacağına ve George’u tamamen bırakacağına içten inanıyordum. İşe yaramadı. Hatta onu "George’u bırakmazsan, devamlı eroin çekerim" diye tehdit etmem bile işe yaramadı. Tabii bu tamamen blöftü. O dönem zaten devamlı eroin kullanıyordum."

Sevgilisi Alice uyuşturucu tedavisi görürken, Pattie, Clapton’ın tekrar aklına düşer, "Pattie nihayet George’dan ayrılmaya karar vermiş ve Los Angeles’a yerleşmişti. Ben de "461 Ocean Boulevard" albümü için Amerika turnesindeydim. O da turneye katıldı. İlişkimize olgun falan denemezdi, daha çok bilinmeyene duyulan bir meraktı. Saklanma zorunluluğu olmadan onunla beraber olmak harikaydı, ama gerçekle de yüzleşmek zorundaydık. Ona "Pattie" demek istemiyordum. Bu onun halen George’un karısı olduğunu kabul etmek anlamına gelirdi. Ben de ona "Nell" demeye başladım. Bunu pek umursamadı. Turnenin birinci ayağı boyunca benle kaldı. O gittiği andan itibaren önüme gelen kadınla beraber olmaya başladım. Sanki ilişkimizi sabote etmeye çalışıyordum. Sanki artık benim olduğu için, onu istemiyordum."

ONU İSTEMEMİN BİR NEDENİ DE BENİM İSTEDİĞİM HER ŞEYE SAHİP BİR ADAMA AİT OLMASIYDI

Eric Clapton’un annesiyle sorunlu ilişkisi, onu derinden etkilemiş. Kitabını hayatındaki en önemli kadınlara ithaf ediyor; anneannesi, karısı ve kızlarına. Ancak Clapton’ı 1945 yılında, 16 yaşındayken dünyaya getiren annesi Pat, bu listede yok. Babası muhtemelen Kanadalı bir asker. Ama Pat bunu hiçbir zaman doğrulamıyor. Bilinen, annesinin Eric’i daha bebekken anneannesine bırakarak Kanada’ya yerleştiği ve başka bir adamla evlenerek orada yeni bir hayat kurduğu. Eric Clapton dayısını ağabeyi, teyzelerini ve annesini de ablaları sanarak büyüdü. Fakat büyüdükçe durumunda bir gariplik olduğunu anladı. Evdekilerin kendi aralarında geçen konuşmalardan gerçek annesinin Pat olduğunu çıkardı. Pat, kocası ve iki çocuğu onları ziyarete geldiği bir gün, annesinin karşısına çıktı ve, "Artık sana anne diyebilir miyim?" dedi. Pat’in dokuz yaşındaki Eric’e cevabı, mesafeli karakterine uygundu: "Hayır. Bence anneannen ve dedene, anne-baba demeye devam edersen daha iyi edersin." İleriki yıllarda Pat ve Eric arkadaş olmayı başardılar ama Eric Clapton annesinin onu sevdiğine asla inanmadı: "Beni sevdiğini bana söylerdi. Ama hiç seviliyor gibi hissetmedim. Sevgi söylemekle olmaz, önemli olan nasıl davrandığındır. Sevgi bir tavırdır, duygu değil."

Eric Clapton’ın annesiyle garip ilişkisi duygusal yaşamını da etkiledi: "Sevdiğim insanın benle bir ilişki istemediğini bilmek beni ona bağlardı" diyor. Clapton’ın George Harrison’ın karısı Pattie Boyd’la ilişkisi, belki de bu yüzden büyük bir tutkuya dönüştü. Onu bir konser sonrasında ilk kez gördüğü anı, kitapta şöyle tarif ediyor, "Onu görür görmez, alışılmadık bir güzelliği olduğunu düşündüm. Gördüğüm en güzel kadındı ama olay sadece görünüşü değildi. Daha derinde bir şey vardı. Aklımı başımdan alan tüm varlığı ve duruşuydu. Onu istememin bir nedeni de, benim istediğim her şeye sahip bir adama ait olmasıydı. Aynı duyguyu annemin diğer oğlunun oyuncaklarına bakarken de yaşardım."

WONDERFUL TONIGHT DA PATTIE İÇİN

Wonderful Tonight’ın sözlerini, Pattie’nin bir akşam yemeği için hazırlanmasını beklerken yazdım. Alt katta ben onu beklerken, o bir türlü kıyafet beğenmiyordu. Ona "Harika görünüyorsun. Lütfen yeni bir şey deneme" dediğimi hatırlıyorum. Ama her çift için klasik o durumdaydık; ben hazırdım, o değildi. Aşağı indikten sonraki 10 dakika içinde şarkının sözlerini yazmıştım.

ALICE ARİSTOKRAT BİR HİPPİYDİ

Pattie ile ilişkisi devam ederken, Eric Clapton Alice Ormsby-Gore ile beraberdi. Clapton’a göre aristokratik bir hippiydi. Clapton’la beraber yaşadıkları dönemde Alice de eroin kullanmaya başladı. Yıllar sonra da yüksek dozda eroinden ölecekti. Clapton kitabında, "Beni kendime getiren Alice’in babasının bana yazdığı mektup oldu. Mektupta eğer bu gidişe bir dur demezsem, bizi polise ihbar edeceğini yazıyordu. Ben de zaten derinlerde bir yerde, bir masumu zehirlediğimin farkındaydım. Bunun üstüne frene basmaya karar verdim" diye yazıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!