Hakan GENCE <br>Fotoğraf:Fatih YALÇIN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2006 00:00
Metin Kaplan, 21 yaşında. İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı dördüncü sınıf öğrencisi. Electrolux’ün tüm dünyadaki üniversitelerde tasarım öğrencilerine yönelik düzenlediği uluslararası Design Lab Tasarım Yarışması’na "Nevale" ismini verdiği elektronik sefertasıyla katıldı. Barcelona’da, 37 ülkeden 343 aday arasından, yarışmanın ilk Türk birincisi oldu. Genç tasarımcıyla ürünün tasarım aşamasını, yarışmayı ve genç gözüyle Türk tasarımını konuştuk.
Kayseri doğumlu Metin Kaplan’ın resim tutkusu çocukluk yıllarından geliyor. Lise döneminde ders dinlerken desen çizen Kaplan, öğretmenlerin bile bir süre sonra bu durumu kabullendiğini söylüyor.
Kaplan, üniversitede makine mühendisliği okuduktan sonra tasarım eğitimi almayı hedefliyordu. Fakat ÖSS sınavının istediği gibi geçmemesi onu İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümüne yönlendirdi. Ama şimdi okulundan, kazandığı bölümden ve İstanbul’da yaşamaktan çok memnun.
Metin Kaplan, boş zamanlarını yarışmalarla değerlendirmeyi seviyor. Üniversiteyi kazanmadan önce de içindeki resim sevgisiyle birçok resim yarışmasına girdi ve çoğunda irili ufaklı dereceler aldı. Katıldığı yarışmalardan biri geçen yıl düzenlenen Arçelik Tasarım Yarışması. Yarışma için tasarladığı seyyar mini soğutucu mansiyon ödülü kazandı ama aldığı sonuç onu yeteri kadar tatmin etmedi. Elektrolux’ün dört yıldır üniversitelerde tasarım bölümü öğrencilerine yönelik düzenlediği "Uluslararası Design Lab Tasarım Yarışması"nı duyduğunda çok heyecanlandı. 37 ülkeden 343 yarışmacının katıldığı yarışmanın bu yılki konusu "2016’da sağlıklı beslenme alışkanlıkları" idi. Konuyu öğrendiğinde hemen çalışmaya başladı. İlk hafta "beslenmeyle ilgili ne yapılabilir" sorusunun cevabını aramakla geçti, çevresindekilere danıştı. Gelen cevaplardan, en büyük sonunun
yemek taşımak olduğunu gördü: "Başlangıçta sefertası konusunu düşünmemiştim. Ama uluslararası bir yarışmada bizim kültürümüzde yer edinmiş bir ürünü yeniden tasarlamanın güzel olacağını düşündüm."
BİLGİSAYARDA HEYKELTIRAŞ GİBİ ÇALIŞTI
Tasarım aşamasında sefertasının görsel açıdan sade, insancıl, sempatik olmasına özen gösterdi. Kullanım kolaylığı üzerine düşündü. Kaplan "Bilgisayar başında bir heykeltıraş gibi çalıştım. Ele tam oturabilecek, uzaktan bakıldığında ve elde taşıdığında formu şık görünecek bir ürün tasarlamak istedim" diyor. Tasarımdan sonra sıra sefertasının teknolojisini hazırlamaya geldi. Mühendis dostlarına danıştı. "Kullandığım özelliklerin çok uçuk olmasını istemedim. Gerçekten var olabilecek ve işe yaracak bir şey tasarlamaya çalıştım. Mühendis arkadaşlarım, 2016 yılı için tasarladığım ürünün günümüz teknolojisiyle bile hayata geçebileceğini söyledi."
Kaplan’ın "Nevale" ismini verdiği sefertasında yemekleri ısıtma, soğutma ve içindeki havayı boşaltma gibi özellikler var.
Kaplan, sefertasıyla önce yarışmanın ulusal elemesine katıldı. "Nevale", Türk jürinin seçtiği diğer iki tasarımla birlikte İspanya’nın yolunu tuttu. Kaplan, tasarımına güvendiği halde sonucun sürpriz olduğunu söylüyor: "Tasarımımın gerçekleştirilebilir olması avantajdı. Yine de 343 kişi arasından birinci olmak zordu. Yerel bir fikirle başladığım tasarım yolculuğunun böyle uluslararası bir sonuç alması beni hem sevindirdi hem de şaşırttı."
SEMAZEN FİGÜRÜYLE TUZLUK YAPMAYIN ARTIK!
Kaplan, geçmişteki tasarım çalışmalarında da geleneksel öğelerden yola çıkmış. Örneğin, tasavvufla ilgili bir koltuk çalışması var. Tasarımda tekrardan kaçındığı için Mevlana figürüne yer vermemiş. "Dönen semazen figürüyle tuzluk, koltuk yapan tasarımcıları onaylamıyorum. Ürünler heykelden farklı olmalı. Türk tasarımı kavramı oluşmalı" diyor.
Kaplan’ın tasarım anlayışının temelinde işlevsellik yatıyor. Çevresindekilere soruyor, günlük hayattaki gereksinimleri araştırıyor, çözüm geliştiriyor. "İki tip tasarımcı var: Tamamen görselliğe yoğunlaşmış modayı yöneten ve sorun çözen. Sorun çözen tasarımcı insanlığa hizmet eder. Örneğin, yurtlarda kalan ve yerleşik düzenleri olmayanların soğutucu sorununu fark ettim. 10 ve 20 litrelik iki mini buzdolabı yaptım. İsveç, Finlandiya gibi kuzey ülkelerinin tasarımcıları saf kapitalizm yerine biraz daha insancıl yaklaşımı benimsiyor.İnsan odaklı çalışıyor. Türkiye’de ise önce teknoloji bulunuyor, sonra bunu insana uyarlamak için çalışılıyor."
TÜRK TASARIMINI DÜNYAYA KAZIYACAĞIM
Her ülkenin kendine göre bir tasarım anlayışı var. Ben de Türk tasarımını dünyaya kazımak istiyorum. Hedefim acil müdahale araçları ve sürdürülebilen enerjiler gibi çevreci ve insan hayatını kolaylaştıracak tasarımlar yapmak. Lisansımı da bu konu üzerinde çalışmaların çok olduğu Kuzey ülkelerinde yapmak istiyorum.
TASARIM ZENGİNLER İÇİN DEĞİL KİTLELER İÇİN YAPILMALI
Genç tasarımcılar arasında özellikle de mobilyalarda İtalyan tasarımların taklit edilmesi sorun. Endüstriyel tasarımcıların zenginlere tasarım yapmak yerine kitlelere tasarım yapmaya konsantre olması gerekiyor. Hizmet; bireylere değil, kitlelere hitap etmektir.