Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2004 00:00
The Guardian gazetesi bilim adamları arasında yaptığı bir anketle ‘En İyi Bilim Kurgu’ filmlerini belirlemiş.Böyle girişimlere ve listelere bayıldığımı bilenler, söz konusu girişimi takdirle ve heyecanla karşıladığımı hemen tahmin edecektir.Listede ilk sırada Ridley Scott’ın 1982 yapımı ‘seyretmeye doyulmazgiller’ familyasından filmi ‘Blade Runner’ yer almış.İkincilik de Stanley Kubrick’in ‘hepsi birbirinden mühimgiller’ alt başlığı ile incelenebilecek filmlerinden ‘2001: A Space Odyssey’e verilmiş.Bundan iki yıl önce, sinemada bilim kurgunun 100’üncü yaşı (George Melies’nin 1902’de çektiği A Trip To The Moon/Aya Seyahat’ı ilk bilim kurgu filmi kabul ediliyor) kutlamaları çerçevesinde ‘En İyi 100 Bilim Kurgu’ filmi seçilmişti.İnternet ortamında
film eleştirisi yapan kişilerin oylarıyla belirlenen listede durum, The Guardian’ın listesinin tam tersiydi.Yani birinci sırada 2001, ikinci sırada Blade Runner vardı.Bana sorsanız, bu konuda hiçbirine kıyamayacağımdan ‘Fantastic Voyage’ (Minik gemiyle insan vücudunun içinde gezen insanlar... Raquel Welch de vardı. Ne süper filmdir!) cevabını da verebiliriiiim, ‘Star Wars’un üstüne tanımam’ da diyebilirim.Ama ilk iki sıra için, bu filmler arasında
seçim yapmak gerekirse, oyumu gözüm kapalı ‘Blade Runner’a (Bizde Bıçak Sırtı adıyla oynamıştı yanılmıyorsam) verirdim.Harrison Ford, ‘Star Wars’ ve ‘Indiana Jones’taki rolleriyle akıllarda daha çok kalmıştır belki ama 2019 yılında geçen bu filmdeki Rick Deckard rolünde de harikadır. Kubrick sevdiğim bir yönetmendir, ‘2001: A Space Odyssey’ de derin manalar içeren bir başyapıttır ama Philip K. Dick’in kitabından yola çıkılarak çekilen ‘Blade Runner’ın yeri başkadır.Aslında şimdi düşündüm de, benim oyum ‘Alien’a da gidebilirdi. Yoksa ‘Terminator’ der miydim?.. Daha bunun ‘Invasion of the Body Snatchers’ı var, ‘Brazil’i var, ‘Total Recall’u var.Uzun ama zevkli iş...Yeterli oy katılımı sağlarsak, üşenmezsek bir liste de biz yaparız. Üşenmeyiz herhalde di mi?Gurmelerin tartışmasından uzakta ‘fenalık’ notlarıBir süre önce Reina içinde faaliyet gösteren bir barda yapılan rakılı kokteylden yola çıkmış, Kaş’ta yıllar önce ‘Fenalık’ adı altında satılan rakı-Fanta karışımına kadar gidip ‘Yapılır mı kardeşim böyle bir hareket?’ noktasında vedalaşmıştık.Fakat sağ olun, konunun peşini ben bırakacak olsam, siz elime yapışıyorsunuz bazı durumlarda.‘Rakılı dondurma bile var’ diyeniniz çok oldu. Çeşitli acayip içki karışımlarından bahsedenler de çıktı, fakat adını yazmayan bir okur, Japonya dolaylarından ‘fenalık’ hadisesinde zirve yapan bir not yollamış.Biz yeme içme konusunda böyle ‘fena’ şeylerden konuşurken, memleketin gurmeleri ‘Türk mutfağında revizyon yapalım / Ne revizyonu, bi tane ekleştiririm füzyon mutfağına dönersin...’ tartışması yapıyor.Yapsınlar, son derece eğlenceli...Okurun notuna dönelim... Okur fenalık konusunun dalağının Japonya’da yarıldığını söylüyor ve devam ediyor: ‘Sadece dondurmalara bakmak yeterli olur. Şimdi size Japonya’da bulabileceğiniz bazı dondurmaları sıralıyorum: Dana eti aromalı dondurma, balıklı dondurma, ahtapot (kalamar,
yengeç, karides de var) aromalı dondurma, patatesli dondurma, patlıcanlı dondurma, mısırlı dondurma ve wasabili dondurma... Afiyet olsun. Öykh!’Wasabi, suşinin yanında gelen acı sos biliyorsunuz.Bu dondurmalar nasıl şeylerdir, niye yenir bilemeyeceğim. Tek bildiğim bir gün Japonların dünyayı ele geçireceği ve hepimizi acayip işlerde çalıştıracağıdır.Endişe içindeyim!..
button