Emir Berke setin neşesi

* “Küçük Ağa” dizisine nasıl dahil oldunuz?

- Sevgili Türker İnanoğlu bundan önceki projelerimi izlemiş ve bu projede benimle çalışmak istemiş. Bu durum beni çok mutlu etti. “Küçük Ağa”, senaryosu ve kadrosu oldukça sıcak bir proje. Entrikalardan uzak, sevimli bir aile hikayesi... Ben de böyle bir işte çalışmayı çok istedim.

* Dizide Sinem karakterini canlandırıyorsunuz. Bize biraz karakterinizden bahseder misiniz?

- Sinem enerjisi yüksek bir eş ve bir anne. Ancak eşi Ali ile aşık olarak evlenmelerine ve hâlâ birbirlerini çok sevmelerine rağmen, hayat ve taban tabana zıt görüşlü aileleri sebebiyle çok yıpranmış, yorulmuşlar. Yani evlilikte sabrın yerini sudan sebeplerle kavgaların aldığı bir dönemden geçtiği için biraz hırçın maalesef. Bir de muhteşem bir oğlu var, adı Mehmetcan. O da tam babasının oğlu diyebiliriz.

* “Küçük Ağa”da 10 senelik evlilikten sonra ayrılmaya karar veren bir çiftin hikayesi anlatılıyor. Uzun süreli evliliklerin sarsıntı geçirmesinin nedenleri sizce ne olabilir?

- Kimse boşanmak için evlenmez. Sinem ile Ali de birbirini çok severek, aşkla evlenmişler. Sanırım yol arkadaşlığı yaparken biraz fazla yıpranmışlar. Ama birbirlerini sevmekten hiç vazgeçmiyorlar. Sarsıntı, ikinci bir kadın ortaya çıkınca yaşanıyor. Detayını vermek istemem zira hikayeyi gereğinden fazla anlatmış olurum. Fakat zaten öyle değil midir; yani sevgiyi ve aşkı alt edebilen tek şey sadakatsizliktir kanımca.

EMİR BERKE SETİN NEŞE KAYNAĞI

* Dizide oğlunuzu oynayan Emir Berke Zincidi ile aranız nasıl, setteyken neler yapıyorsunuz?

- Emir Berke ile sette de, set dışında da çok keyifli vakit geçiriyoruz, hiç sıkılmıyoruz. Enerjisi inanılmaz yüksek nazar değmesin, hepimize birden yetişiyor. Setin neşe kaynağı. Emir Berke sete geldiğinde kalbim yumuşacık oluveriyor. Onun hayal gücü, anlama yetisi ve kıvrak zekası beni hep heyecanlandırıyor.

* Emir Berke ile birlikte çalışmak nasıl peki, zorlandığınız oluyor mu?

- Çok kıymetli bir çocuk Emir Berke. Ailesi de aynı şekilde, çok kıymetli insanlar. Çok vicdanlı, merhametli, iyi yürekli bir evlat yetiştirmişler. Sette gelip bana sarıldığında, beni öptüğünde, her şeyi unutuyorum. Allah annesine babasına bağışlasın. Bunun yanında iş konusunda tam bir “küçük adam” gerçekten. Çalışkan, mantıklı, hevesli. Ama bu yoğun çalışma şartlarında her ne kadar boyundan büyük işler çıkarsa da, onun bir çocuk olduğunu unutmamak lazım. O benim fındığım.

DİZİDEN SİNEMA VE TİYATROYA VAKİT YOK

* Sizi hep ekranda görüyoruz. Sinema ya da tiyatro projeleri yok mu?

- Arka arkaya dizi çekerken maalesef tiyatroya vakit kalmıyor. Ana karakterler olduğumuz için, hele ki proje başlangıcında hemen hemen her gün gece gündüz sette oluyoruz. Uykuya ve kendi sosyal hayatımıza dahi vakit ayıramazken, tiyatro şu sıra zor görünüyor. Hocalarım arayıp bana bir oyun sorduklarında yüreğim heyecanla çarpsa da durumum ortada... Ancak zamanlama anlamında düzene girdiğimiz zaman hem sinema hem de tiyatro yeniden yaşamak, deneyimlemek istediklerim arasında.

SARP'IN YÜREĞİ ÇOK TEMİZ

* Dizide Sarp Levendoğlu ile boşanmanın eşiğindeki bir çifti canlandırıyorsunuz. Set dışındaki iletişiminiz nasıl?

- Sarp Levendoğlu’yla bu proje vesilesiyle tanıştık. Çekimler başlamadan çok kısa bir süre önce aramıza katıldı. Ama iyi ki de gelmiş. Karakterler için çekimler öncesi pek fazla mesai harcayamamamıza rağmen istenileni yakaladığımızı düşünüyorum. Bunda Sarp’ın yetisi ve tecrübesi büyük rol oynuyor. O da tanıdığım kadarıyla yüreği çok temiz, çok merhametli bir insan. Umarım bu iş tüm ekibimize uğurlu gelir.