Güncelleme Tarihi:
Emel Müftüoğlu’nun kızısınız ve bunca yıldır bu camianın içindesiniz. Neden müziğe daha önce başlamadınız?
- Bunca yıldır tek hayalim şarkı söylemekti. Fakat sesim çok kalındı. Büyüyünce şarkıcı olacağımı söylediğim öğretmenlerim “Bu sesinle mi şarkıcı olacaksın” deyip gülerlerdi. Annemle babam da şarkıcı olmamı hiç istemedi. O yüzden bu zamana kadar bekledim. Bana kalsa ortaokul ya da lisede başlardım.
Annesi şöhretli olanlar genelde onun izinden gitmek istemez...
- Zaten bu işi annemden dolayı yapmak istediğimi sanmıyorum. Onun sanatçı olması ne fikirlerimi ne de hayatımı etkiledi.
Ünlü bir annenin çocuğu olmak nasıl bir şey? Sokağa çıkıyorsunuz, herkes annenizi tanıyor...
- Durup dururken sadece birinin çocuğusunuz diye sizinle ilgilenmeleri bana ters geliyor. Mesela ünlü birinin kızı olduğum için benimle fotoğraf çektirmek isteyenler bile vardı.
Ve sonra siz de bu yola baş koydunuz. Anneniz ne dedi peki?
- Babamla ikisi beni şarkıcılıktan vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Sonra liseyi bitirince müzik okuyacağımı söyledim. ÖSS’de çok iyi bir puan yaptım. Benden beklenmeyen bir şeydi.
SORSANIZ BENİ ÖZGÜR BIRAKTIKLARINI SÖYLERLER
Niye? Çok mu tembeldiniz?
- Hayır ama okulu sevmiyordum. Müzik yapmak için okulun bana engel olduğunu düşünüyordum. ılgi alanıma girmiyordu orada öğrendiklerim. Derdim müzikti. Konservatuvara girerken de babam “Bu kadar puan yaptın. Okuyacaksın da müzik öğretmeni mi olacaksın? şarkı söylemek istersen nasıl olsa yine söylersin” dedi. Sinemanın bana çok yakın olduğunu ve sinema okumam gerektiğini söyledi. Yönetmen olmamı istiyordu. Sonra ben de sinema-televizyon okudum.
Sevdiniz mi sinema-televizyon bölümünü?
- Çok zor geldi bana. ıstediğim bir şey vardı, ama kimse yapmamı istemiyordu. Engeller vardı. şimdi sorsanız “Biz Çağrı’yı hep özgür bıraktık. Kendi kararlarını hep kendi verdi” derler. Oysa hayattaki en büyük pişmanlığım müzik okuyamamamdır. Yine de yolumdan dönmedim. ılk kazandığım parayla kendi kendimi okutacağım. Müzik, dans ve oyunculuk eğitimi almak istiyorum.
Albüm süreci nasıl gelişti?
- Sinan Akçıl benim çok yakın arkadaşım. Küçük yaşta şiir yazmaya başladım. Kimseye okutmuyordum ama biliyorlardı şiir yazdığımı. Sonra beste yapmaya başladım ama benimle dalga geçerler diye kimseye söyleyemedimm. Bir gün Sinan bana yeni yazdığı şarkıları çaldı. Ben de ona şarkı yazdığımı söyledim. Okumamı istedi. Dalga geçse, bir daha şarkı söyleyemezdim. Ama o çok beğendi. O gazla bilgisayarın başına oturduk, demo yapmaya başladık. Her şey kendiliğinden gelişti.
GEREKSEYDİ KADERİMİ BAŞTAN YAZARDIM
Demek ki kaderinizde varmış...
- Olmasa bile ben yazardım. O kadar çok kafama takmıştım.
Sonra...
- Evde demo yaptık. Annemle babama dinlettim. ıkisi de beğendi, ama yine de istemediler. Sinan ve ızel ile tanışıyor olmam büyük bir şans. Onların desteği inanılmazdı.
Evdekilerin bahanesi neydi?
- Benim çok iyi niyetli ve kırılgan olduğumu düşünüyorlar. Hakkımda çıkacak haberlerden yıpranıp etkileneceğimi söylüyorlar. Altından kalkamayacağımı düşünüyorlar. Aslında amaçları beni korumak. Neyse, sonra biz demoları yaptık. Annemi bir şekilde kandırdık. Okulum da bitti. Bahaneleri kalmadı. Annem sonradan destek oldu ama babam hâlâ kabullenmiyor.
Siz maça 1-0 önde başladınız. Tecrübeli bir anneniz var. Sıradan biri olsaydınız ne değişirdi?
- Bu yaşıma kadar “Emel Müftüoğlu’nun kızı” lafı beni deli ediyordu. Hatta beni tanıştırırken annemin adını söyledikleri için arkadaşlarıma küstüğüm bile olmuştu. Ama bu işe girdiğimde bana çok artısı oldu. Evet, bu benim için büyük bir avantajmış, ama sadece bu işi yaparken. Yoksa çok fazla bir avantajı yok.
Siz istediğiniz kadar mücadele edin yine de size “Sen Emel Müftüoğlu’nun kızı” diyecekler...
- Evet. Bundan rahatsızım zaten. Vasıfsız biriymişim gibi sürekli başkasının adıyla anılmak çok kötü. Kim olsa bu durumdan rahatsızlık duyor. Ben başlı başına bir bireyim.
“Ünlü olunca hakkımda olumsuz şeyler yazarlar” gibi bir endişeniz var mı?
- Benim için ne söylerlerse söylesinler, hiç umurumda değil. Ben sadece aileme laf gelmesine üzülürüm.
AŞKSIZ DAHA HUZURLUYUM
Sevgiliniz olduğunda başkaları gibi “Biz sadece arkadaşız” diyecek misiniz?
- Çok yanlış biriyle berabersem öyle derim belki.
Seçiminizin yanlış olduğunun farkına varır mısınız ki?
- Varırım.
Aşık Çağrı nasıldır?
- Çok kıskancım. Onu sıkmam ama içim içimi yer. Yalnızken daha iyi. Çünkü “Aman nerede” diye düşünmeye başlayınca huzurum kaçıyor. Böyle huzurluyum ben...