Güncelleme Tarihi:
Tuna Kiremitçi'yle beraberliğinin ilk dönemlerinde yaptığı "Çok güzel bir ilişki yaşıyorum. İkimizin de gamzeleri var, ne güzel değil mi?" açıklamasıyla epey konuşulan İclal Aydın, artık o gamzelerden kurtulmak istiyor!
Kiremitçi'den geçen yıl olaylı şekilde boşanan Aydın, "Artık gamzelerimden söz edilmesini istemiyorum. Sanırım bu gamzeler benim lanetim. Ölene kadar bundan kurtulamayacağım. Bir ara söküp attırmayı bile düşündüm" dedi.
Duydum ki artık gamzelerinizi sevmiyormuşsunuz...
- (Gülüşmeler) Bir ara söküp attırmayı bile düşündüm. Çok yakın bir arkadaşım var. Kendisi estetisyendir... Ona bir gün "Bunları doldurabilir miyiz?" dedim. Çünkü artık gamzelerimden söz edilmesini istemiyorum. Sanırım bu gamzeler benim lanetim. Ölene kadar bundan kurtulamayacağım.
Kadınlar, yaşadıkları travmaları saç şekillerini değiştirerek atlatmaya çalışırlar. Siz de geçen yıl şok bir ayrılık yaşadınız. Sonra hayata yeniden başladınız. Saçınızı uzatıp rengini değiştirdiniz. Yani o travmayı bu şekilde atlatmaya çalıştınız.
- Saçlar, kadınların duygusal değişimlerini anlatan bir çeşit not defterleri gibidir. Geçen yıl benim için zorlu bir yıldı. O sırada bir makale okudum ve o makalede dediğiniz gibi şöyle yazıyordu: "Kadınlar uzun saçlı olmalıdır. Fakat kadınlar, yaşamlarında söküp atmak istedikleri travmaları, üzüntüyü saçlarını keserek atabildiklerini zannederler." Kendini kesen insanlar vardır ya, saçları kesmek de bir nevi çekilen acının ifadesidir. Ben saçımı siyaha boyadım ve uzatmaya karar verdim. Şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum. Çünkü bu değişiklik bana şans getirdi.
Bu değişimin altında "Neden bu benim başıma geldi, benim neyim eksikti" sorusunun etkisi var mı?
- Geçen yıl yaşadığım, herkesin gözü önünde yaşanmış tatsız bir magazin hikayesiydi. Büyük talihsizlikle içinden geçtiğim başka iki kişiye ait bir hikaye... Bana getirdiği ne oldu? Tabii ki kendimi sorguladım, ama kendimi asla suçlamadım. Çünkü başından sonuna kadar hatalı olduğum hiçbir şey yoktu. Tamam, başımıza büyük bir talihsizlik geldi, çok üzüldüm, keşke olmasaydı... Ama oldu, bitti. O zaman hayata yeniden başlayacağız. Ne yaptım, saçlarımdan başladım, zayıfladım. Süper yeni ciciler aldım, Türkiye’de durmayıp yurtdışına gittim. Ve bunları asla m
Peki... Bu arada siyah renk de çok yakışmış size...
- Teşekkürler. Yaşadığım o sıkıntılı günlerde tatil için Ege ve Akdeniz sahillerine gittim. Sokaklarda dolaşırken, beni tanımayan insanların bana ilgiyle bakmasına sevindim. Yunanistan’da hanımların yolumu kesip hangi boyayı kullandığımı falan sorması çok hoşuma gitti. Bu arada saçımı kendim, evde boyadım. Bu renk öyle uğurlu geldi ki, bir anda iş profesyonelliğe döküldü.
Nasıl?
- Bir gazetede koyu saç rengimle fotoğrafım çıkınca, reklam filmi teklifi geldi ve Koleston Saç Boyası’nın yeni yüzü oldum. Saçımın canlı, parlak oluşu çok hoşlarına gitmiş. Bu yüzden de benimle çalışmak istemişler. Bu çok keyifli bir şey...
Anladığım kadarıyla fiziğinizi, kendinizi beğenen bir kadınsınız.
- Bunlar çok göreceli meseleler. Güzellik o kadar değişken bir şey ki... Ben bir oyuncuyum. Şöhret, güzelliğinle ilintili olursa, onu kaybetmen çok kolay. Yaşlanırsın, kilo alırsın vs... Ben de bunun farkındaydım.
Ve bunun için köşe yazarı oldunuz. Yani sadece "güzel" olmadığınızı göstermek için...
- Bir şeyleri göstermek, ispat etmek için yola çıkmam. Yaptığım işlerin hepsi birbirini tamamladı aslında. Bu işe başladığımda çok büyük bir iddiam yoktu. Kitabım çıktığında o kadar çok satmasına, köşe yazdığımda da bu kadar popüler olmaya hazırlıklı değildim. Kimi çocuklar "Bir gün sen süperstar olacaksın" diye büyütülür. Ama bana hep şu öğretildi; "İyi insan ol, laf getirme. Yaptığın işi düzgün yap, kalp kırmamaya çalış." O normlar içinde büyüdüğünüzde, bu dünya içerisinde var olabilmeniz çok zor. Vahşi olmak gerekiyor, sürekli gardınızı alarak yaşamanız gerek.
İclal Aydın bugüne kadar aşkı nasıl yaşadı?
Bunu 30 yaşından sonra mı düşünmeye başladınız?
- Evet...
30 yaşından önce aşkı nasıl yaşardınız, şimdi nasıl yaşıyorsunuz?
- 30’dan önce dünyayı ters çevirebilir, inanılmaz şeyler yaşayabilirdim. Her defasında kendimi yenileyebilirdim. İnsanların, çok öfkeli ve kırgın oldukları dönemlerde, duygusal teselliler dışında kapılarını hiçbir şeye açmadıklarını gördüm. Her aşkın bitiminde, ciddi duygusal bir kırıklık yaşıyorsun. Ve sana "Ay sen çok mu üzgünsün" diyen ilk insana "Evet çok üzgünüm" deyip peşi sıra hatalar yapıyorsun. 30’dan sonra öfkemi ve iniş çıkışlarımı kontrol etmem gerektiğini öğrendim.
Her kadın gibi 30’dan sonraki halinizi mi seviyorsunuz?
- 20’li yaşlardaki halime hayranım. Ona da haksızlık etmek istemem. Çünkü o da süper bir kızdı. Bundan daha az cadıydı. Yani daha az yırtıcıydı. Şimdi daha yırtıcı biriyim. Alanlarıma girmek zorlaştı. Sınırlarım daha genişledi. Daha kapalı ve seçici oldum. 26 yaşında, kocaman bir hayat değiştirdim ben. Tiyatro eğitimi aldığım Almanya’dan İstanbul’a geldiğimde, beş elbisem, iki ayakkabım ve cebimde 300 Mark vardı. Dolayısıyla şu an kurduğum yaşam, çok mucizevi bir şey. 12 yılda tek başıma kalp kırıklıklarım dışında pişmanlık duyduğum hiçbir şey yok. 26 yaşındaki bir kızın bunları yapması çok güzel. O yüzden o kıza haksızlık etmek istemem. Aferin ona. Ama 30’lu yaşlardan sonraki halimi daha çok beğeniyorum, o da ayrı...
30’undan sonra yaşadığı ilişkilerde kadın daha çok hata yapıyor. Tabii bana göre... Sizce?
- Çok doğru. Aslında daha çok hata yapmıyor, daha derin hatalar yapıyor. Yaşadığın her neyse, şiddeti daha büyük oluyor. 20’li yaşlarda ne kaybedebilirsin? Bir aşk... Ağlarsın, üzülürsün, geçer gider. 30’larda ise hem toplumsal, hem ruhsal hem de bedenen daha yorgun oluyorsun. Derin hata yapman çok normal. Bir de ben her konuda kadınların daha cesur olduklarını düşünüyorum. Kadınlar yapıları gereği çok şeyi göze alıyorlar. Her hikayede olan da yine kadına oluyor.
- Diyebiliriz. Çok güzel şeyler de yaptım. Mesela kızım dünyaya geldi. Ama evet, büyük, derin hatalarımı 30’umdan sonra yaptım.
Ne öğrendiniz?
- İnşallah aynı hataları yapmayacağım. Bunca şeyi yaşadıysam eğer, mutlaka bir sebebi olmalı. Bunlardan ders almadan aynısını tekrar edersem, yazıklar olsun geride bıraktığım bunca yıla. Artık bir çocuk yetiştiriyorum. Daha dikkatli olmak zorundayım. Karşımdaki insanları kırmamak adına, kırılmayı göze alıyorum. Ama şunu fark ettim ki, benden daha değerli hiçbir şey yok. Annelikte de böyle. Ben sağlam olacağım, ben mutlu olacağım ki karşımdakini mutlu edeyim.
Kendimi, saçlarımı değiştirdiğim gün sevmeye başladım
İlişkilerinizde hep mutsuz mu oldunuz?
- Uzun ömürlü mutluluklar yaşadığımı söyleyemem. Mutsuzsan geliştirmeye çalışacaksın, geliştiremiyorsan değiştireceksin. Ben de her Türk kadını gibi "Sevgi emek ister" düşüncesiyle geliştirmeye çalıştım. Ama o emek benimle başlayıp benimle biten bir şey oldu. Ben kendimi, saçlarımı değiştirdiğim gün sevmeye başladım. Aynaya bakıp da "Ooo güzelim galiba" dediğimde ve özellikle hemcinslerim tarafından onay aldığımda mutlu oldum. O yüzden hayatımda şimdi çok güzel bir dönem başladı. Başarılı bir dizi, yeni döneme ait hazırlıklar, çok hoş bir kampanya anlaşması... Daha ne olsun? Geri kalan her şeyi de sadece seyrediyorum.
Artık özelimi paylaşmayacağım
Musevi bir işadamı ile birlikte olduğunuz doğru mu?
- Ben mutluluğun, yaşanan heyecanların çok ilham verici ve çok paylaşılabilir olduğunu düşünürdüm. Artık biliyorum ki bu durum, sinir bozucu olabilir. O yüzden hiç konuşmamak, her ne oluyorsa kendi içinde büyütmek ve
Röportaj: Sema DENKER Fotoğraflar: Sinan ÖZBALKAN |
Ağladıklarıma şimdi gülüyorum
Bir dizi senaryosu yazdığınızı biliyoruz. Bu senaryoda, sizin geçen yıl yaşadıklarınız mı yer alacak?
- Tamamen geçen yıl yaşadıklarımla ilgili bir şey olmayacak tabii. Çok hoş bir komedi... Aslında hepimizin yaşadığı, sonunda fıkraya dönüşüyor. Geçen yıl beni ağlatan bir şeyi, şimdi arkadaşlarıma anlatırken gülüyorum. Bu senaryoda kadınların hikayeleri olacak.