Güncelleme Tarihi:
Halk arasında 'sara hastalığı' olarak da bilinen epilepsi, beyin hücrelerinin çeşitli nedenlerle normal olmayan elektriksel boşalması ile ortaya çıkan tekrarlayıcı, beyine ait kontrol dışı hareket bozuklukları olarak nitelendiriliyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfusun yaklaşık yüzde 1’inin epilepsi hastası olduğu biliniyor.
Epilepsi nöbetleri her yaşta görülse de sıklıkla çocukları ve ileri yaştaki bireyleri etkiliyor. Bu hastaların çoğunda nöbetlere yol açacak etkenler saptanamıyor. Bazılarında ise kafa travmaları, menenjit, yüksek ateş ile seyreden hastalıklar ve beyin tümörleri gibi beyin dokusunu etkileyen etkenler saptanıyor.
Epilepsi, hastaların sağlığı kadar sosyal yaşamını da olumsuz yönde etkileyen bir hastalık. Çünkü epilepsi hakkında ‘zihinsel bir bozukluktur’ gibi toplumda ‘doğru’ olarak bilinen hurafeler bu hastaların sosyal çevreden uzaklaşmalarına, kendi içlerine kapanmalarına ve toplum tarafından kabul görmemelerine neden olabiliyor. Ayrıca ‘nöbetler mutlaka şiddetli kasılmalarla seyreder’ veya ‘nöbet sırasında soğan koklatılması gerekir’ gibi yanlış bilgiler de tablonun daha da ciddileşmesine neden olabiliyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Fehim Arman, epilepsi hakkındaki doğru olarak bilinen yanlış bilgileri anlattı:
Yanlış: Epilepsi çocukluk çağı hastalığıdır
Doğru: Epilepsi genellikle doğum travmasına bağlı olarak doğumdan hemen sonra veya çocukluk çağında ortaya çıkıyor ve yakınmalar ergenlik döneminde azalıyor. Ancak daha önce hiçbir sağlık sorunu olmayan kişiler de, geçirmiş oldukları trafik kazası, kurşun yaralanmaları, menenjit veya beyin tümörleri gibi nedenlerle erişkin yaşta da epilepsiye yakalanabiliyor. Üstelik günümüzde ömrün uzamasıyla birlikte epilepsi artık ileri yaşlardaki kişilerde çocuklardan daha fazla görülüyor. Bu hastalığın görülme oranı özellikle 65 yaşından sonra hızla yükselişe geçiyor.
Yanlış: Epilepsi zihinsel bir bozukluktur
Doğru: Epilepsinin zihinsel bir bozukluktan kaynaklandığı veya hastalık ortaya çıktıktan sonra zihinsel kapasite kaybına yol açtığını düşünülüyor. Oysa epilepsinin zihinsel bozukluklarla bir ilgisi yok ve ancak istisna sayılabilecek durumlar dışında zeka gerilemesine yol açıyor. Hatta epilepsili hastalar arasında Büyük İskender, Julius Caesar, Fyodor Dostoyevsky, Socrates, Napoleon Bonaparte, Vincent Van Gogh gibi çok zeki isimler de bulunuyor. Epilepsili çocuklar arasında zihinsel özürlülerin sayısının normal popülasyona göre daha fazla olmasının nedenini ise şöyle açıklamak mümkün: Epilepsi genellikle doğum travması gibi beyin hasarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Eğer ciddi bir hasar meydana gelirse, doğal olarak bundan zeki gelişimi de olumsuz yönde etkileniyor. Yani, zeka düzeyindeki geriliğin kaynağı epilepsi olmuyor, tam aksine zekadaki geriliğe yol açan beyin hasarı epilepsiyi oluşturuyor. Aynı şekilde dikkatin dağılması aşırı sinirlilik, çekingenlik gibi davranış bozuklukları da epilepsiden değil, bu nöbetlerin temel nedeni olan beyin hasarından kaynaklanıyor.
Yanlış: Nöbet mutlaka kasılmalarla seyreder
Doğru: Epilepsi denilince hemen hepimizin aklına ‘sert kasılmalar ve ağızdan akan salyalar’ ile gelişen nöbet tabloları geliyor. Ancak ‘boşluk nöbeti’ olarak adlandırılan ve belirtilerin çok silik olduğu nöbetler de var. Örneğin bazı epilepsi nöbetlerinde hasta hantal ve yorgun görünebiliyor, çok az konuşuyor ve adeta bir kukla gibi hareket ediyor. Bazı nöbet türlerinde ise aniden dalarak çevreyle irtibatı koparıyor. Saniyeler sonra da ‘bana ne oldu’ deyip, yaşadığı nöbeti hatırlamayabiliyor. Bazı epilepsi nöbetleri de sadece el titremesi veya aniden yerinden sıçrama şeklindeki belirtilerle seyrediyor. Eğer bu belirtiler dikkat alınmaz ve doktora başvurulmazsa epilepsi nöbetleri zamanla beynin kasılmasıyla seyreden tehlikeli nöbetlere dönüşebiliyor.
Yanlış: Nöbet sırasında hastanın ağzına bir şey sokulmalı
Doğru: Nöbet sırasında dilini ısırmasını önlemek için hastanın ağzına sert bir cisim yerleştirmek gerektiğine yönelik yanlış bir bilgi daha var. Oysa nöbet geçiren hastanın ağzına kesinlikle bir cisim konulmamalı. Aksi halde dişler kırılabileceği gibi boğaz bölgesine kaçabilecek bir cisim hastanın nefes almasını önleyerek hayatını tehdit edebiliyor. Bu nedenle nöbet sırasında; kusma ve salyalar solunum yolunu tıkayabileceği için hasta yan yatırılmalı, başını çarpmaması için altına yastık konulmalı, çevresindeki zarar verici eşyalar uzaklaştırılmalı, rahat soluk alabilmesi için varsa kravatı gevşetilmeli ve gözlükleri çıkarılmalı. En önemlisi de nöbet 5 dakikadan uzun sürerse mutlaka bir ambulans çağrılarak hastanın sağlık merkezine ulaştırılması sağlanmalı.
Yanlış: Soğan kaklatmak hastayı ayıltır
Doğru: Nöbet geçiren hastayı ayıltır düşüncesiyle ‘soğan koklatmak’ da yaygın olarak yaptığımız hatalardan biri. Soğan koklatmak epilepsi nöbeti geçiren hastayı ayıltmadığı gibi, solunum yolunu kapattığı takdirde hastanın nefes almasını da önleyerek hastanın hayatını tehdit edebiliyor.
Yanlış: Hastaların spor yapmaları sakıncalı
Doğru: Halk arasındaki yaygın inanışın aksine epilepsili hastaların spor yapmalarında bir sakınca yok. Tabii futbol, voleybol ve basketbol gibi kalabalıkta oynanan ve risk içermeyen spor türlerini yaptıkları takdirde. Epilepsili hastaların dağcılık, kaya tırmanışı, araba yarışları ve yüzme gibi riskli spor türlerinden ise uzak durmaları gerekiyor.
Yanlış: Tedavi edilemez bir hastalıktır
Doğru: Halk arasında epilepsinin yaşam boyu sürdüğü ve tedavi edilemediğine dair bir inanış var. Ancak yaygın inanışın aksine epilepsi tedavi edilebilen bir hastalık. İlaç tedavisi ile epilepsili hastaların yüzde 60’ında nöbetler tamamen durdurulabiliyor. Geriye kalan ve tedaviye dirençli epilepsi olarak adlandırılan grupta ise ilaçla tedaviye yanıt alınamıyor. Bu hastalarda da cerrahi operasyona başvuruluyor.