En tartışmalı kral: Hakan Åžükür

Güncelleme Tarihi:

En tartışmalı kral: Hakan Şükür
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 31, 2004 00:00

214 golle, Tanju Çolak (240), Hami Mandıralı (219) ve Metin Oktay’dan (217) sonra Türk futbol tarihinin dördüncü Gol Kralı. Ama attığı goller kadar, kaçırdıklarıyla da ünlü, o ayrı. Onu savunan futbol uzmanlarının söylediklerinden ve her maçta başına üç adam dikilmesinden belli ki iÅŸinde iyi.Milli Takım formasıyla en çok gol atan futbolcu, Dünya Kupası tarihinin en hızlı golcüsü unvanları, kırılması kolay olmayan rekorlar olarak duruyor. Avrupa Kupaları’nda Galatasaray için attığı 33 golle de bu konudaki liderliÄŸini sürdürüyor. Ama galiba önemli bir rekoru da Türk futbol tarihinin en tartışmalı futbolcusu olmasıyla elinde tutuyor. Ãœstelik öyle bir tartışma ki, arada kocaman, aşılmaz bir uçurum var; kimisi dünya klasmanında ilk beÅŸe girecek bir futbolcu olarak görüyor onu, kimisi ‘top toplayıcı bile olamaz’ diyor. Galatasaray’dan Avrupa’ya gitmesi olaydı, Dünya Kupası’na gitsin mi, gitmesin mi kavgalarıyla gitti, yuvaya dönüşü de bir o kadar tartışıldı. Sonra kimilerine ‘intikam soÄŸuk yenen bir yemektir, Hakan geri döndü, Galatasaray’da üçüncü baharını yaşıyor’ dedirtecek günler yaÅŸarken, ÅŸimdi de Milli Takım’a alınmamasıyla konuÅŸuluyor. Ä°nsanın bazen, ÅŸu yukarıdaki skorlara bakıp, herkes bu çocuktan ne istiyor, diye sorası geliyor. 29 Temmuz 1971 günü, Adapazarı Çıracılar Caddesi’ndeki Bostan Sokak’ta açar dünyaya gözlerini. DoÄŸum tarihi nüfus kağıdına, bir ay sonra, 1 Eylül olarak kaydedilecektir; çünkü futbol fanatiÄŸi bir futbolcu olan babası o sırada kamptadır. 1950’lerin baÅŸlarında, içinde Ali Åžen’in de olduÄŸu bir trenle Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç eden babası Sermet Şükür, Adapazarı’nda bir mobilya atölyesi açarak hayata atılır, yolda gördüğü ve yine kendisi gibi Yugoslavya göçmeni olan Nermin Hanım’la evlenir, ancak o zamanlardan bu güne hayata en çok tutunduÄŸu alan futbol olacak, oÄŸlu Hakan’ın kaderi de biraz deÄŸil tamamen, babasının bu tutkusuyla çizilecektir.Sakarya’nın en eski takımlarından Yıldırımspor’da kaptan ve daha sonra yönetici olan Sermet Bey, Sakaryaspor’dayken dizlerindeki rahatsızlık yüzünden futbolu bırakmak zorunda kalır. Ama oynayamaması futboldan kopması anlamına gelmez; baÅŸta Hakan olmak üzere mahallenin tüm çocuklarını çalıştırır yıllarca. Ama en çok Hakan’ı, ilk pasları daha o yürüteçteyken vermeye baÅŸlayarak...ÅžEFKATLÄ° BABA, ACIMASIZ KOÇBu arada Bostan Sokak’tan Pabuççular Mahallesi’ne taşınan Şükür Ailesi, oradaki mahalleliyle birleÅŸip Sapanca kıyısındaki Esentepe’de büyük bir arsa alır, yine hep birlikte kooperatife girerek üzerine evler yaptırırlar. Kışın tüm mahalle Adapazarı’nda, yazın toplu ÅŸekilde Esentepe’dedir. Dolayısıyla Hakan’ın ilk futbol anıları; yani tekmeler, kavgalar, atılan goller, sonra sandal sefaları, hepsi oradadır. Sadece Sermet Bey ve oÄŸulları deÄŸil, tüm mahalle futbolla yatıp kalkar. Evlerin aÅŸağısındaki minyatür sahada, Sakaryaspor, Esentepe köy takımı, BaÄŸkurspor, EÅŸmespor’un futbolcularıyla birlikte, mahallenin küçükler, yıldızlar, büyükler, hatta kız takımı bile antrenman yapar. Ama komÅŸularınca bazen deli diye anılan babasının futbol fanatizmi ve disiplini yüzünden, Hakan’ın futbolla iliÅŸkisi hepsinden farklıdır. Çünkü Sermet Bey kendini, Sakaryaspor’un altyapısına soktuÄŸu Hakan’ın menajeri ilan etmiÅŸ; zaman zaman ÅŸefkatli bir baba, çoÄŸunlukla acımasız bir koç olarak çalıştırmaya baÅŸlamıştır. KomÅŸuların ‘öldürecek misin çocuÄŸu’ eleÅŸtirilerine, eÅŸi Nermin Hanım’ın merhamet dilenen bakışlarına aldırmadan, karda, kışta, sabahın köründe kaldırıp koÅŸturmaktadır.Evde karşısında bacağını uzatamadığı babası, sahanın kenarında da kartal gözleri ve sonradan ünlü olacak ıslığıyla izlemektedir Hakan’ı. Faulden korkup bacağını mı çekti; sahaya fırlayıp onu tekmelemeye baÅŸlar, ‘Bundan mı korktun, bak hayatın boyunca oynadığın maçlarda hiçbir tekme bundan daha fazla acıtmayacak!’ diye bağırır. Gol mü kaçırdı; evde esip köpürerek onu bekler. Bazen kötü maçlardan sonra, dayak var diye eve gitmekten korkar Hakan; saatlerce göl kenarında oturur, taa ki annesi gelip onu bulana kadar...Ä°lk ve ortaokulda basketbolu daha çok sever Hakan. Çamurlu toprak sahalardansa temiz salonları tercih eder, ayrıca basketbolda da pek çok ÅŸampiyonluk alacak kadar baÅŸarılıdır. Hatta basketbol ve futbol takımlarını çalıştıran beden hocaları sık sık ‘benim maçıma çıkacak’ diye kavga eder. Ama Sermet Şükür, oÄŸlunun hiçbir basketbol maçına gitmez, Hakan basketbolu sessizce bırakır. Hele babası evde ‘bacağını uzat oÄŸlum, dinlensin’ demeye baÅŸlayınca, doÄŸru iÅŸi yaptığına karar verir!Profesyonel olduktan sonra bile uzun zaman sahada ‘babam izliyor’ korkusunu hisseder; ıslığı duyar. Hatta, bir Trabzon maçında, babasının gece gelip ÅŸeref tribününe yerleÅŸtiÄŸinden habersiz oynarken, ne yapacağına karar veremediÄŸi bir pozisyonda duyar o ıslığı, babasının geldiÄŸini anlar, bir kafa vurur ve gol! Çıktığında ‘Bu gol senindi baba’ diyeceÄŸi kadar, Hakan’ın futbolunun içindedir Sermet Bey. Sonra sonra geçecektir korkusu ama babası, 33 yaşındaki oÄŸlunun tüm Türkiye önünde oynadığı maçlardan sonra bile hálá telefon açıp, ağır ÅŸekilde eleÅŸtirmekten geri durmaz. Yine de eskisi kadar deÄŸildir galiba, ‘baÅŸkaları’ daha çok eleÅŸtirmeye baÅŸlamıştır çünkü!Zorla bitirdiÄŸi liseden sonra üniversite sınavlarına girme gereÄŸi bile hissetmez. Sakaryaspor’da bir yıllık profesyonelken ilk ‘otele kaçırılılıp’ Bursaspor’la anlaÅŸma imzaladığında, 18 yaşındadır. Babası da yanındadır elbette. O, Sakarya’da, kendi mahallesinde oynamasının zor olduÄŸuna karar vermiÅŸ, Sakaryaspor da onu satarak borcunu kapatmak istemiÅŸtir. Kimse, ailesinden uzaÄŸa gitmek isteyip istemediÄŸini sormaz, yolda döktüğü gözyaÅŸlarına aldırmaz. Ama Bursa’da gözyaÅŸlarından bir göl oluÅŸunca, ‘aile meclisi’ toplanır; küçük kardeÅŸ Gökhan’ın lise kaydı Bursa’ya alınır, bir ev tutulur. Annesi Nermin Hanım, Sapanca-Bursa arasında mekik dokumaya baÅŸlar. Hem kendi, hem de -tamamı mı bilinmez ama- babasının hayalleri gerçek olur; Hakan 1992 yılında Galatasaray’a transfer olur. 2000 yılına kadar formasını giydiÄŸi Galatasaray’da 342 lig maçında oynar, 194 gol atar. 60 kez A Milli Takım forması giyer, bu maçlardaki gol sayısı da 29’dur. Ayrıca 52 kez Avrupa Kupaları’nda oynar, 27 gole imza atar, üç kez gol kralı olur. Galatasaray’da altı lig, üç CumhurbaÅŸkanlığı, dört Türkiye, dört TSYD ve en önemlisi bir UEFA Kupası sevinci yaÅŸar. BOÄžAZ’IN BOÄžASI’NA NE OLDUAvrupalılar’ın ona ‘BoÄŸaz’ın BoÄŸası’ adını taktığı, kariyerinin bu en önemli yıllarının sonlarına doÄŸru baÅŸlar etrafındaki tartışmalar; birbirine taban tabana zıt yorumlar. Yaptığı iÅŸle ne ilgisi varsa, ne Fethullahçılığı kalır, ne duygusallığı, ne antipatikliÄŸi... Birileri onu çok tutar, birileri istemez. Sonuçta, yine Sakarya’dan Bursaspor’a gidiÅŸi gibi, aÄŸlayarak gidecektir Ä°talya’nın Torino, Ä°nter ve Parma, daha sonra Ä°ngiltere’nin Blackburn takımlarına... Bu kez sadece aile deÄŸil, vatan hasreti de çekecektir. Torino’ya giderken babası Sermet Bey, ‘baÅŸarılı filan deÄŸil, ilah olacak’ der ama pek öyle olmaz. Kötü oynadığından deÄŸil aslında, fazla forma ÅŸansı verilmediÄŸinden. Bu yüzden bocalar; 2002’de, gitmeden önce, katılsın mı, katılmasın mı tartışmalarının yapıldığı Dünya Kupası’nın, en hızlı golünü atarak (10.8 saniye) tarihe geçmesine raÄŸmen, uzun süre futbol oynayamaz. Geçen yıl üçüncü kez Galatasaray’a döner. Döner de, tartışmalarını da Avrupa’ya götürdüğü gibi, Türkiye’ye geri getirir. Bu onun kaderi midir?RAMAZANDA GOL ATAMAZ MIYIMEvet, rakip oruçluysa atmam, gol yiyip orucu bozulmasın diye! Hakan Şükür hep haber niteliÄŸi taşıyor deÄŸil mi? Ama çok arkadaşım oruç tutuyor. Bir futbolcu profesyonelse, iÅŸini engelleyecek bir ÅŸey yapmaz. YaÅŸayacağınız cinsel iliÅŸkiden tutun, yiyeceÄŸi yemeÄŸe kadar. Åžimdi oruç tutmayan çok arkadaşım da var, geziyor tozuyor, bu da bir yorgunluk, bünyeye zarar. Bardaktaki suya nasıl baktığınıza baÄŸlı. Benim performansım hep golle deÄŸerlendirilir. Rezil bir oyun çıkarırım ama gol atarım harika derler. Bazen inanılmaz iyi oynarım, gol atmamışsam, rezil oyuncu olurum. Onlar bir ÅŸey söyledi, biz cevap verdik, medyanın da iÅŸine gelen bir ÅŸey tartışma, biz kullanıldık...DÄ°NÄ°N ÖCÃœ GÄ°BÄ° SUNULMASINDA AÅžIRI DÄ°NCÄ°LERÄ°N PAYI DA VARÄ°badetimi iÅŸim elverdiÄŸince yapmaya çalışıyorum ama öncelikle insani deÄŸerler geliyor, çevreme yeterince yardım etmek, temiz olmak, dürüst olmak, kendine bakıp saÄŸlıklı olmak... Dinin açılımını yaptığınızda içinde temizlik, dürüstlük, saÄŸlık, yardımlaÅŸma var. Ben bunu yapıyorum, ama din insanların önüne öcü gibi sunuluyor. Aşırı dincilerin de payı var bunda.BANA NEDEN ÅžABAN DÄ°YORLARBir insana tuttuÄŸu takıma göre hakaret ediliyor. Karmaşık bir medya yapımız var. Adam benim iyi olduÄŸuma inansa bile kötü diyebiliyor. Tabii ki bozuluyorum, bazen çok ağır ÅŸeyler yaşıyorum. Beni sevmeyen insanların bana imparator demesini beklemem ama kiÅŸisel hakaretler rencide ediyor. Bir dönem psikolojik olarak eziktim, ama ÅŸimdi daha iyiyim. Kimin neyi neden yaptığını anlıyorum. Beni tanıyan tanıyor. DiÄŸerleri tanımadan konuÅŸuyor, bu yüzden çok helallik aldım. Kötü ÅŸeyler söyleyip, yakından tanıdıktan sonra çok özür dileyen oldu.TÃœRK FÄ°LMÄ°NDEKÄ° ÖLÃœMCÃœL HASTASadece benden bahsedilince soyunma odasına kafamı önüme eÄŸerek girdiÄŸim çok oldu. Hani Türk filmlerinde vardır; iki aşıktan biri ölümcül hastadır. SevdiÄŸi insana bunu söylemez, kendinden nefret ettirmeye çalışır. Bunu yaptığımı söylemiyorum da böyle bir denge kurmak istiyorum. Bu yüzden istemeden gazeteci arkadaÅŸları kırdığım oluyor. Hep bir savaşın içinde olunca insan savunmaya geçiyor ve hata yapıyor. En büyük hataları savunmaya geçtiÄŸim zamanlar yaptım.MÄ°LLÄ° TAKIM’DAN NEDEN DIÅžLANDIMHocam bana teknik nedenle almadım dedi, buna katılmıyorum ama gerçek nedeni bilmediÄŸim için hocanın söylediÄŸine inanmak durumundayım. Basına Milli Takım’ı bırakacağım açıklaması yapmadım, ama üzüntülü olduÄŸum dönemlerde bunu düşündüm. Güzellikleriyle birlikte bu kadar eziyet çekerken hep konuÅŸulmak, her gün gazeteyi açtığında bir haber okumak, insanı eziyor. Ortada bir denge olmadı hiç. Sıradan bir futbolcuyum, oynadığım takım içinde elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ama görüyorum ki baÅŸarılarınız size düşman kazandırıyor. CEVAP VERMEK İÇİN OYNAMIYORUMGalatasaray’ın UEFA ÅžampiyonluÄŸu heyecanıyla görülen Şükür, ‘Birilerine cevap vermek için futbol oynamıyorum, sevdiÄŸim için oynuyorum’ diyor. Ä°nandığı ÅŸu: EÄŸer iÅŸinizden alacağınız zevk, ondan kazandığınız parayı harcarken alacağınız zevkten fazlaysa, doÄŸru bir iÅŸ yapıyorsunuz!PAPANIN HÄ°KAYESÄ° GÄ°BÄ° Avrupa’dayken, bir kamp sırasında bir kamyon ÅŸoförü bana bir kutu verdi, içinden bir seccade ve kebap çıktı. Bu Papa’nın yaÅŸadığı gibi bir ÅŸey oldu. (Hani Papa uçaktan inerken gazeteciler etrafını sarar, ‘Burada geneleve gidecek misiniz?’ diye sorar. Papa da ‘Burada genelev mi var?’ der. Ertesi gün gazetelerin manÅŸeti ÅŸudur: Papa uçaktan iner inmez genelevleri sordu!) Çok acımasız. Ben istetmiÅŸ olsam, kendi seccademi taşıyamaz mıyım, ayrıca zaten açıkça söylüyorum inançlarımı.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!