En büyük Türk teknoseksüelleri

Güncelleme Tarihi:

En büyük Türk teknoseksüelleri
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2004 00:00

Erkek adamın seksüeli teknoseksüel olur. Her Allah’ın günü yeni bir seksüel tip çıkıyor başımıza ama hepsi birbirine karıştı diyorsanız, alın size kuponsuz sertifikasız bir Bilgi Çağı hizmeti...Metroya binen erkeğe metroseksüel, tekneye binenine tekneseksüel, teknolojik ‘Şey’e binenine teknoseksüel denir. Teknoseksüel ‘Şey’inden belli olur. Piyasaya çıkan ‘Şey’e ‘Segway’, piyasaya çıkmak üzere olan ‘Şey’e ‘Zencefil’, denir.Şimdi tüm bu yazdıklarımdan bir tek ‘Şey’i anlamadıysanız, üzülmeyin. Ama Teknoseksüel olamayacağınızı da bilin. Her gün cırt cırt tıraş olur, fıs fıs koku sıkarsanız belki metroseksüel olabilirsiniz, ama ‘Şey’ denince aklına sadece ‘şeyinin şeyinin şeyi’ gelenlerdenseniz, nur yüzünüzle olsa olsa pakseksüel olabilirsiniz. Sizden teknoseksüel çıkmaz.Bu teknoseksüel dedikleri nane, nur yüzlü metroseksüellerin transistörlü aletlerden hoşlananlarına deniyor. Transistörlü aletlerden hoşlandıkları için aklınıza hemen transseksüeller gelmesin. Onlar transistörlü değil transformatörlü aletlerden hoşlananlarıdır ki, tamamen konumuz dışındadırlar.Teknoseksüellik yeni bir kavram. Henüz altı aylık. Bu yüzden Türkiye’de moda olmaya fırsat bulamadı. Türkiye’deki ilk örnekleri yüzde yüz hakiki teknoseksüeller. Türk teknoseksüellere özellikle gençler arasında rastlanıyor. Genç dediysem ‘tin tin’ çağı anlaşılmasın. Biraz cüzdan gücü gerektirdiğinden, teknoseksüellik gençliğin ancak sonbaharında olanlarının harcı.Hálá tanımını yapmadım şu meredin biliyorum ama önce listeyi vereyim, tanıma sonra geçeriz. İşte en büyük Türk teknoseksüelleri:Mustafa Altındağ (TeknoSA Genel. Müdürü), Yavuz Baydar, Ali Bayramoğlu (yazar olanı değil eskiden MÜSİAD başkanı olanı), Enis Berberoğlu, Murat Birsel, Cem Boyner, Ümit Davala, Murat Ersan, Aksel Goldenberg (ismi Tuba Ünsal’la anılan iş adamı), Orhan Göksal (Çukurova Telekom Y.K.), Alphan Manas (Teknoloji Holding Bşk. Yrd.), Gani Müjde, Abdullah Oğuz, Ali Talip Özdemir, buRAK özDEMİR, Rüştü Rençber, Ali Sabancı, Cem Soysal (Teknoloji Holding Grup Başkanı), Şahin Tulga (HP Türkiye Genel Müdürü), Metin Uca...Artık teknoseksüel denilince kafanızda daha net bir imaj beliriyordur sanırım. Ama görev icabı biz yine bir tanım yapalım. Teknoseksüel kelimesinin kökenleri 1970’lere kadar gidiyor. Bu dönemde yazılan bilimkurgu romanlarında entelektüel ağzıyla, cinsel tercihlerini robatlardan ve makinelerden yana koyanları tanımlamak için kullanılmış. İşin Türkçesini istiyorsanız; robotlarla ve makinelerle sevişmekten hoşlanan insanlara teknoseksüel adını yakıştırmışlar. Tabii teknoseksüel bu, kitapta durduğu gibi durmuyor. Zamanla evrim geçirmiş ve günümüzde yepyeni bir anlam kazanmış. www.technosexual.org sitesinin yaratıcısı Ricky Montalvo’ya sorarsanız ‘teknoseksüel’in güncel, resmi tanımı, ‘kendine olduğu kadar şehirli yaşam biçimine ve teknolojik aletlerine de aşık bir narsist; sapına kadar erkek olmasına üstelik bilgisayar, yazılım, İnternet ve cep telefonu gibi elektronik aletlerle de vazgeçilmez bir sevgi ilişkisi kurmasına rağmen, içindeki dişi yanıyla da barışık bir karakter’.Bana sorarsanız -ki sormazsanız darılır sizi seksüel manyağı yaparım- teknoseksüel, metroseksüel gibi bakımlı ama bu bakım işini onun kadar abartmayan, stil sahibi, teknolojinin nimetlerinden yararlanmasını bilen adam gibi adama denir. Yani metroseksüelden çok harbiseksüelin teknoloji görmüşü demek daha doğru olur.Şimdi yalvarmanız için size süre tanıyorum. Bakarsınız ısrarınıza dayanamaz önümüzdeki haftalarda ‘En büyük Türk analogseksüelleri’ listesini de yayınlarım.Eurovision’la kaçan tanıtım fırsatı20 yüzyıldan kalma zihniyet üç saatlik yayında Türkiye’yi tanıtan tek bir İnternet adresi yayınlayamadıYine kendimizi kandırıyoruz. Geçen hafta yapılan Eurovision Şarkı Yarışması’nın Türkiye’ye sunduğu tanıtım fırsatını iyi kullandığımız iddiası tam bir palavradan ibaret. Puanlama sırasında bağlanılan diğer ülkelerin jüri üyelerinin Türkiye’yi öven cümleler sarf etmesinin nedenini geçen gün Meltem Cumbul, mutfaktan kulak misafiri olduğum bir TV programında çok güzel açıkladı. Adamların bu tip cümleler kurmasının tek nedeni, yayında birkaç saniye daha fazla kalmak. Muhabbeti uzatmak için orada havalar nasıl diyecek değiller ya, veriyorlar gazı uzatıyorlar lafı. Geçen yıllardan da hatırlamıyor musunuz? Her yıl aynı muhabbet tekrarlanıyor...Tamam sahnede her ülke için farklı bir konseptle gerçekleştirilen ışık ziyafeti gerçekten muhteşemdi, bir diyeceğim yok. Seyircinin coşkusu da ekranlara iyi yansıtılmıştı, ona da aferin. Athena’nın şarkısı da, Sertab Erener’in geçen yılki ‘İngilizce sözlü hafif göbek havası’na göre birinciliği çok daha fazla hak ediyordu, onların da hakkını teslim edeyim. Meltem Cumbul ve Korhan Abay’a tebriklerin kralı... Ama kimse kalkıp Türkiye’nin tanıtımını muhteşem yaptık diye masturbasyon yapmaya kalkışmasın, ayıp oluyor...Türkiye her çağda, bir önceki çağa saplanıp kalmış zihniyetlerden çekti. Dünya İnternet çağını yaşarken, televizyon çağında saplanıp kalanlar yüzünden, ayağımıza kadar gelen ve belki bir daha asla yakalayamayacağımız bir tanıtım fırsatını teptik. Daha önce de yazmıştım Türkiye’yi tanıtan doğru düzgün bir İnternet sitesine sahip değiliz. Turizm Bakanlığı bu işi yıllardır bir türlü beceremiyor. Yıllar önce yapılmış, dönemin şartlarına göre vasatın biraz üzerindeki bir siteyle idare edilmeye çalışılıyor. Ve milyonlarca dolar akıtılarak Türkiye’nin tanıtımı için yurtdışında yayınlatılan reklam filmlerinde, basın ilanlarında İnternet sitesi adresi kulanılmıyor. İçinde bulunduğumuz çağda İnternet bacağı olmayan bir reklam kampanyası kaynakların boşa akıtılmasından başka bir şey değildir. İnternet; TV’deki kısıtlı sürede, basındaki kısıtlı yerde veremediklerinizi çok düşük maliyetle sunma fırsatı verir. Eloğlunun konvansiyonel medyaya verdiği her reklamda bir de İnternet adresi vermesinin nedeni budur.Ve biz koca üç saatlik yayın sırasında Türkiye’nin tanıtımına yönelik tek bir İnternet adresi veremiyoruz. ‘Söz uçar yazı kalır’ın, ‘TV tanıtımı uçar, basın tanıtımı kalır, İnternet tanıtımı dibine kadar çakar’ şeklinde ifade edildiği bir dönemde, üç saatlik tanıtım fırsatına tek bir İnternet adresi koyamamanın adı fiyaskodur. Kimse kusura bakmasın ama herkes alınsın...Manasız bir yarışmaNe yazık ki geç aklıma geldi. Yabancı kanallar nasıl veriyor diye merak edip hopladığım ilk kanal BBC Prime’da takılıp kaldığımda yarışma bitmiş, Anadolu Ateşi’nin gösterisi sürüyordu. Yıllarca alemi Broadway’de sahne alacağız diye uyutan dansın eski sultanları, ilkokul müsameresine benzeyen gösterileriyle Eurovision’u fırsat bilip milli olmuşlardı sonunda. ‘Uy’ diye attıkları çığlıklar hariç dünyaca meşhur İrlandalı Riverdance’i aşırı andıran gösterileri sunarken, İrlanda asıllı spiker de alaycı bir üslupla bu benzerlikten söz edince, BBC Prime’dan ayrılamadım. İyi ki ayrılmamışım. Deneyimli programcı Terry Wogan’ın esprili yorumlarıyla gülmekten göbeğim çatladı. Wogan’ın yarışmaya, özellikle de politik oylamaya yönelttiği alaylı eleştiriler, titreyip kendime gelmeme ve Eurovision’un kompleksli ülkeler hariç kimsenin takmadığı bir müsamereden ibaret olduğu gerçeğini yeniden görmeme yaradı. Oylama sırasında Yunanistan ve Ukrayna’nın bir ara kapışmaya başlaması üzerine Wogan bu kapışmayı ‘striptizcilerle vahşi dansçıların yarışı’ olarak adlandırdı. Sertab’ın muhteşem İngilizcesini sergilediği salon röportajlarıyla, taklidini yaparak kafa buldu. Kıbrıs’ın Yunanistan’a, Yunanistan’ın Kıbrıs’a 12 puan vermesini, ‘yine yaptılar, bunu her yıl yapıyorlar’, diyerek eleştirdi. Almanya jürisi ekrana ay yıldızlı bir mikrofonla gelince, ‘12 puanın kime gideceği belli’, dedi. Eurovision yarışmalarındaki oylamaların saçmalığıyla sürekli dalga geçti. Programı da şu cümleyle kapattı; ‘Çok güzel bir gece, manasız bir oylama ve manasız bir müzik olayına tanık olduk’...Eurovision düzenleyen her ülkenin ezeli kabusu Terry Wogan’ın, geçen sene Estonya’ya yaşattığı korkuyu merak ederseniz www.balticsww.com/eurovision_terry_wogan.htm adresine başvurabilirsiniz. Terry Wogan’ı dinlemek ve çok daha fazlası için www.bbc.co.uk/radio2/eurovision/2004/ adresine de mutlaka uğrayın. Efsanevi Riverdance’ın doğurduğu başarılı gruplardan biri olan Magic of the Dance’in Türkiye’deki gösterilerine bilet almak için ise ticketturk.com’a göz atın.Troy da fırsat teptiSinemalarda estirdiği fırtınayla tüm dünyada yankı uyandıran Troy, Türk Tuborg’un Türkiye’de ürettiği iki markadan birinin de adı (diğeri Venüs). Ancak Troy çok az markanın ayağına gelen böylesi ender bulunan bir fırsattan yararlanmayı bilemedi. Bırakın bu fırsatı dünya pazarlarına açılmak için kullanabilmeyi, Türk pazarında da kullanamadı. Ancak troy.com.tr adresinin bile promosyon malzemesi satan bir firmaya ait olduğunu görünce, Türk Tuborg pazarlamacılardan bu konuda fazla bir şey beklememek gerektiğine de kani oldum. Bu arada İnternet adreslerinin Türkiye’de tescil işlemine kendi kafasına göre kurallar koyan ODTÜ kaynaklı ahbap çavuşların troy.com.tr’yi hangi akla hizmet bilinen markaya değil de, fazla tanınmamış, kendi halinde bir promosyon şirketine vermiş anlamak mümkün değil. Tabii bu şirketin Ankaralı bir şirket olması bazı ipuçları vermiyor değil. Akla kötü şeyler getirmeye gerek yok. ODTÜ kaynaklı ahbap çavuşlar dünyaya ancak egosentrik gözlüklerinden bakabildiklerinden olacak dunya.com.tr adresini de tanınmış Dünya gazetesine değil, coğrafi olarak kendilerine yakın gördükleri Ankara kaynaklı bir radyoya; eti.com.tr adresini ise tanınmış bisküvi markası Eti’ye değil faaliyet alanı itibarıyla kendilerine yakın hissettikleri Eti Bilgisayar’a hediye etmişlerdi ne de olsa...Gösterimdeki muhteşem filmin çok başarılı sitesine troymovie.warnerbros.com adresinden, Troy biralarının her nedense kendi adresinde yayınlanmayan sitesine reklamevi. gen.tr/ troy/troy.htm adresinden, efsaneyle ilgili ayrıntılı bilgilere www.perseus.tufts.edu/cgi-bin/siteindex?entry=Troy adresinden, Truva’nın efsanedeki gibi tahta atın içinde saklanan askerlere değil depreme kurban gittiğiyle ilgili iddialar içinse search.csmonitor.com/durable/1998/01/06/feat/scitech.2.html adresine başvurabilirsiniz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!