Güncelleme Tarihi:
Müzisyen Mithat Körler'in oğlu Eren, Kanal D'nin sevilen dizisi "Annem"de Ömer karakterini canlandırıyor. En büyük desteği babasından gördüğünü söyleyen genç oyuncu, "Onun tavsiyelerini, gençliğimin vermiş olduğu enerjiyle birleştirince önümdeki uzun yolu daha güçlü yürüyeceğime inanıyorum" diyor.
"Annem" dizisinde rol alıyorsunuz. Neden babanız gibi müzisyenliği değil de oyunculuğu tercih ettiniz?
- Kendimi bildim bileli müziğin içindeyim. Evimizde, arabayla gezerken, aile, dost sohbetlerimizde müzik hep hayatımdaydı. En büyük zevkim babamla turnelere gidip konser atmosferini yaşamak. Ama tüm bunlara rağmen bir türlü kendimi profesyonel anlamda müzik insanı olarak hissedemedim. Hassas bir müzik kulağım var, gerçek anlamda da iyi bir dinleyiciyim. Mesela babam yeni bir projeye başlamadan önce bana mutlaka danışır ve söylediklerimi ciddi bir şekilde değerlendirmeye alır. Oyunculuğa gelince, kameranın önünde olmak bana tarif etmekte zorlandığım bir haz
Babanız memnun mu bu mesleği tercih etmenizden?
- Babam şimdiye kadar yapmak istediğim hiçbir işte bana karışmadı, ama hep yol gösterdi. Bana olan güveninden olsa gerek... Babam, yıllardır müzik piyasasında kendine has tarzı ve saygınlığıyla emin adımlarla yürüyor. Bu yüzden onun tecrübeleri ve tavsiyeleri hayatımda önemli bir yer tutuyor. Onun tavsiyelerini gençliğimin vermiş olduğu enerjiyle birleştirince, önümdeki uzun yolu daha güçlü yürüyeceğime inanıyorum. Mesleğimin her alanında da babamın tecrübelerine ihtiyaç duyacağım kesin.
Sanatın iki ayrı dalını icra eden bir baba-oğul olarak birlikte bir projede yer almanız ilginç olurdu...
- Evet, farklı bir deneyim olurdu. Belki de hiç aklımıza gelmeyecek birçok sorunla karşılaşır, birbirimizin daha önce bilmediğimiz huylarıyla tanışırdık. Babamla beraber ortak bir projenin sonucunu kestirmek ikimiz için de zor. Ama onunla aramızdaki ilişki baba-oğuldan çok abi-kardeş ilişkisi olduğundan, güzel bir proje olabilirdi.
Biraz kendinizden söz eder misiniz? Kimdir Eren Körler?
- 1983’te Eskişehir’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi burada tamamladım. Altı-yedi sene boyunca yaz aylarında çeşitli otellerde animatörlük yaptım. 2002’de Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü kazandım, 2007’de mezun oldum. Los Angeles UCLA Üniversitesi’nde Extension programı dahilinde, Universal Pictures denetiminde bir yıl kamera oyunculuğu dersleri aldım.
DİZİ SETİ İKİNCİ EVİM
Nasıl bir kariyer planlaması yaptınız?
- Tek ve en büyük hedefim altyapımı çok sağlam kurmak. Adımlarımı sindire sindire atmak ve yaşadığım her olaydan ders çıkararak ilerlemek. Hızlı ve hazırlıksız bir yükselişin ardından, aynı hızda bir düşüş kaçınılmazdır. Bazen olduğunuz yerde saymak size çok sıkıcı gelebilir ama sağlam bir kariyere sahip olmak istiyorsanız, sabırlı olmayı da bilmeniz gerekiyor.
- Evet. Okulumu bitirir bitirmez böyle kaliteli bir projeye başladım. Kendimi çok şanslı görüyorum. İçinde bulunduğum ekip için "aile" kelimesi en doğru tabir. Vahide Gördüm, Talat Bulut, İlhan Şeşen gibi usta isimlerle aynı setin havasını solumak, yolun daha çok başındaki genç bir oyuncu için bulunmaz bir fırsat. Hepsinden çok fazla şey öğrendim ve öğrenmeye de devam ediyorum. Böyle önemli bir projede bana bu rolü uygun gören ve hayatımda yeni bir sayfa açmamı sağlayan kişi yönetmenimiz Faruk Teber’dir. Umarım onun bana olan güvenini karşılıksız bırakmamışımdır.
Bir müzisyenin; İlhan Şeşen’in oğlunu canlandırıyorsunuz...
- İlhan Şeşen’in oğlunu oynayacağımı öğrendiğim an "Nasıl olacak, elim ayağıma dolanacak, rezil olacağım" demeye başladım. İlk projesinde İlhan Abi gibi bir rol arkadaşına sahip olmak, herkese nasip olmaz. Onun yardımıyla birçok zor sahnenin altından rahatlıkla kalkmışımdır.
Çekimler nasıl gidiyor?
- Çok keyifli. Set havasını solumak, sette yaşamak çok farklı bir duygu. Devamlı seferi bir halimiz var. Bir mekánda çekim bitiyor, toparlanıp başka bir mekána geçiyoruz. Setteyken çok mutluyum. İkinci evim gibi oldu set ortamı. Acısıyla tatlısıyla, her şeyini paylaşan kocaman bir aile olduk.
"Annem" dizisi dışında yer alacağınız başka projeler var mı?
- Yaz sezonu için birkaç proje vardı, fakat ben bu yazı Kanada’da beş haftalık bir dil kursuna ayırdım. "Annem", önümüzdeki sezon da devam edeceği için bütün enerji ve dikkatimi diziye vermek istedim.
POPÜLER OLMA DERDİNDE DEĞİLİM
- En büyük korkum izleyicilerin beni bir tek rolle bağdaştırmaları. Karakterin üstünüze yapışması ve sonraki işlerinizde seyircinin sizden aynı şeyleri talep etmesi, bir oyuncunun başına gelebilecek en kötü olay. Farklı rolleri oynamak, kendi sınırlarınızı zorlamak, daha önce bilmediğiniz duygularınızı keşfetmek, bu işin en zevkli yanı. Tabi ki her oyuncu bütün rolleri oynamak zorunda değil, zaten böyle bir şeyi de kimse kimseden talep edemez, ancak kendimizi keşfetmek ve yeni bir yolda yeni bir maceraya atılmak için biraz gözünüzü karartıp, ilk bakışta akla pek yatmayan, zor gözüken bir projeye ’Evet’ derseniz, bu işten keyif alırsınız.
Nasıl bir rolü oynamak istersiniz?
- Benim kendime çizmiş olduğum yolda, birbirinden mümkün olduğunca farklı karakterlerle izleyicinin karşısına çıkmak var. Kendime yakın gelen bir karaktere saplanıp kalmak bana çok ters ve işin kolayına kaçmak gibi geliyor. Oyunculukta hiç acelem yok. "Çok popüler olayım, herkes benden bahsetsin" gibi düşüncelere sahip değilim. Her şeyin bir vakti olduğunu düşünüyorum. Vakti gelince doğru hamleyi yaparsanız, ortaya tadından yenmez bir iş çıkar, güzel bir sinema filmi gibi.