Güncelleme Tarihi:
EKRANLARIN YENİ İKİLİSİ FOTO-GALERİ
“Aşk Kaç Beden Giyer”, seyirciyle buluştu. Siz dizide hangi karakterleri canlandırıyorsunuz?
Elçin Sangu: Ben, Nehir’i canlandırıyorum. 20’li yaşlarda, İstanbul’da kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kız. Çok naif biri. Erkeklerle de başı dertte. Ev ararken bir ilan görüyor. İlanın bir kadın tarafından verildiğini düşünüyor ama neticede Umut’la aynı evi paylaşmak zorunda kalıyor. Vitrin tasarımı yapıyor Nehir. O yüzden evde bir cansız mankenle yaşıyor. Stephan adlı o manken Nehir’in hem sevgilisi, hem dert ortağı... Bir de Gözde Çetiner’in oynadığı nemfomanyak Seda karakteri var. Sürekli cinsellikten bahsediyor, Nehir’i sıkıntıya sokuyor.
Koray Erkök: Ben de Umut’u oynuyorum. Cast direktörü ve kızlarla arası çok iyi. İşten atılınca evini biriyle paylaşmak zorunda kalıyor. Nehir’in en yakın dostu Stephan, onun azılı düşmanı. Cansız da olsa evde bir erkek var sonuçta! Umut, Nehir’e karşı bir şeyler hissetmeye başlıyor ama bunu kendine bile itiraf edemiyor.
Bu mecburiyet bir süre sonra aşka dönüşecek yani...
Elçin Sangu: Aynen öyle. Muhtemelen aşk yaşayacaklar.
Durum komedisi tadında bir dizi bu sanırım...
Koray Erkök: Evet, dört ana cast içinde komedi durumu var. Bir yandan kavga ediyorlar, bir yandan da komikler.
Elçin Sangu: Aramızda geçen diyaloglar komik.
ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ DİZİSİNİN JALE’SİYDİM
Bu diziden önce neler yapıyordunuz?
Elçin Songu: Ben opera bölümünde okudum. Mezun olduktan sonra bir yıl kadar özel bir tiyatroda oynadım. Bir yıldır da kamera önündeyim. İlk olarak “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde Jale karakterini oynadım. Ondan sonra bir-iki dizide konuk oyuncu olarak yer aldım ve şimdi de bu işe başladım.
Koray Erkök: Ben de Bilkent Üniversitesi’nin Tiyatro bölümünden mezun oldum ve o sene “Deniz Yıldızı” dizisinde oynamaya başladım. İki sene 470 bölüm çektik, sonra ayrıldım. Birkaç ay sonra da bu proje geldi. Zaten uzun zamandır komedi yapmak istiyordum. Bekliyordum da. Komedi, dramadan daha zor. Uzun süre dram yaptığım için gördüm ki, komedinin zevki bir başka oluyormuş gerçekten.
Gelecek planlarınız arasında neler var?
Elçin Sangu: Oyunculukta gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Ama “En yakın zamanda yapmak istediğiniz ne?” diye sorarsanız, bir an önce Ferzan Özpetek’le tanışmak istiyorum. Onun bir filminde, mümkünse İtalyanca oynamak istiyorum.
Koray Erkök: Her oyuncunun hayali uzun metraj bir sinema filmidir sanırım. Ben de istiyorum. Tiyatro da her zaman aklımda olan bir şey. Zaman bulup tiyatro yapmak istiyorum.
OPERADAN ANLAYANLARIN GARİP BİR EGOSU VAR
Opera bölümünden mezun olup oyunculuk yapmaya nasıl karar verdiniz?
Elçin Sangu: Opera bölümünde oyunculuk dersi de vardı. Ben oynamayı seçtim, çünkü operada çok fazla iş imkanı yok. Belli bir kadrolaşma var. Onlar gitmedikçe sen o kadroya alınmıyorsun. Ya da operanın müdürü senden hoşlanmıyorsa seni almayabiliyor kadroya mesela. Zaten beş tane opera var. Aslında opera, Türkiye’de yapılamayacak bir iş ama hayal dünyasına kapılıp okudum işte. Sonrasında da vazgeçtim, oyuncu olmaya karar verdim.
Neden Türkiye’de yapılamayacak bir iş?
- Türkiye’de operayı anlayacak belli bir kesim var. O kesimin de garip bir egosal durumu var. Halktan gelip izleyen belki iki kişidir, geri kalanlar zaten bu işin içinde olanlar. Herkes birbirine oynuyor aslında. Ve herkes birbirini eleştiriyor. Ben niye biri beni eleştirsin diye böyle bir şey yapayım ki? Zaten koşulları da çok zor. İnsani şartların dışında çalışacaksam, daha çok zevk aldığım şeyi, oyunculuğu seçeyim diye düşündüm.
Hakan Günday’ın kitabı “Piç”ten uyarlanan filmde de oynamışsınız...
Elçin Sangu: Evet, Gonca karakterini oynuyorum. Çok fazla sahnem yok ama hikâyedeki misyonum büyük. Bu arada film kitaptan uyarlandı ama vizyona “Hiç” adıyla girecek.
AÇIK KANALLARDA OLMAYAN BİR RAHATLIK VAR BİZDE
Gördüğüm kadarıyla karşılıklı enerjiniz çok yüksek. Sette de böyle misiniz?
Koray Erkök: Gayet iyi anlaşıyoruz. Elçin’in çok yetenekli olduğunu düşünüyorum. İyi paslaşıyoruz.
Elçin Sangu: Senaryoyu ezberlemeye çok vaktimiz olmuyor. Arada senaryoda yazmayan şeyler de söylediğimiz oluyor. Çok fazla doğaçlama yapmıyoruz ama oyun kuruyoruz. O enerji, bir şekilde döndürüyor bizi.
Diziye konuk oyuncular da alıyorsunuz değil mi?
Elçin Sangu: Evet, mesela geçen bölümde Sinan Bengier oynadı. Gelenler çok eğleniyor, “Bir kez daha oynarız değil mi?” diyorlar. Biz dizimizde ulusal kanallarda rahatça kullanılamayacak tabirlere de yer verebiliyoruz.
Ne gibi?
Elçin Sangu: Cinsellik konusunda rahat rahat konuşabiliyoruz. Açık kanallarda olmayan bir rahatlık var bizde. Mesela Seda karakteri sürekli cinsellikten bahsediyor. Sansürlenecek bir durum yok ama neyden bahsettiği de açıkça anlaşılıyor.
Koray Erkök: Cinsellik, normalde de konuşulan bir şey. İki erkek ya da iki kadın aralarında ne konuşuyorlarsa, biz de dizide onları konuşuyoruz.
ADI NASIL KONULDU?
Diziye Hadise’nin şarkısının adını verme fikri kimden çıktı?
Koray Erkök: Aslında dizinin adı başkaydı. Yapımcımız daha akılda kalıcı bir ad düşünürken şarkıyı mırıldanmaya başlamış, Seray Sever’in de aklına yatmış. Hemen şarkının söz yazarını ve bestecisini aramışlar. Bir anda olmuş anlayacağınız.