Eldivenlerin parmakları martı pençesi, ayakkabıların topukları martı gagası

Güncelleme Tarihi:

Eldivenlerin parmakları martı pençesi, ayakkabıların topukları martı gagası
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2008 00:00

8 Ocak Salı gününü bir kenara not edin. Çünkü o gün Maslak Doğuş OtoMotion’da İstanbul moda tarihinin en iddialı defilelerinden biri gerçekleşecek. Markanın adı "Etcetura ezra+tuba". Markayı Ezra ve Tuba Çetin adlı iki kız kardeş yaratıyor, Canan Bolak pazarlıyor. Koleksiyonlarının ismi "Altın Şehir İstanbul".

Tasarımcılar geleceğin İstanbul’unu altın kaplı, zengin ve mutlu bir şehir olarak hayal ediyorlar. Ve bu altın şehri yüzyıllardır olduğu gibi martıların koruduğunu düşünüyorlar. Martıların Şehri Sonsuz İstanbul projesi için ressam Murat Aksoy, fotoğrafçı Ahmet Ferah ve Nurus mobilya birlikte çalıştı. Geceye Garanti Bankası sponsor oldu. 8 Ocak’ta davetliler altın şehre ait oturma gruplarında oturacak, 10 dansçı, 20 manken podyuma çıkacak, gece bir filmle başlayıp, Dinamo FM’in partisiyle sona erecek.

Gece, Onur Umur’un yönettiği beş dakikalık bir kısa filmle başlayacak. Tamamı animasyon olan filmin tek gerçek oyuncusu manken Özge Ulusoy. Her şey Özge’nin gördüğü bir rüya ile daha doğrusu kabus ile başlıyor: "İstanbul sular altındadır. Köprüler, camiler, şehre ait tüm güzellikler Boğaz’ın serin sularına gömülmüştür. Kız dehşetle ve titreyerek uyanır. Gözlerini açtığında İstanbul’un yeniden inşa edildiğini ve altınla kaplandığını görür. Film biter."

Film gösteriminin hemen ardından defile başlayacak. Koreografisini Zeynep Arkök’ün yapacağı defilede podyuma 10 dansçı, 20 manken çıkacak. Hande Subaşı, Ece Sükan, Ahu Yağtuğ, Cansu Dere, Sedef Avcı’nın aralarında bulunduğu mankenlerin her biri bu defile için martıların ruhuyla podyumda olacak.

İSTANBUL’U ALTIN FANUSA KOYDULAR

Ezra Çetin, tüm bunların nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: "Biliyorsunuz 2010 yılında Avrupa kültür başkenti ilan
/images/100/0x0/55eb54aaf018fbb8f8ba5d36
edildi. Biz de şehrimizi moda yönüyle desteklemek istedik. Dünyanın geleceğine ait felaket senaryolarını İstanbul’a yakıştıramıyoruz. İstanbul gelecekte gri, metalik ve kirli olmayacak. Biz bu şehre aşığız ve bu yüzden İstanbul’u altından bir fanusa koyduk."

"Martıların Şehri Sonsuz İstanbul" adını verdikleri projelerinde Ezra ve Tuba Çetin, sonsuz şehrin hikayesini yüzyıllardır her şeye tanık olan martılarla anlatıyor. Martılar şehrin ve koleksiyonun hem sembolü hem de koruyucusu. Bu yüzdendir ki tüm giysiler, masklar, takılar, ayakkabılar ve mobilyalarda martılara ait detaylar sık sık kullanılmış. Eldivenlerin parmakları martı pençesi gibi, ayakkabıların topukları martı gagasına benziyor, başa takılan masklarda da martı ayakları kullanılmış. Tuba Çetin ayakkabılarla aylarca uğraştıklarını söylüyor: "No:39 adlı ayakkabı butiği, bizim için üretti. Topuklarını da Yılmaz Zenger’in fabrikasında yaptırdık. Koleksiyonla birebir uyumlu olması için çok çalıştık."

Defilede Etcetura markasının 2008 kış koleksiyonuna ait parçalar da sergilenecek. Ezra ve Tuba, altın şehir koleksiyonunu birbirlerinden bağımsız tasarladılar ama biri fazla uçunca diğeri onu yere indirdi; birbirlerini dengelediler. Sıradışı bir koleksiyon oluşturdular. Sonuçta ortaya özgün bir zarafetin peşinde olan kadınların seveceği şeyler çıktı.

İKİNCİDE TEDBİRİ BAŞTAN ALDILAR

Modayla ilişkileri 13-14 yaşlarında, atölyede vatka dikerek başladı. Çünkü anneleri de babaları da triko ve örme üretimi yapıyordu. Her sezon yeni koleksiyon hazırlıyorlar, tasarımlarını farklı farklı markaların etiketleriyle piyasaya sürüyorlardı. Ezra, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun. Tuba, Yeditepe
/images/100/0x0/55eb54aaf018fbb8f8ba5d38
Üniversitesi Tekstil Tasarımı’nı bitirdi. Babaları vefat edince bir müddet aile şirketinde çalıştılar. Şirket iyi bir fason üreticisi olduğu için yurtdışındaki birçok marka ile kontakları vardı. Bu ilişkiden yararlanıp dünyaca ünlü markalar için küçük koleksiyonlar hazırladılar. Örneğin Tuba; Gap, Nick Nora, Victoria’s Secret ve Tommy Hilfiger’a birkaç sezon üst üste iç çamaşırı koleksiyonu tasarladı.

İlk markaları Bashqua’yı 2002’de yarattılar. Aslında ismi Başka’ydı. Ş’nin yabancı dillerde telaffuzu zor diye Bashqua diye yazmışlardı. Yumuşak ve esnek derilerden yaptıkları elbiseler, ceketler, gömlekler çok ilgi gördü. Bashqua markasıyla Bread & Butter, Who’s Next in Paris, Uzakdoğu’da da Tokyo Moda fuarlarına katıldılar. Ama sonra işler umdukları gibi gitmedi. Moda tasarımcılarının yüzde doksanının başına gelen onların da başına geldi. Kár edemediler, üstüne zarar ettiler. Çünkü ticaret dersinden sınıfta kaldılar.

İkinci denemelerinde önlemlerini baştan aldılar. Ortakları Canan Bolak, marka yaratma konusunda müthiş bir tecrübe ve zekaya sahip. 1993 yılından beri sanayi, bankacılık ve perakende sektörlerine eğitim ve yönetim danışmanlığı hizmetleri veriyor. Dünya perakende sektörünün önemli bir kalesi olan Marks & Spencer’ı Türkiye’ye getiren kadın olarak tanınıyor. Etcetura ezra+tuba markası daha şimdiden Japonya ve İtalya’da 100 noktada satılıyorsa bu onun sayesinde.

HER BİRİ SANAT ESERİ

Koleksiyonda kullanılan kumaşların desenleri Murat Aksoy tarafından resmedildi. Elbiselerin iç astarlarındaki resimler ise Ezra Çetin’in resim sergisindeki eserlerinden aktarıldı. 60 parçalık koleksiyon deri, triko ve Denizli Basma’nın (DEBA) ürettiği gabardin kumaş ağırlıklı. Defile siyah koleksiyonla başlayacak. Bu, filmdeki kabus kısmını anlatıyor. Sular altında kalan İstanbul’a bir ağıt. Ara geçiş renkleri mavi ve yeşil. Final tabii ki altın. Ezra ve Tuba, koleksiyonları için kumaşları altın kaplamışlar, bazı yerlerde de altın baskılar kullanmışlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!