Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2004 00:00
Serap Ezgü’ye şöyle bir soru sordum: ‘Programınıza katılan konuklarla konuk olmanın ötesinde ilişki kurduğunuz oluyor mu? ‘Yalnızca bir kişi var. Adı Ebru.’ dedi ve Ebrunun hikayesini anlattı.Ebru yetiştirme yurdundan büyüyen bir genç kız. 2 ay önce Sizin Sesiniz programına annesini bulmak için konuk olmuş. Elinde annesine ait bir fotoğraf varmış. Annesinin ismini soyadını babasının ise sadece ismini biliyormuş. 20 dakika sonra telefona Ankara’dan bir iş adamı bağlanmış ve izleyenlerin tüylerini diken diken eden şeyler söylemiş: ‘Ebru’nun gözleri bana çok benziyor. Annesini de tanıyorum. O benim kızım.’ Ebru Baca (18) şu anda Ankara’da babası Nevzat Eski (48), babasının üçüncü karısı Mürşide Eski (35) ve kız kardeşi Büşra Eski (12) ile birlikte yaşıyor. Çok yakında nüfus kağıdı değişecek, onun da soyadı Eski olacak. Babasını bulduğu günü ise doğum tarihi olarak yazmayı düşünüyor. Ebru Baca 1984 yılında doğar. Çocukluğuna dair hatırladığı ilk anıyı altı yaşında yaşar. Elektriğin kesildiği bir akşam mumla oynadığı için yüzü yanmıştır. Annesi ve babasının kim olduğuna dair hiçbir fikri yoktur. ‘Evlatlık verildiğim ailenin yanında yaşıyordum. Aile dediğime bakmayın. Yaşlı bir kadın ve onun kızı. Yaşlı kadına babaanne kızına da hala diyordum. Evlatlık olduğumdan haberim yoktu.’ Hayatının ikinci büyük yangınını yedi yaşında yaşar. Babannesi ölür, halası onu yetiştirme yurduna gönderir... Ama Allahtan yurt kötü bir yer değildir. Gaziosmanpaşa Lions Çocuk Köyü’ne verilmiştir. Meslek Lisesi’nin çocuk gelişimi bölümünü bitirir. O yılarda anne-babasını hiç merak etmez. Arada düşünür ama arayıp bulmak gibi bir fikir aklının ucundan bile geçmez. ‘Çocuk köyünde 100 kişiydik. Evlerde kalıyorduk. Her evde 8 çocuk bir anne vardı. Anneler yemeği yapıyor, Çocuklar okula gidiyordu. Saz dersi, gitar dersi alıyor, spor yapıyorduk. Benim yüzmede ve koşuda madalyalarım var. Sigara içtiğim için ikinci oldum. Sigaraya 16 yaşında başladım. İçmeseydim kesin birinci olurdum.’ Çocuk köyündeki günler mutlu ve hızlı geçer. 18 yaşını doldurunca köyden ayrılır. Hala dediği kadın Ebru’ya sadece bir ay bakabilir. Bir ay sonra karşısına alıp gerçekleri anlatır: ‘Ben senin halan değilim. Annemde babaannen değildi. Annen seni bize bırakıp kaçtı. Adı Fatma Günaydın. Babanın adı Nevzat.’ HİÇ UMUDU YOKTUREbru yıkılır. Halası eline bir de fotoğraf tutuşturmuştur. Siyah beyaz yırtık bir fotoğraftan yıllardır görmediği annesi ona bakmaktadır. Serap Ezgü’nün TGRT’de yayınlanan programına katılıp annesini bulmasını söylerler. Önceleri bu fikir kafasına yatmaz. Utanır. Sonradan başka çaresi olmadığını fark eder, programa yüzüne maske takarak konuk olmak istediğini söyler. Televizyon binasına gidince maskeden vazgeçer. Serap Ezgü onu rahatlatmıştır. ‘Bu programlara çıkan insanlara hiç inanmazdım. Para karşılığında yalan yanlış konuşuyorlar zannederdim. Ama onlardan biri oldum.’ İlk gün sıra gelmediği için konuşamaz. Ertesi gün sıra gelir. Ebru’nun annesi Fatma Günaydın’ı aradığını anons ederler. Fatma Hanım’ın fotoğrafını yayınlarlar. Babasının adının da Nevzat olduğunu söylerler. 15-20 dakika sonra Ankaralı bir iş adamı yayına bağlanır. İsmi Nevzat soyadı Eski’dir. NEVZAT BEY’İN HAYATINevzat Bey’in hayat hikayesi tam anlamıyla bir
film. 1958 yılında Kastomonu’da doÄŸar. Babası Orman Muhafaza Memurudur. Büyüdüğünde baba mesleÄŸini yapmak ister. Bu iÅŸin okuluna gider. Mezun olduÄŸu yıl ÅŸehri terk etmek zorunda kalır. Çünkü amcasının kızını öldürmeye teÅŸebbüs eder. 24 yıla mahkum olur. Hapis yatmak istemediÄŸi için karısı ve iki çocuÄŸunu alıp Ä°stanbul’a kaçar. Parasız pulsuz, kaçak hayatı yaÅŸadıkları için karısıyla arası açılır. Teselliyi baÅŸka kadınlarda arar. Küçük bir kaçamak esnasında Gül isminde bir hayat kadını ile tanışır. Gül’ün yaptığı iÅŸ hiç hoÅŸuna gitmemesine raÄŸmen onsuz olamaz. ‘Gül ile o kadar çok görüştüm ki Gül hamile kaldı. Karım Gül’ü öğrendi ve beni terk etti.’ Gül bir erkek çocuk dünyaya getirir. Adını Umut koyarlar. Umut bir yaşındayken Gül ve Nevzat’ın araları açılır. Çünkü Nevzat kadının malum mesleÄŸini bırakmadığını öğrenir. Bitmek bilmeyen kavgalar ederler. Gül en sonunda baklayı aÄŸzından çıkarır: ‘Sen kim oluyorsun be! Zaten Umut senin oÄŸlun deÄŸil, salak.’ ‘Gerçekten kendimi salak gibi hissettim. Gül ile ayrıldım. Tekrar evlendim. Ev gereçleri pazarlıyordum. Ayrıldıktan bir yıl sonra Gül bir gün iÅŸ yerine geldi, bir kızımız olduÄŸunu söyledi. Ä°nanmadım tabii.’ Nevzat bey ikinci karısıyla birlikte Ankara’ya yerleÅŸir. Özel televizyonların kurulmasıyla birlikte video kaset iÅŸleri kötüye gider, karısıyla da arası açılır: ‘Hayatta üç ÅŸeye tahammül edemem. Ä°natçılık, yalancılık, nankörlük. Ä°kinci karım çok inatçıydı. BoÅŸandım. Ondan da bir oÄŸlum var.’ Bir daha evlenmemeye tövbe eder ama.. Bir arkadaÅŸ toplantısında kendisinden 12 yaÅŸ küçük HemÅŸire Münire Hanım’la tanışır: ‘Münire beni biraz maganda buluyordu. Ama aÄŸzından girdim burnundan çıktım evliliÄŸe ikna ettim. Kızımız Büşra 1992’de doÄŸdu’ Münire Hanımla evlenmeden önce Nevzat Bey’in annesi hastalanmıştır. Evde baktıracak özel hemÅŸire bulamayınca yeni bir iÅŸ sahibi olur. Hálá Dilan SaÄŸlık Kabini’nin patronu. ATLA UÇAÄžA HEMEN GELHayatları kendi rutini içinde akarken, TGRT’den bir telefon gelir: ‘Beni Gül yüzünden terk eden ilk karım TGRT’yi arayıp telefon numaramı vermiÅŸ. Ä°ÅŸ yerinde otururken telefon çaldı. Telefondaki kadın, Fatma Günaydın diye birini tanıyor musunuz diye sordu. Personelde böyle biri yoktu. Personel deÄŸil, beraber olduÄŸunuz biri dedi. Korktum. Televizyonda fotoÄŸrafının yayınlandığını söylediler. TGRT’yi açtım. FotoÄŸrafı gördüm. Evet tanıyordum. Ama o adı Fatma deÄŸil, Gül’dü. Kamera Ebru’yu gösterdi. AÄŸlıyordu. Aman Allah’ım bana ne kadar da benziyordu. Yayına baÄŸlandım, sanırım benim kızım, dedim. Telefonu kapattım. O dönem tanıdığım birkaç kiÅŸiyi aradım. ‘Evet senin kızın’ dediler. Artık emindim. Ä°kinci kez yayına baÄŸlandım. Ebru’ya, Uçak biletini gönderiyorum hemen Ankara’ya gel, dedim.’ ANNESÄ°NÄ° DE BULDU AMA...Annesini ararken babasını bulan Ebru çok ÅŸaşırır. Ertesi gün Serap Ezgü ile birlikte Ankara’ya giderler. Nevzat Bey ve Münire Hanım geceyi uykusuz geçirir. Evde acayip bir telaÅŸ vardır. Nevzat Bey çiçekçiden sepet sepet gül alır. Büşra ablasının çıkacağı merdivenlere gül yaprakları döker. Ä°lk karşılaÅŸma anı çok heyacanlıdırlar.Serap Ezgü ve Ebru aynı gün birlikte Ä°stanbul’a döner. Çünkü Ezgü’nün Ebru’ya sürprizi vardır. Annesi bulunmuÅŸtur. Ebru bu duruma hiç sevinmez. ‘İkisini de bulmayı hiç düşünmemiÅŸtim ama iyi ki önce babamı buldum. Annem babam gibi deÄŸil, cahil biri, bana yakışmıyor. Bugüne kadar yoktu bugünden sonra olması bir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirmez. Ama babam için aynı ÅŸeyleri söyleyemiyorum.’ Annesi ile karşılaÅŸtığı yayının ardından Ebru temelli Ankara’ya döner. Bu kez yanında ne kameralar ne de Serap Ezgü vardır. Ev halkı onu aynı çoÅŸkuyla karşılar, baba evindeki odasına temelli yerleÅŸir.EBRU: Mutluluktan aÄŸlamadım ama yabancılık çekmedim. Babam telefonda ufak tefek bir adam olduÄŸunu söylemiÅŸti. Benim erkek versiyonumu hayal ediyordum ama çok tipsiz çıktı. Åžaka ÅŸaka bence dünyanın en yakışıklı erkeÄŸi o. Hele kokusu. Baba kokusu ne güzel bir ÅŸeymiÅŸ. En pahalı parfüme deÄŸiÅŸmem.’ NEVZAT BEY: Hani hiç sizin başınıza gelmez zannedersiniz ya... iÅŸte öyle. Kamera Ebru’yu gösterdi. AÄŸlıyordu. Aman Allah’ım bana ne kadar da benziyordu. Yayına baÄŸlandım, gözleri bana çok benziyor, annesini de tanıyorum, Sanırım benim kızım, dedim. DNA testi yaptırmayı düşünmüyorum. Ya benim kızım çıkmazsa! Ä°kimiz de yıkılırız. Ben Ebru’ya sarılınca kızım olduÄŸunu hissediyorum. Ä°KÄ° AYDIR BABA EVÄ°NDE YAÅžIYOREbru iki aydır Ankara’da baba evinde yaşıyor. Kıskandığını açık açık itiraf ettiÄŸi kardeÅŸi Büşra, ‘mükemmel bir kadın ama henüz alışamadığım’ dediÄŸi Münire annesiyle birlikte. Münire Hanım, ilk duyduÄŸumda sadece dondum, sonra sakin sakin düşündüm. Benim de bir kızım var. Ebru’nun yaÅŸadıklarının o da yaÅŸayabilirdi. Anlayışlı olmalıydım. Ebru’ya telefon açıp ‘Rahat gel, huzurlu ol, burası senin evin’ dedim.Ä°ki katlı evin bir odası onun için hazırlanmış. Haftaya bilgisayarı geliyor. Åžubat ayında dershaneye baÅŸlayacak. Ãœniversitede çocuk eÄŸitimi okumak istiyor. Aile hayatına adapte olmakta zorlandığını söylüyor. ‘Aile ortamında yetiÅŸmediÄŸim için bazı kuralları bilmiyorum. Benim doÄŸru bildiÄŸim onlara göre yanlış oluyor. Bir de çok inatçıyım. Hatamı bilsem de özür dilemek zor geliyor. Gidip sarılmak için içim içimi yiyor ama yapamıyorum. Odama bir yazı astım: ‘ÇektiÄŸin kapıyı asla çarpma belki bir gün dönmen gerekebilir. Â
button