Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2008 00:00
Almanya’da "40 metrekare" bir Türk evi. Bu eve, kocası tarafından, kelimenin tam anlamıyla hapsedilmiş bir kadın. Dışarı çıkması yasak, komşularla konuşması yasak. Zaten konuşmak istese nasıl konuşacak ki, dil bilmez, yol yordam bilmez. Onun Almanya’sı gerçekten 40 metrekare ve her metrekarede şiddet var.
Kapısı açılmıyor ama kapının altından bir Hürriyet itiliyor bir gün. Ve o Hürriyet’in sayfalarından birinde, küçücük bir ilanda bir telefon numarası var; hayatını kurtarıyor. Bu, Hürriyet’in beş yıl önce başladığı Aile İçi Şiddete Son Kampanyası çerçevesinde Almanya’da açılan Acil Yardım Hattı’nın numarası. 7 gün 24 saat, eğitimli psikolog ve hukukçuların cevap verdiği bu hat, bugüne kadar 10 binden fazla kadına yardımcı oldu. Bazılarını ölümden kurtardı. İşte bu hattın daha çok kadına yardımcı olabilmesi için yapılan projelerden biri de Türkiye’nin önde gelen 13 ünlü kadın sanatçısının yarattığı "Güldünya Şarkıları" adlı albüm. DMC’den çıkan ve geliri olduğu gibi hatta aktarılacak olan albüm, 25 Kasım Dünya Kadına Şiddete Son gününde piyasada olacak.
Albümün adı "Güldünya Şarkıları", çünkü gencecik yaşında aile içi şiddete kurban edilen Güldünya Tören, bugün Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bir sembolü. Bütün suçu, ailesinin istemediği biriyle birlikte olmaktı Güldünya’nın. İstanbul’da sokak ortasında kurşunlandı. Ölmedi, hastanede yoğun bakımda hayat mücadelesi verirken, iki ağabeyi, ellerini kollarını sallaya sallaya içeri girdiler ve "işi" bitirdiler.
Öldürmek, aile içi şiddetin en uç boyutu ama ona gelene kadar dayak, hakaret, yasaklama, hapsetme, cinsel zorlama, çalıştırmama, zorla çalıştırma, evlendirme, psikolojik baskı gibi pek çok boyutuyla, her üç aileden birinde yaşanıyor. Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası da bu soruna dikkat çekmek için var.
"Güldünya Şarkıları", kadın sanatçıların, kadınlar için söylediği şarkılardan oluşuyor; üst başlığı bu. Ama amaç, bu şarkıları herkese dinletmek elbette. Erkeklere de, çocuklara da.
Albümün danışmanı Naim Dilmener, projeye katkıda bulunanların samimiyetle evet dediğini ve bu içtenliğin, albümün müzikal yapısına da yansıdığını söylüyor: "Bu tür albümlerde çok başlılık, her şarkının farklı zamanlarda, farklı stüdyolarda ve farklı müzisyenlerle yapılıyor olmasından dolayı, genellikle beklenen bir sonuçtur. Fazla ciddiye alınmaz bu durum, çünkü amaç önemlidir. Ama Güldünya Şarkıları’nda amaçla birlikte müzik de üst sırada."
HER KADINDAN BİR SES
Güldünya Şarkıları için, "cinsiyetçi" olmayan şarkılar özenle seçildi. Nazan Öncel, Ajda Pekkan ve Şevval Sam, yepyeni parçalarını verdiler. Eski ya da yeni, bütün şarkıların hálá söyleyecek bir sözü olmalıydı. Zor bir konuydu bu. "Çünkü popüler müziğimizin geçmişi de bugünü de, ne yazık ki erkeklerin egemenliği altında ve bu konuya at gözlüğüyle bakmadan yaklaşanların sayısı çok da fazla değil" diyor Dilmener.
Ama vardı elbette. Bora Ayanoğlu mesela, daha 70’lerin başında yazmıştı, "Adım Kadın"ı ve o yıllarda Hümeyra seslendirmişti. Bugün, albüm için bu şarkıya Emel Müftüoğlu yeni bir ruh kattı: "Bana herkes sahip/ Benim hiç hakkım yoktur/ Ben akıldan yoksun/ Ama vazifem çoktur/ Adem’in yediği elma/ Hep benden mi sorulur/ Çünkü adım kadın/ Kadınım hükmüm yoktur."
Törelerin parçaladığı Güldünya için Aylin Aslım’ın yazdığı ve ağıt olduğu kadar bir isyanı da dile getiren şarkıyı bu kez Sezen Aksu seslendirdi: "Canım abim vurma beni/ Bu dünyadan alma beni/ Dökülür mü kardeş kanı?"
Nazan Öncel ise işçi kızı Leyla’yı anlatan yepyeni şarkısını, Hakan Kurşun’un raggy formundaki düzenlemesiyle seslendirdi: "Leyla bir işçinin kızı/ Alnında simsiyah yazı/ Kalk Leyla Kalk anlat her şeyi/ Kaç Leyla Kaç kurtar kendini."
Ünlü besteci ve söz yazarı Şehrazat, projeyi duyar duymaz kolları sıvadı ve yepyeni bir şarkı yazdı: "Kadın Dediğin." Ve Ajda Pekkan da onu Ajda Pekkan gibi yorumladı: "Kadın dediğin yeri gelir tabuları yıkar/ Kadın dediğin yeri gelir taşın suyunu sıkar."
Albüm için Aylin Aslım, Nilüfer’in "Karar Verdim"ini seçti, Nilüfer Ajda Pekkan’ın "Sanane Kimene"sini. Şebnem Ferah, Sezen Aksu’nun "Masum Değiliz"ini kendine has üslubuyla yorumladı, Rojin ise Şebnem Ferah’ın "Sil Baştan’ını. Funda Arar, Zuhal Olcay’ın meşhur ettiği "Dünden Sonra Yarından Önce"yi söyledi, Zuhal Olcay da Funda Arar’ın "Neyse"sini.
Şevval Sam, söz ve bestesi kendisine ait yeni şarkısı "Kibritçi Kız"ı albüme hediye etti: "Ben kibritçi kız sabaha kadar üşüyorum/ Son kibritimi de yakıp sevdana veda ediyorum." Aynur ise eski bir Kürt ezgisi "Qumrike/ Kumrucuk"u enfes bir yorumla gün ışığına çıkardı: "Yazık ki o kara gözlere/ Qumri’yi verirler yaban ellere..."
"Ve Tanrı Aşkı Yarattı" adlı kendi şarkısını 40 yıl sonra yeniden söyleyen Ayten Alpman’a gelince... Naim Dilmener’e göre şarkı, Ella Fitzgerald, Billie Holiday ayarındaki Ayten Alpman’ın, memleketin gelmiş geçmiş en iyi yorumcularından biri olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
KİM NE SÖYLÜYOR
1KOROKadınlar Vardır
2Sezen AksuGüldünya
3Ajda PekkanKadın Dediğin
4Nazan ÖncelLeyla
5Emel MüftüoğluAdım Kadın
6Aynur Qumrike/Kumrucuk
7Zuhal OlcayNeyse
8Aylin AslımKarar Verdim
9NilüferSanane Kimene
10Şebnem FerahMasum Değiliz
11Şevval SamKibritçi Kız
12RojinSil Baştan
13Ayten AlpmanVe Tanrı Aşkı Yarattı
14Funda ArarDünden Sonra Yarından Önce
SEZEN AKSU
Ümit etmek elini taşın altına koymak lazım
Sezen Aksu, Güldünya Şarkıları için bir şarkı vemek ve söylemekle kalmadı; bir de kitapçık için yazı yazarak albüme adını verdi. İşte yazısından bir bölüm:
Her insan biricik bir değer olarak bireysel ve toplumsal şefkat kalkanları ile korunmaz, eğer algı bu idrak ile tamamlanmazsa, ana rahmine düştüğümüz andan itibaren edindiğimiz kayıtlar yaşamı anlamlandırmak yerine katlanılmaz kılabilir. Şiddet hayatta kalmak için özgürleşir ve yıkıcılığını gerekçelendirirse, baş edilemez bir yok edicidir artık. Aile gibi emniyet ve huzuru temsil eden bir güven sahasında bile en az karanlık sokaklardaki kadar, hatta bazen daha da fazla şiddettir. (...)
Görünen o ki, insan özünde pusuda bekleyen bu enerji doğru bir formül ile yönetilmediği, yönlendirilmediği ve türlü şekillerde beslendiği sürece, çocuklarımızın potansiyel birer şiddet uygulayıcısına, kendimizin de birer şiddet mağduruna dönüşmesi işten değil (...)
Nice şeytanına kafa tutmuş insan var bu dünyada, hem de hiç de az değiller. Öyle olmasaydı dünya kıyameti beklemez, çoktan kendini yok ederdi. Ümit etmek, eli taşın altına koymak lazım.
ALBÜM KÜNYE
Güldünya Şarkıları, Hürriyet Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nün yapımcılığında, DMC tarafından yayınlanıyor. Danışmanlığını Naim Dilmener ve Hülya Demir yaptı. D Plus, albüm hazırlığını gönüllü olarak görüntüledi. Görselleri Rafineri gerçekleştirdi. Albümün fotoğraflarını Candaş Arın çekti.
Müthiş korodan kadınlar marşı
Albümün başlangıç şarkısı Kadınlar Vardır ise bir kadın marşı. Avukat, Güncel Hukuk Dergisi Yazıişleri Müdürü Filiz Kerestecioğlu’na ait marş, Nazan Öncel, Aylin Aslım, Aynur, Nilüfer, Zuhal Olcay, Sezen Aksu ve Rojin’in oluşturduğu koro tarafından söylendi. Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı marşın, ilginç bir hikayesi var:
Türkiye’de feminizmin henüz esamisi okunmaz ve sadece bir grup kadın bir araya gelip birçok şeyi sorgularken (1987) bir Asliye Hukuk hakimi, şiddet gören bir kadının boşanma davasını reddetti ve karara şöyle yazdırdı: "Küze susuz ev sözsüz olmaz derler. Kadının karnını sıpasız sırtını sopasız bırakmamak gerek!"
Kadınlar Vardır’ın besteci ve söz yazarı Avukat Filiz Kerestecioğlu, şöyle anlatıyor o günleri: "Bu karar, Dayağa Karşı Dayanışma Kampanya’sını ateşleyen öğelerden biri oldu. İnanılmaz heyecanlı toplantılar yapıyorduk ve bu atmosfer içinde doğdu şarkı. Ben, bir toplantıya ’Bir şarkı yaptım’ diyerek gittim ve ilk olarak o toplantıda söyledim. Sonra aynı heyecanla, İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda 17 Mayıs 1987’de yapılan Dayağa Karşı Yürüyüş’te hep birlikte söyledik."
İşte o marş, Güldünya Şarkıları albümünün, ünlü sanatçılar tarafından söylenen açılış parçası artık: "Susmamız oturmamız/ Hep boyun eğmemiz/ Hayatı seyretmemiz/ İstendi bugüne dek/ Suskunduk ve bekledik/ Yaşandı seyrettik/ Sonunda yeter dedik/ Bir daha susmayana dek/ Kadınlar vardır/ kadınlar her yerde."