En renkli YÖK Başkanı

Güncelleme Tarihi:

En renkli YÖK Başkanı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2009 00:00

Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK Başkanlığı’nın ilk günlerinde bir talihsizlik yaşamıştı. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın açık kalan mikrofondan duyulan o sözlerini unutturan, türbanı serbest bırakan genelgesi oldu. O genelge başarılı olamadı ama Özcan hala savunuyor. Bir yandan da hayalindeki üniversiteleri yaratmak için çalışıyor. En büyük dileği ise YÖK’ten ayrılırken herkesin kapılara çıkıp alkışlarla uğurlaması...

KÜFÜRLERİM

Kızım bugün halka açılmışsın


Derslerde öyle galiz küfürler etmem. “Kızım senin saçını yolarım”, “Oğlum duvara yapıştırırım jiletle kazıyamazlar” derim, dekolte giyinen kızlara “Kızım bugün halka açılmışsın” derim. Bir defa küçük oğlumu da derse götürdüm. Ona söylediklerimi görünce öğrenciler, “Hocam sen oğlunla bizim aramızda fark görmüyorsun” dediler. Onlara samimi davranırım. İstatistik sıkıcı derstir, böyle eğlenceli hale getiriyorum. İstatistik dersinde kahkaha atılır mı? Atılıyordu.
/images/100/0x0/55eadd6cf018fbb8f89b9e69

GENÇLİĞİM

Mafya babasının oğlu arkadaşımdı


Lisede bela bir adamdım. Arka sırada oturur sürekli problem çıkarırdım. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne 1968’de girdim. Siyasi olayların dışında kaldım. Mahalleden bir arkadaşımın babası o zamanın mafyasıydı. İnci Baba’nın bana üniversitedeyken yardım ettiğini yazmışlardı, o doğru değil. Adını söylemeyeyim ayıp olur. Kimse o yüzden dokunamıyordu. Bunu okulda herkes biliyordu.

EŞİMLE TANIŞMAM

Arkadaşım randevu ayarladı


İlk eşimden ayrıldıktan sonra 2.5 sene bekar kaldım. Bir arkadaşıma bana uygun birini bulmasını söyledim. Kıvılcım Hanım’la randevuyu o ayarladı. Yemekte “Takunyalıdan nefret ederim” demesi canımı sıktı. Bir de üstüme başıma çok dikkatli bakıyordu. Ortak yönümüz çoktu. İki oğlum olduğunu güçlükle söyledim. Sonra onlarla tanıştırdım. 10 yıldır evliyiz.

BİR ANI

Erdoğan Teziç “Yeni YÖK Başkanı’na söylersin” demişti


Bir vakıf üniversitesinin mütevelli heyetindeydim. YÖK’e müracaat ettik. Aradan 6 ay geçti, cevap yok. O zamanki Başkan Erdoğan Teziç de Bilkent’teki lojmanda kalıyordu. Ben de orada kaldığım için markette Teziç’i meyve reyonunun başında yakaladım. Kendimi tanıttım, “Altı aydır dosyamızın kapağı bile açılmadı” dedim. Hoca baktı, “Bugün olmaz yarın olur. Bak ben 20 gün içinde görevi terk ediyorum” dedi. YÖK’e atandım. 15 dakika sonra telefon çaldı. Arayan Teziç’ti. “Beni hatırladınız mı? dedim. “Nasıl hatırlamam hocam. O gün ‘Benim vaktim kalmadı. Gelecek YÖK Başkanı bitirir’ dememiş miydim?” dedi. Gerçekten İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kuruluşunu ben bitirdim.

YÖK BAŞKANLIĞIM

Davutoğlu’nun parmağı olabilir


Emin değilim ama tavsiye edilmemde Ahmet Davutoğlu’nun parmağı olabilir. Atamadan 8 ay kadar önce “YÖK’e üye olur musun” demişti. Ben de “Niye olmasın” demiştim. Bir sohbet sırasında da “YÖK Başkanlığı için aklına hangi isimler geliyor” diye sormuştu. Allah Allah, deyip bir-iki isim söylemiştim. Bu işe girene kadar ne başbakanın, ne cumhurbaşkanının elini sıkmıştım. Herkes zannediyor ki dostuz ama yemin ediyorum ki önceden tanımazdım.
Ahmet Davutoğlu ile 1992’de Malezya İslam Üniversitesi’ndeyken tanıştık. Müthiş bir adam. Tam bir dahi. Boğaziçi’ndeyken babasının station arabasını her hafta sonunda kütüphanenin önüne çeker, 30 kitabı arkasına koyar eve götürürmüş. Çok okur ve hiç unutmaz. Birlikte Singapur’a gittik. O arabayı kullanıyordu. Ben de haritadan yol tarif ediyordum. Bundan sıkıldı. Arabayı kenara çekip, haritaya birkaç dakika baktı. Sonra “Tamam tarif etmene gerek yok” dedi. Haritaya bir daha bakmadan gitti, modem alacağımız dükkanı buldu.

HOBİM

Motosiklet ve off-road yarışlar


14-15 yaşındayken Çubuk’ta harçlığımla motosiklet kiralar, tur atardım. Hevesim oradan kaldı. Geçen sene bir arkadaştan ödünç alıp biraz gezindim. Sonra bu yıl hanım doğumgünümde bir motor hediye etti. Motora binmek, stresimi alıp götürüyor. Bir de off-road yarışlarına katılıyorum. Ayrıca Atlıspor’da binicilik derslerine başladım. Pipoya 1975’te Amerika’da başladım. 25. yılda bırakma sözü vermiştim. 31. yılda bırakabildim. Pipo koleksiyonumu arkadaşlarıma dağıttım.

YOL AYRIMI

Ayakkabı boyadım dolmuş kullandım


Hayatımda ne sağ oldu, ne sol. Babam astsubaydı, okumaya mecburdum. Liseyi bitirdiğim yıl ailemden gizli Kuğulu Park civarında ayakkabı boyadım. Temiz yüzlü olduğum için herhalde insanlar şüphelendi, “Sen polis ajanısın” dediler. Ancak 1.5 ay yapabildim. Sonra dolmuş muavinliğine başladım. Ehliyetimi alınca şoförlük de yaptım. Üniversite ikinci sınıftan sonra işleri bıraktım. Amerika’ya da devlet bursuyla gitmiştim. Orada sabah erkenden bir kafeteryayı açıp kahveleri hazırlardım. Okulda da Norman H. Nie adlı hoca, SPSS diye bir programla uğraşıyordu. Geceleri o yazıyor, biz hata var mı diye bakıyorduk. Milletin işini yaparak ayda bin dolar gibi müthiş para kazandım. Düşünün hükümet bana 350 dolar burs veriyordu. Chicago’daki 40 Türk öğrenciyi Çin lokantasına götürürdüm. O programı öğrenmek bana hayatımın imkanlarını açtı. Üniversitede böyle çok proje yapılıyordu. Doktora konum sosyal mobilite ve tabakalaşma üzerineydi.

KORKUM

Sudan korkarım


Yüzücülük Federasyonu üyesiydim ama bilgisayar sistemini kurmam için almışlardı. Yüzme bilmem, sudan çok korkarım. Beni öldürmek istiyorsanız boyumu aşan yere bırakın yeter. 12 yaşındayken Karadeniz’de, Karasu’da, 18 yaşındayken de Marmaris’te boğulma tehlikesi atlattım. Tatillerde küçük oğlumla minikler havuzunda oynarım. Son yıllarda yelek giyince yüzebildiğimi keşfettim, onunla suya girebiliyorum.

KATIYIM

Asla ağlamam


Annem ve babam iyi geçinemezlerdi. Sık sık kavga ettiklerini, annemin bizi bırakıp gittiğini hatırlıyorum. İlkokuldan gelişimde eve girsem mi girmesem mi acaba, yine kavga var mı diye korkardım. Bu yaşadıklarım beni çok katı yaptı. Hiç ağlamadım hayatımda.

ROL MODELİM

Hocam Nail Şahin


Prof. Dr. Nail Şahin’i hiç unutamam. Altı ayda kendi başına Fransızca öğrenip tercüme yaptığına şahit oldum. Psikoloji hocasıydı. Beni çok etkiledi. Derste şakalar yapar herkesi güldürürdüm. Bir dersten sonra yanına çağırdı. “Şakalarından akıllı bir adam olduğunu anlıyorum. Bu zeka boşa gitmesin, bir yere kanalize et” dedi. Lisanla uğraşabileceğimi söyledi. Sözünü dinledim. İki senede kendi gayretimle İngilizce öğrendim. Arkadaşlarla şarap içerdik Çankaya’nın tepesinde. Gece yarısı eve dönünce o kafayla bir iki satır tercüme ederdim. Nail Abi rol modelimdi.

İNANCIM

Cuma namazını kaçırmam

Cuma namazlarına Amerika’dan döndüğümden beri giderim. 1980’lerden beri hiç kaçırmam. Son dönemde gitmeye başladığım doğru değil. İçkiyi de 1978’de Amerika’da bırakmıştım.

HAYATIMIN EN’LERİ

En büyük korkunuz?
Yüzerken ölmek
En çok neye dokunmaktan hoşlanırsınız?
Küçük oğluma.
En nefret ettiğiniz davranış?
Riya
En sevdiğiniz tatil kenti?
Kuşadası
En sevdiğiniz yemek?
Bamya
En sevdiğiniz tarihi kişilik?
Atatürk
En sevdiğiniz kitap?
Çılgın Türkler
En sevdiğiniz sanatçı?
Müzeyyen Senar
En sevdiğiniz koku?
İğde ve leylak kokusu
En iyi dostunuz?
Kendim
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!