Klişeleri az olan bir aşk filmi Beni Unutma.
Ama yine de hikâye bir klişeyle başlıyor.
Klasik bir ‘sevgililerinden yeni ayrılmış kırık kalpler barda tanışır ve yeni bir aşk alevlenir’ klişesiyle.
Olcay, sevgilisi Hakan’ın kendisini aldattığını öğrendiği gün barda Sinan ile tanışıyor.
Sinan da nişanlısı Ebru’dan yeni ayrılmış.
Yaraları henüz sarılmadan yeni bir ilişkiye yelken açan bu ikilinin birbirlerinin ruh ikizi ve son aşkları olduklarını anlamaları uzun sürmüyor.
ESKİ AŞKLAR PEŞLERİNİ BIRAKMIYORSonrasında yeni aşkın filizlenmesini izliyoruz.
Birlikte
film izlemeler, gezmeler, sohbetler, sevişmeler, öpüşmeler derken mutlu sona doğru ilerliyor Sinan ve Olcay.
Ama aşklarını sınamaları, nereye kadar sevebileceklerini anlamaları için zorlu bir süreç bekliyor onları.
Sinan ve Olcay’ın filmde ilerleyen dakikalarında yer yer karşımıza çıkacak olan eski aşklarıyla olan geçmişlerinin izleyici açısından fazla aydınlık olmaması filmin en büyük eksiklerinden.
Sinan’ın Ebru’dan ayrılmasının açıklaması, ayrı dünyaların insanları olmaları belli ki. Ama bunu ancak tahmin edebiliyoruz. Evlilik vakti geldi, kaynana dolapların düzeninden başlayarak olaya el koydu detayı, ne yazık ki pek tatmin edici değil.
Olcay ile Hakan’ın ayrılıklarına neden olan aldatma olayından öncesindeki ilişkilerinin boyutunu hiçbir zaman bilemiyoruz.
Filmin kırılma noktası ise burada yazamayacağım bir olay.
Ne olduğunu söylemesem de bu kırılma noktasından sonraki gelişmelerin oldukça ilginç olduğunu ve filmi sıra dışı kıldığını belirtmem gerek.
SÜRPRİZLİ BİR FİLMSenaryonun sinema yazarı arkadaşımız Burak Göral’ın kaleminden çıkmış olması Beni Unutma’yı benim için tabii ki özel kılıyor. Karakterlerin sinemaya olan merakı, sürekli film izliyor olmaları ve senaryodaki sıradışılık Burak’ın imzası gibi.
Takva ile incelikli bir iş çıkaran yönetmen Özer Kızıltan’ın bir aşk filmine yönelmesi açıkçası hepimizi şaşırttı. Takva üzerimizde ne kadar farklı bir etki bırakmışsa artık!
Ama Beni Unutma’yı da öyle hafif ve derdi olmayan bir film olarak görmemek lazım. Aşk ve sevgi bu dünyanın en fazla hikâyeye, şiire, filme, şarkıya konu alınan derdi değil mi zaten!
Yer alacağı projeleri büyük bir özenle seçen ve sözü olmayan filmlerden hep uzak duran Mert Fırat’ın da Beni Unutma’da rol almasını senaryonun aşkla ilgili derinlikli tespitlerine ve hüznüne bağlamak gerek.
ŞARKILARI SÖMÜRMÜYORVe Beni Unutma’nın sürprizleri.
Senaryoyu okur okumaz bu filmin müziklerini yapmaya karar veren Anjelika Akbar hikâyeyle uyum içinde bir çalışma yapmış.
Beni Unutma, müzikleri söz konusu olduğunda soundtrack’indeki bilindik şarkılara yaslanan filmlerden ayrılıyor.
Başroldeki Açelya Devrim Yılhan sinemamız için yeni bir yüz.
İlk filminde yüzünün eski rollerle hatırlanmaması avantajını da iyi kullanarak yıldız gibi parlıyor.
Kısa bir rolde de olsa her sahnesinde varlığını hissettiren Kenan Ece de bence filmin yıldızlarından. Yüreğine Sor filminden sonra burada da farkını hissettiriyor.
ORTADAN KESİLMİŞ GİBİBeni Unutma, Issız Adam, Aşk Tesadüfleri Sever ve İncir Reçeli gibi filmlerin ardından içinde hüzün de barındıran bir aşk hikâyesi sunuyor izleyenlere.
Türün giderek artan örneklerinden anlıyoruz ki romantizmle dramı harmanlamak son moda ve geçer akçe.
Beni Unutma da aşkın yüceliğini, gerçek aşkta nelere katlanıldığını, aşkın ve evliliğin acı ve tatlı günde, tüm zorluklara ve engellere rağmen hep birlikte ve anlayışla olmak olduğunu çok güzel anlatıyor.
Ancak film o önemli dönemecin ardından ortadan kesilmiş gibi duruyor. Güzel aşk sahneleriyle örülen mutlu aşk yerini ani bir dönüşle onulmaz bir drama bırakıyor. Tekrarlanan acıklı sahneler ikinci yarıda filmin temposunun düşmesine neden oluyor ve ilgiyi dağıtmaya başlıyor.
GEÇMİŞE SAYGI DURUŞUBeni Unutma’yı benim için diğer aşk filmlerinden ayıran en önemli özelliği insanın eski aşklarının, sevgililerinin, eşlerinin de her zaman hayatının bir parçası olduğunu vurguluyor olması oldu.
Bunu en son aşkı ve ilişkiyi zedelemeden, kirletmeden, son derece incelikli bir şekilde yapıyor üstelik.
Filmin, o son aşkın mükemmelliği ve vazgeçilmezliğinin altını çizerken, insanın hayatından geçerken iz bırakan tüm eski aşklara saygı duruşunda bulunuyor olmasını sevdim.
Ve son olarak geleyim Beni Unutma’nın “En fazla ne kadar sevebilirsin?” cümlesine.
Film bunun cevabını en kötü zamanda, en zor anda, sağlıkta, hastalıkta olarak veriyor.
Filmin başrol oyuncusu Mert Fırat “İnsan aşkı için her şeyi yapar” diyor.
Aynı oynadığı karakter gibi...
MERT FIRAT
İnsan aşkı için her şeyi yaparAtlı Karınca’dan sonra hayli vakit geçti. Bu yıl ‘Dedemin İnsanları’ ve bir aşk filmi olan Beni Unutma ile sinemalardasın. Bir sözü olan, altı dolu filmleri seçiyorsun hep.- Gerçekten de içeriği, bir meselesi olmayan bir şeyde oynayamıyorum. Çünkü beni heyecanlandırmıyor. Mesela içi bomboş bir komedi filminde oynayabilirmisiniz, diye sorsalar oynayamayabilirim. Bünyem reddeder.
En son çok ciddi bir şeyle çıktın izleyici karşısına. ‘Atlı Karınca’ ensesti konu ediniyordu. Tokat gibi bir filmdi. Beni Unutma bir aşk filmi. Cümlesi ya da söylemek istedikleri neler?
- En fazla ne kadar sevebilirsin? Bu tür cümleleri beni çok etkiliyor. Ve film içinde o kodlardan barındırıyorsa, gerçekten o cümleye hizmet ediyorsa bu çok önemli. Yani şunu diyorsun; aşk var, herkes aşkının peşinden gider ve onun için bir şeyler yapar, en fazla nereye kadar gidersin hep bunu tartışırsın.
En fazla nereye kadar gidersin?- Ben sonuna kadar severim. Ülke de değiştirdim zamanında. İsveç’e gittim kız arkadaşımın peşinden, 2 yıl orada okudum, hayatımı değiştirdim. İnsan aşkı için herşeyi yapar.
Şu anda ne yaparsın?
- Başkasının özgürlüğünü kısıtlamayacak kadar yaşarım aşkımı, sınırım o yani. Yeter ki o kişiye zarar verecek duruma gelmesin yaşadığım aşk ve sevgi.
Karşı tarafı düşünerek, centilmence.
- Kendimi de düşünerek aslında, kendimi kaybetmeyerek. Kendine de çok büyük bir haksızlık oluyor çünkü. Film tam bunu tartışıyor.
SEYİRCİYİ YAKALAYACAK BİR FİLM
Filmin başında oynadığın karakter kayınvalidesi eşyaların nasıl yerleşeceğine kadar karışıyor diye isyan edip, nişanlısından ayrılıyor. Sen de böyle mi yapardın?
- Valla Sinan’ı anlayabilirim de ben öyle bir adam değilim. Ben o kayınvalideyle baş etmenin bir yolunu bulurum. Ya da işi oraya getirmem. Yani ben eşimin annesinin tercih ettiği bir evde yaşayabilirim. Aşkım o noktadaysa ki o noktadadır, banane yani, ne yapayım zamanla değiştiririz yani o kadar da büyük mesele değil.
Süpersin, kaç tane var senin gibi erkek bilmiyorum.- Azıcık ordan azıcık burdan ben kendi dolabıma bir şey yaparım, çözülür bir şekilde yani. Sinan kadar değilim, tabii Sinan’ın olayı da sadece dolap değil. Adam genelde bir şey görüyor ve diyor ki “Bu aşk mı, gerçek mi, gerçek aşk mı?” Bir anda bir çakıyor ve gidiyor. Bir bakıma iyi bir şey yapıyor. Bu ilişki ilerleyip de mutsuz bir evliliğe dönüşüp, iki kişiye zarar veren bir noktaya gelmesindense bunu önceden farkediyor ve noktayı koyuyor.
Beni Unutma süprizleri olan bir film.
- Süprizleri olan bir film gerçekten. Seyirciyi bağlayacak, yakalayacak bir film. Kasım ayının romantizmine çok doğru oturan, başta çok eğlenceli başlayan, sonunda da en fazla ne kadar sevebilirsin, aşkından kendinden ne kadar verebilirsin diye soran bir film. Ve cevabını içinde gerçekten bulunduran bir film.