Güncelleme Tarihi:
BİROL GİRAY: Ayşe söz yazma konusunda çok yetenekli
Tarihinizde ilk kez bir parçanızda Türkçe söz kullanıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı?
- Aslında kendi doğallığında gelişti her şey. “Ivy” şarkım geçen sene listelere girince yurtdışında performanslar arttı. Ama bir yandan Türkiye’de de devam eden bir sektör vardı. Ben de “neden kendi ülkemde bir şeyler yapmıyorum” dedim. Son dönemlerde Avrupa’da bu kadar çalmasaydım belki böyle bir işbirliğine gitmezdim.
FG 93.7 var, kendi performanslarınız var, organizasyonunu yaptığınız Chill Out Festival, Urban Festival, Electronica ve Global Gathering gibi dünyaca ünlü festivaller var. Yani Türkçe sözlü müzik yapmadan da kemik bir dinleyici kitlesi edinmiştiniz. Sizi bu parçayı yapmaya iten esas sebep neydi?
- Türkiye’de birçok DJ var ve hemen hepsi müziği genele sevdirmek için çalışıyor. Özellikle Ozan Doğulu’nun son albümü çok başarılıydı mesela... Ben de bir DJ olarak “Artık işim bitti, yapacağımı yaptım, eve gideyim” demekten ziyade “daha fazla ne yapabilirim”e odaklandım. Yıllar içinde müziğin geldiği durumu izledim, “şu an geldiği noktayı tenkit mi, tolere mi edeceğim yoksa içinde mi olacağım” diye kendime sordum. Sonunda içinde olmayı seçtim. Türkiye’de çalmak isteyince Türkiye’deki popüler akımı takip ediyorsun haliyle...
Ya bu çalışma, kemik kitlenizin hoşuna gitmezse?
- Sözlü ya da sözsüz biçimde onu Stockholm’de, Amsterdam’da da çalabiliyorsam, dinleyici için bir değişiklik olmayacaktır. Kendi standartlarımda bir iş yapıyorum sonuçta. Bu yüzden hiçbir zaman pişmanlık duymam.
TARKAN’IN YENİ ALBÜMÜNDE DJ’LER İŞBİRLİĞİ OLACAK
Ayşe Hatun Önal’la çalışmanın artısı ne? Neden sözleri ona yazdırdınız?
- İnsanları birden yakalayan kısa ve net cümleleri var Ayşe’nin. Bu konuda çok yetenekli. Birlikte çalışırken her şey o kadar tıkır tıkır işledi ki, doğru olmanın bu olduğunu düşündüm.
Nasıl yani?
- Müziği yapıp Ayşe’ye gönderdim. Bir saat sonra sözleri yazmıştı. Sonra ben Fransa’dayken arayıp “Sözleri beğenmedim, değiştiriyorum” dedi, birkaç saat içinde “Sen ve Ben”in sözlerini tamamlamıştı.
Ayşe Hatun Önal adı aklınıza nasıl geldi?
- O da otomatik olarak gelişti. Böyle bir şey yapacağım ya, acaba kimle yaparım diye düşünüyorum. Söz ve ses olarak benim müziğimle zıt da durmaması gerekiyordu o kişinin. Çünkü bu parçada nağmeli söylem hoş olmazdı. Elektronik müzik severlerin kulağında ne var diye baktım ve Ayşe’yi gördüm. Görünüş de çok önemli. Çünkü bu bir pazarlama paketi. Uzun süredir bir şey yapmaması da hoşuma gitti. Sonunda bu teklifi götürdüm.
Şarkı sadece internet ortamında bulunabiliyor, CD’ye basılmayacak mı?
- Basılacak ama şu da var, ben artık basılı albüme inanmıyorum. Şu an şarkımız internette, TTNet’in listesinde ilk 50’de. Yakında iTunes’ta da bedava indirilebilecek.
Peki ondan sonra sırada ne var?
- Tarkan’ın yeni albümünde DJ’ler işbirliği olacak. Onun için “Aşk Gitti Bizden”i yaptım. Gülşen’in yeni albümüne bir parça yapıyorum. Ayrıca elektronik müzik ile Türkçe müzik cover’ı yapmak istiyorum.
AYŞE HATUN ÖNAL: Aklıma ne zaman eserse, mikrofonu o zaman elime alıyorum
Ayşe Hatun Önal, dört yılda bir mi çıkar ortaya?
- Aklıma ne zaman eserse o zaman mikrofonu alıyorum elime. Bunun bir matematiği yok. İlk çıktığım yıllarda insanlar sadece prodüktör ve vokalin sahnede olmasına alışık değildi. İlk konserlerimden birini Koç Üniversitesi’nde vermiştim. Ardından bir gecede sahne almak üzere Antalya’ya gittiğimde karşımda takım elbiseli insanlar gördüm, işte o zaman bu müziğe insanların henüz hazır olmadığını anladım. O yüzden beklemem gerekiyordu.
Peki bu çalışma?
- Birol ile enerjimiz uyuştu. O, bana da bir hareket getirdi, yazıp söyleme ihtiyacı hissettim.
BeeGee ile çalışmak nasıldı?
- Enerjimiz tuttu ve birbirimizi yükselttik.
“Sen ve Ben”e yazdığınız ilk sözleri beğenmemişsiniz ama...
- Aslında güzel sözlerdi, Birol da çok beğenmişti. Ama müzikle çok oturmadı. İçime sinmedi, Birol burada yokken değiştirdim.
Belli ki bu işte birçok doğru bir araya gelmiş. Geçen dört yıllık süreçte doğrular bir araya gelmemiş miydi?
- Zaman zaman birlikte çalışmaktan memnun olduğum insanlar çıkıyor ama son yıllarda bu modda değildim açıkçası. Koşturmaktan çok yaşamayı seviyorum. Durup izlemek yerine içine balıklama dalıyorum. Biraz yaşayıp biraz çalışmak bana daha uygun. Hep aynı rutinin içinde olduğunda yaptığın işten sıkılıyorsun. O yüzden müziğin benim için bir görev haline gelmesini istemiyorum.
Müziği vazife edinmiyorum mu diyorsunuz?
- Tabii. Vazifem değil. İçimden gelirse yazmak söylemek, ne âlâ... İşin içine matematik girince büyü bozuluyor.
ANNEM BENİ ÖZGÜR RUHLU YETİŞTİRDİ
Yerinizde hiç durmuyorsunuz değil mi?
- Hem de hiç. Annem biraz özgür ruhlu yetiştirmiş beni. Rüzgar beni istemediğim bir yere götürürken ben başka yere esmek isteyebiliyorum. Hayatın akışını kendi içinde değiştirmeyi, elimden geldiğince kendi rüzgarımı belirlemeyi seviyorum.
Bu durum şartlarınızı, standartlarınızı zorlamıyor mu peki?
- Çok zorluyor ama hayatın keyifli noktası o.
Ben sizi sırt çantanızla seyahat ederken düşünemiyorum ama...
- Siz beni bir vitrinden görüyorsunuz. Hayatımı kapalı yaşadığımdan, sen vitrinde ne görüyorsan ondan ibaret olduğumu sanıyorsun. Müzik konusunda da bu böyle.
Ne gibi?
- İnsanlar sürekli “Çok güzel şeyler yapıyorsun, neden devamını getirmiyorsun” diyor. Devamını getirmek çok düz mantık geliyor. Kendi içimde başka bir yoldayım ben...
Nasıl bir yol?
- Onu tarif etmek zor. Sadece yaşamaya çalışıyorum.
Butik bir kariyer anlayışı bu.
- Çünkü kendime has bir insanım. Hiçbir şey yapmam derken çat bir tane iyi parçayla çıkabilmek güzel.
Vazife gibi olmasın ama kendi albümünüz ne zamana çıkar?
- Ocak ayına.
Siz neler dinliyorsunuz?
- Sözsüz müzikler.
O yüzden mi yazdığınız sözler kısa ve öz?
- Ben böyle müzikler dinlediğim için böyle biraz da. Bir de kim neden dinlesin senin kahrını.
Yani sizin çektiğiniz aşkı, acıyı dinleyemeyeceğiz şarkılarınızda.
- Asla. Benim hüzünlü olduğum zamanlarda bile bir naiflik var ki ağlasam mı ağlamasam mı diye arada kalıyorsun. Benim yaptığım dans müziği. Dans müziği üzerine ağlak bir şarkı mı yazayım, insan dans ederken ağlar mı!
AYŞE HATUN ÖNAL: EV ALACAĞIMA UÇAK BİLETİ ALIYORUM
Sizin deyiminizle “vitrinden” çok soğuk görünüyorsunuz.
- Yıllar önce Beyazıt Öztürk beni programına çağırdı ve yayında bana özel bir sürprizi olduğunu söyledi. Bir gittim ki her yer buz. Hatta buzdan taht yapmışlar. Öyle görünüyorum demek. Ama ne yapayım, sürekli gülümseyerek gezemem ya.
Müzik yapmadığınız zamanlarda hayatınızı nasıl idame ediyorsunuz?
- Evimdeyim genelde. Çok fazla bir birikimim yok. Dönemsel olarak kazançlarımı harcayan bir insanım. Çok fazla harcamam, canım ne istiyorsa, nereye gitmek istiyorsa oraya giderim. Ev almaktansa bilet alıp bir yerlere gidip keşfetmeyi seviyorum. Bu anlamda korkularım yok.
Oyunculuktan neden vazgeçtiniz?
- Oyunculuk çok sabır isteyen bir iş, benim için zor.