Röportaj: Ebru Esen TURGUD
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2011 09:55
Ünlü radyocu Zeki Kayahan Coşkun “Matrax” adlı radyo programını televizyon ekranına taşıdı. Artık izleyiciyle her cuma Star TV’de buluşan Coşkun, ekranların yeni şovmeni olmaya aday.
Uzun yıllardır Alem FM’de “Matrax” adlı bir program yapıyorsunuz. Bu programı ekrana taşıma fikri nasıl oluştu? - CNN Türk’ün şu anki genel müdürü Barış Tünay, Skyturk’un başındayken benim radyo programımı dinlemiş ve bana televizyonda programı yaptırmayı kafasına koymuş. Daha sonra beni televizyona yönlendirdi. Skyturk’te program yaptım. Tam bir çıraklık dönemiydi. Kafamdakileri televizyona tam yansıtabilir miyim diye tereddütler yaşıyordum. O tereddütlerim sonunda bitti ve Star TV’de program yapmaya başladım. Program adına çok heyecanlıyım.Nasıl bir program bekliyor izleyicileri? - Bu programda sokaktan alabildiğine yararlanmak istiyorum. Bazen canlı yayın araçlarıyla bazen 3G kameralarımızla canlı yayının sokağa taşınmasını sağlayacağız. Bazen muhabir arkadaşımızla bir düğün salonuna gireceğiz, gelin ve damatla konuşup altınımızı takıp çıkacağız bazen bir inşaatın içine gireceğiz, bazen bir taksinin içinde pat diye bizi görebilecekler. Sokağı çok seviyorum. O yüzden sokak bu programın en etkili şeyi olacak. Radyo programımızın maskotu Ayten Hanım var. O da canlı eleştirmen tadında bizi biraz haşlayacak. Eğlenceli konuklarımız da olacak. SALAKLIĞA TAHAMMÜLÜM YOKEkrandaki diğer şov programlarından epey farklı bir işe soyunmuşsunuz. Rakiplerinizle kendi programınızı kıyaslıyor musunuz?- Ben rakip arayışı içinde değilim. Tamamen kendi işime konsantreyim. O yüzden kim ne yaptı ne etti bilmiyorum. Ben sadece kendimle ilgilendim bunu geliştirmeye çalıştım. Radyo programında insanlara verdiğiniz talimatlarla gerçekten çok komik şeyler yaptırıyorsunuz. TV programınızdaki en uç nokta ne olur acaba?- Her şeyi program içinde değerlendirmeye odaklı bir bünyem olduğu için en uç noktanın ne olacağını ben de kestiremiyorum. Günün 24 saatini ne yapabilirim de insanları eğlendirebilirim diye düşünüyorum. Hiç ummadığım yerlere gidebilir bu iş.Radyo programında bazen dinleyicilerinizi azarlıyorsunuz. TV programında da böyle sert bir tavır takınacak mısınız?- Ben salaklığa ve lüzumsuzluğa tahammül edemiyorum. O yüzden öfkeli olabiliyorum. Ama herkesin kızabileceği şeyler. Mesela yalan söylediğini anladığım zaman sert olabilirim ama nasıl söylediğinin önemli büyük. Kendimi ve tepkilerimi tutmayı seven biri değilim. Yaşayarak göreceğiz. Öfkeyi kontrol etmek gerekiyor. televizyon radyo değil. Yemez.deniz seki’YLE YEMEĞE ÇIKMAYA CESARET EDEMEDİMRadyo programınızda bir ara sürekli deniz seki’ye olan hayranlığınızdan bahsediyordunuz. Bu hayranlığın sebebi ne?- deniz seki acayip kilo aldı son günlerde ya. (Gülüyor) Onunla tanışmamız benim radyoculuğa ilk başladığım yıllara dayanıyor. ılk albümünü çıkartmıştı. Radyoya konuk olarak gelmişti. Radyoya gelmiş içeride dolaşıyordu. Ben de ciddi azarlar bir şekilde “Kimsiniz, kime geldiniz?” diye sordum. “Ben Deniz Seki” dedi. O an bir çarpılma anımız oldu. Ben çok etkilenmiştim. Sonra programım için kendi şarkısın sözlerini programa uyarlayarak söylemişti. Ben radyodan deniz seki diye sürekli bağırmaya başladım. Bir dergide yazı yazıyordum, onun hakkında birkaç yazım oldu. Sonra bir gün dergiye deniz seki’nin menajerinden faks geldi. “Deniz Seki söylediklerinizden ve yazdıklarınızdan etkilenmiş bulunmaktadır. Sizinle bir akşam yemeği
yemek istemektedir” diye yazmıştı. Ama sonra yemeğe gitmeye cesaret edemedim. Neden?- Ne yapacağım, ne giyeceğim ne olur ne biter falan diye düşünmekten gitmek için cesaret bulamadım. Belki de bir aşkı ıskaladınız...- Böylesi daha güzel aslında. Çünkü hayal gücünde yaşamak daha keyifli.