En tutucu İngiliz formları bu kışa damgasını vuracak

Moda olanları ise şöyle sıralıyor: Daracık pantolon-taytlar ve bol kesimli üstler, binici etkileri, en İngiliz dokunuşlar, ipek, tweed, yün, kaşmir, balıksırtı desenlerden çok kıymetli kumaşlar ve özellikli hacimli formlar...

Arzu Kaprol moda dünyasında durduğu noktayı şöyle tanımlıyor: "Benim tasarladığım ürünlerin dünyada durduğu nokta pret a porter deluxe dedikleri lüks hazır giyim klasmanı."

Kaprol kişiye özel duygusu veren, içinde müthiş rahat edilen, çok dikkat çekmeyen ama çok ayrıcalıklı duran ürünler yaratıyor. Ve bu ürünleri Türkiye’deki mağazasının yanı sıra dünyanın çeşitli ülkelerinde satıyor. Koleksiyon şu anda dünyada iki ana satış organizasyonu üzerinden pazarlanıyor. Avrupa ve İspanya satışı Madrid’de özel bir show-room üzerinden gerçekleşiyor. Madrid’deki show-room toplam beş markanın ürünlerini tanıtıyor. Arzu Kaprol’ün dışındaki diğer dört marka şunlar: Christian Lacroix, Karl Lagerfeld, Nina Ricci, Vittorio Lucchino. Uzakdoğu organizasyonuise Arzu Kaprol’ün eşi Cem Kaprol’ün Hong Kong’da kurduğu şirket üzerinden gerçekleşiyor. Arzu Kaprol Asia Pacific isimli şirket özellikle Çin ve Japonya lüks tüketim pazarına Arzu Kaprol markalı ürünleri tanıtıyor. Burada ilk önemli adımı geçen ay attılar. Hong Kong’un önemli mağazalarından Pacific Place-Seibu’da bir Arzu Kaprol corner’ı açtılar. Kaprol çok mutlu: "Farklı ülkeler ve farklı yaşamlara değebilmek muhteşem bir şey. Temelde İstanbul’dan ilham alan ve ısrarla burada yaşamayı tercih eden, dünyaya bu coğrafyadan çıkmayı hedefleyen bir tasarımcı olarak bundan müthiş keyif alıyorum."

HER ŞEY MODA AMA HİÇBİR ŞEY ÇOK MODA DEĞİL

Arzu Kaprol bu kış sezonunu genel olarak Retro-Future diye tanımlıyor. Bu kışın nasıl geçeceğini bakın nasıl anlatıyor: "2006-2007 sonbahar kışının içinde bir tutam geçmiş, birkaç tutam gelecek var. Her şey moda ama hiçbir şey çoook moda değil. 11 Eylül dünyada pek çok şeyi değiştirdi ve etkisi de halen devam ediyor. Bilmediğimiz bir gelecek duygusu yerine, bildiğimiz mutluluğu, garantili bir geçmiş -annelerimiz tarafından yaşanan- duygusunu hissetmek ihtiyacındayız aslında. En tutucu İngiliz form ve duygusu tüm koleksiyonlara hakim görünüyor. Yıllardan sonra en stil kış sezonlarından biri ile karşı karşıyayız. Daracık pantolon-taytlar ve bol kesimli üstler, binici etkileri, en İngiliz dokunuşlar genel olarak sezona hakim. Bir yandan da 80’lerde ilk gençliklerini yaşamış tasarımcılara asla asla dememeyi öğreten müthiş bir sezon. Minimalizm uzun bir aradan sonra daha karakterli bir şekilde geri geliyor. Abartılar ve yüksek iddialar yerini çok daha görmüş geçirmiş, hayattaki duruşundan keyif alan, özellikli ve değerli giyinmeyi seven bir anlayışa kaydırıyor. İpek, tweed, yün, kaşmir, balıksırtı desenlerden çok kıymetli kumaşlar ve özellikli hacimli formlar sezonu en iyi anlatan unsurlar. Tabii kırmızı tabanlı Christian Loubutin ayakkabıları da unutmamak gerekiyor."

ARZU KAPROL’ÜN SON HALİ

Network ile işbirliği 4. yılını bitirdi. Başlangıcından bugüne her sezon satış grafiği yükseldi. Toplamda yüzde 100’e yakın bir ciro artışı yakaladı.

Ankara Devlet Tiyatroları tarafından sahneye koyulan Salome oyununun kostümlerini hazırladı. İlk kez tiyatro kostümü yapıyordu. En iyi kostüm ödülü aldı. Eylül ayında törenle ödüller teslim edilecek.

Önümüzdeki hafta 19-22 Eylül’de yapılacak Londra Moda Haftası’nda Natural History Museum’da Yaz 2007 koleksiyonunu sergileyecek. Koleksiyonun teması Piri Reis. (www.londonfashionweek.co.uk/designers/exhibitors/)

Formula 1 Petrol Ofisi Grand Prix’si için 84 farklı performans-ürün tasarımı yaptı, 28 bin adet ürün üretildi. Bu ürünlerin özel bir grubu İstanbul Design Week’te Arzu Kaprol standında sergilendi.

Yakında İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) personelini giydirecek. Şu anda üniforma tasarımları üzerinde çalışıyor.

Her sezon farklı bir İstanbul hikáyesi

"2006-2007 kış koleksiyonumun teması Çintemani. Koleksiyon Osmanlı’nın gücünü sembolize ediyor. Ben her sezon İstanbul metropol kadınının farklı hikayelerini anlatıyorum" diyor Arzu Kaprol. "Kıyafetlerimi araç olarak kullanıyorum. İçi içe hilallerden oluşan çintemani formu, otantik olmanın yani sıra müthiş modern. Aynı İstanbul gibi. İstanbul’un kış gecesi renklerini bol bol kullandım. Koyu yeşil, mor, karanlık bir gri ve siyah, ana renklerim. İstanbul’da kış hem biraz melankolik, hem de biraz mavi-gri. Gece de nikel, antrasit ve fuşya."

İstanbul, tasarımcı için her zaman en büyük ilham kaynağı: "Uluslararası bir siluetin formunu koruyup, tüm detayları kıyafetin içine saklıyorum. Çok hızlı iletişimin olduğu, modern bir dünyada yaşıyor ve üretiyoruz. Hiçbirimiz kaftan ve şalvar giymiyoruz. Bu yüzden modern ve ergonomik bir forma sadık kalıp, ruhunu açtığınız zaman içinden İstanbul’a dair hikayeler çıkan kıyafetler yapıyorum. Her tasarımımın içinden İstanbul çıkıyor, aynen benim içimden çıktığı gibi... "

Manken: Ece Sükan

Makyaj: Burak Ertaş

Saç:Ferit