Eminönü’nü İstanbullulara kazandıracağız

Güncelleme Tarihi:

Eminönü’nü İstanbullulara kazandıracağız
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2004 00:00

ÖNCEKİ gece 1. Sultanahmet Kültür ve Turizm Festivali’nin açılışı vardı.Yağmur nedeniyle iptal olabilir düşüncesiyle kalkıp gitmedim.Eminönü Belediyesi’ne festivalin düzenlenmesinde büyük destek veren Eminönü Platformu sözcüsü Ömer Faruk Boyacı’ya göre, Ayasofya, Topkapı, Sultanahmet Camiyi kucaklayan büyüyü mekanda muhteşem bir gösteriyi kaçırmışım.Festival 15 gün devam edeceğine göre, Sultanahmet Meydanı’ndaki konserlerden birini mutlaka yakalarım iyimserliğini taşıyorum.Ömer Faruk Boyacı açılışa turistlerin de büyük ilgi gösterdiğini söylüyor.‘Birkaç yıl öncesine kadar Sultanahmet Meydanı’nda Hoşgörü İmparatorluğu gibi, genel yönetmenliğini Arda Aydoğan’ın yaptığı tarihi bir müzikal gösteriyi izlemek aklımızdan ucundan bile geçmezdi’ diyor.Tarihi yarımadada yani Eminönü’nde birşeyler değişiyor, hem de hızla...Eminönü derken nedense aklıma sadece Yeni Cami ve Mısır Çarşısı geliyor. Oysa Eminönü, eski tarihi dokunun korunduğu Süleymaniye’den Kumkapı’ya, Ahırkapı’ya kadar 4,5 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor.100 bine yakın irili ufaklı işyerlerini kapsayan, 550 oteli barındıran bir alan bu.Aynı zamanda İstanbul’un en tarihi yeri.Yerel seçimlerden önce, 25 STK’nın birleşmesiyle oluşturulan Eminönü Platformu hatırlarsanız Eminönu Belediye Başkanlığı seçimlerinde ağırlığını koymuştu.‘Belediye Başkanını Eminönü için tasarladığı projelere göre seçeceğiz’ diyen platformun yeni hedefi ‘Eminönü’yü İstanbullulara kazandırmak’.Ömer Faruk Boyacı ‘Niye insanlar Süleymaniye’deki eski bir Osmanlı evini alıp oturmasın... Niye tarihi yarımada 24 saat yaşanan bir mekan haline dönüşmesin’ diye soruyor.Yerinde bir soru.Zira önünde kafeleriyle, canlılığıyla, şimdilerde aydın kesimin rağbet ettiği eski evleriyle bir cazibe merkezine dönüşmüş olan Beyoğlu örneği var.Bir de Unesco’nun desteğiyle hızla değişen Fener-Balat örneği.Eminönü Platformu işte bu örneklerden yola çıkarak Eminönü için çaba sarfediyor.İlk adımlardan biri Yeni Cami ve çevresinin işportacılardan temizlenmesi olmuş elbet.‘Tarihi Yarımada’nın kaderini 5 bin işportacıya bırakamazdık. Eminönü’nün yaşanır bir alana dönüşmesi belki ilerde yüzbin kişiye istihdam sağlayacak’ diyor Boyacı.Meğer Eminönü’nde oturanların yüzde 40’ı her dört yılda bir değişiyormuş.İstanbul’a göç edenlerin ilk barındıkları yer Eminönü’ndeki terkedilmiş, metruk evlermiş.Eminönü Belediye başkanı Nevzat Er ile yakın bir işbirliği içersinde olan Eminönü Platformu’nun ilk hedeflerinden biri burada geçici ikamete son vermek.‘Önceliğimiz insanları buraya çekmek... Bölge 80-100 bin kişinin ikamet etmesine müsait’.Bu amaçla, Boğaziçi ve Mimar Sinan üniversiteleriyle ortak projeler üretiliyor, AB fonlarına başvuruluyor. Paris Belediyesini ziyaret programı var.Boyacı ‘Eminönü Platformu kıvılcımı yaktı...Tarihi yarımadada değişim artık kaçınılmaz’ diyor. Dediği gibi, Süleymaniye’nin birkaç yıl sonra Galata gibi olması işten bile değil.Fransa şimdi Türkiye’nin laikliğini tartışıyorBAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti neredeyse bir ayını dolduracak Fransa hálá Türkiye’yi tartışıyor.Le Point Dergisi son iki sayısında ‘Avrupa/Türkiye’ başlığı altında ülkenin önde gelen politikacılarının Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili görüşlerine yer veriyor. Geçen hafta, Başbakan Erdoğan ile görüşen muhalefetteki UDF’nin lideri François Bayrou derginin ilk konuğuydu. Bayrou, daha önce de belirtmiş olduğum gibi Türkiye’nin üyeliğine kesinlikle ‘hayır’ diyenlerden. Dergideki söyleşisinde, Türkiye’nin ne coğrafyasıyla, ne tarihiyle, ne de sosyolojisiyle Avrupa’ya ait olduğunu iddia ediyor. Erdoğan ile sohbetine dayanarak sözü laiklik meselesine de getiriyor Bayrou. ‘Başbakan Erdoğan sohbetimizde insanlar, kişiler laik değildir sadece devlet laiktir saptamasında bulundu. Oysa biz Avrupalılar için laiklik her birimizin içindedir. Laikliğin içselleştirilmesi yaşam tarzımızın, toplumun anahtarıdır. Bizde bir rahip bile laik bir vatandaştır’ diyor.Le Point Dergisi’nin son konuğu olan Pierre Moscovici, Fransa’nın eski Avrupa İşleri Bakanı ve Avrupa Parlamentosu sosyalist milletvekili.Moscovici Türkiye’ye koşullu ‘evet’ diyenlerden.Tahmin edebileceğiniz gibi, Ermeni soykırım meselesi bu koşullardan biri.Sosyalist milletvekili özetle ‘Türkiye’yi kabul etmek ılımlı bir İslamı entegre etmektir. Türkiye’yi reddetmek sınırlarımızda bir İranvari rejim riskini getirir’ diyor.Moskovici, AKP’yi ‘neden Müslüman Demokrat partiler olmasın’ diye savunuyor ancak sözü laikliğe de getiriyor. ‘Dinin kamusal alanı istila etmesi kabul edilemez. Anayasanın ve politik mekanizmaların laikliğin sürekliliğini sağlamaları gerekir’ diyor.Fransa özellikle Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinden sonra Türkiye’nin laikliğini daha çok tartışıyor gibi geliyor bana.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!