Güncelleme Tarihi:
Evlendikten sonra sunuculuğa ara verdiniz, neden?
- Evlenir evlenmez bırakmadım sunuculuğu. Epey bir dönem magazin programı sunmaya devam ettim. Bir zaman sonra “Pazar günleri canlı yayına geçiyoruz” denildi. Ama ben eşimin izin gününde evde olmalıydım. Aile hayatım daha ön planda olduğu için işimden fedakârlık yaptım. O süreçte de bebek beklediğimi öğrendim. Dünyada en çok istediğim şeydi bebek...
Yedi aylık hamileyken doğum yaptınız. Neden erken doğdu Demir, sebebi belli mi?
- Bilinmiyor. Sorunlu bir hamilelik geçiriyor olsaydım, çok daha titiz davranırdım. Ama her şey son derece seyrindeydi. Doktor kontrolündeydim, ona göre hareket ediyordum. Ama dokuz ay bekleyemedi. Herhalde benimle çabuk tanışmak istedi Demir... (Gülüyor)
Doğum zor mu geçti peki?
- Önce hafif bir ağrım oldu ama doğum sancısı olduğunu anlayamadım. Yarım saat sonra ağrılarım artmaya başladı. Yine de daha iki ay süremiz olduğu için hiç doğuma yormadım. Sancılarım iyice sıklaşınca çığlık atmaya başladım. Doktor vakit kaybetmeden hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledi. Gece geç bir saatti, öyle bir sahne yaşadık ki... Arka koltukta kız kardeşimin kucağında yatıyorum, o başımı seviyor, okşuyor, bana moral vermeye çalışıyor. Ben ağlıyorum, camları tekmeliyorum. Annem ön koltukta panik içinde. Sinan bizi hastaneye yetiştirmeye çalışıyor. Hastanede beni hemen sedyeye yatırdılar. Zaten koridorda suyum geldi.
“O YAŞAMIYORSA, BEN DE BURADAN KALKMAYAYIM”
Seçme şansınız olsa sezaryeni mi yoksa normal doğumu mu tercih ederdiniz?
- Benim canım çok tatlıdır, o nedenle sezaryen istiyordum. Zaten doktor da “Sen bu korkuyla hayatta normal doğuramazsın” demişti. Fakat olaylar öyle gelişince normal doğum yapıverdim! Normal doğum dünyanın en güzel şeyi ama vaktinde doğurursan. Öbür türlü bilincin yerinde oluyor, acıyı duyuyorsun. Her şeyi bir kenara bırak, o çocuğun yaşayıp yaşamayacağını düşünüyorsun. Kafanın bir tarafında “Ya ona bir şey olursa” sorusu var. Çocuklar doğar doğmaz ağlıyor ya, Demir’de ses yoktu. Oraları yumruklamaya başladım “O yaşamıyorsa ben de buradan kalkmayayım” diye. Sonra birden sesi çıktı, sakinleştim. Onu ilk gördüğüm dakikalar ise çok büyük bir mutluluktu. Demir’i göğsüme bastırınca anne olduğumu hissettim. Kanatlanmış, uçuyor gibiydim.
Peki bu kadar stresten sonra ikinci kez anne olmayı istiyor musunuz?
- Tabii ki istiyorum. Zaten “Günde 8”e evet demeseydim, ikinci çocuğu dünyaya getirmeyi düşünüyordum. şu an Demir 2,5 yaşında. Hemen değil ama aralarını da çok fazla açmadan ona bir kardeş yapmak istiyorum.
SOSYAL HAYATIM NEREDEYSE YOKTU
Gelelim “Günde 8” programına... Ekrana dönmek için eşiniz Sinan Serter’i nasıl ikna ettiniz?
- Benimle birlikte yapımcı arkadaşımız da çok uğraştı. Bir kere kadın programıydı. Çok fazla zamanımı alacak bir proje değildi. Ben de altından girdim, üstünden çıktım, onu ikna etmeyi başardım! Hayatım tamamen çocuktu. Sosyal hayatım yok gibiydi. Çok nadir dışarı çıkıyordum. Çalışma hayatına geçtiğim zaman her şeyi bir düzene soktum. Çok daha pozitif, ayakları yere sağlam basan, yaptığı işten dolayı mutlu olup o mutluluğu tamamen özel hayatına yansıtan bir kadın haline geldim. Bunu gördüğü için de beni sonuna kadar destekledi.
Bu programa evet deme sebebiniz neydi peki?
- Çağla şıkel’in doğum yaptığı dönemde “Her şey Dahil”i sundum biliyorsunuz, o program 2,5 ay kadar devam etti. Programın bitişinden dolayı biraz üzülünce, “ıkinci bebek gelir bu arada” diye düşündüm. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Zaten uzun zamandır ekranda değildim, olursa düzgün bir şey olsun istiyordum. Denk geldi, kısmet oldu. Hanımlara hitap eden bir yarışma programı “Günde 8”. Nedim Saban’la sunuyoruz. Hafta içi her gün canlı yayınlanıyor. O yüzden yeni bir heyecan var içimde.
“Sabah şekerleri” zamanında şarkılar söyleyen, dans eden bir Özlem Yıldız vardı. Eski Özlem aynen yerinde duruyor mu, yoksa program boyunca koltuğunda oturan bir Özlem mi göreceğiz ekranda artık?
- İçimdeki Özlem aynen duruyor. Hareketli bir şarkı söylendiğinde ben duramam, dans ederim.
SİNAN ARABA YARIŞI İZLEMEMİ İSTİYOR
Sinan Serter ile beş yıldır evlisiniz. Beş yılın sonunda o aşk hâlâ devam ediyor mu, yoksa alışkanlığa mı dönüşüyor her şey?
- Bence aşk çok daha farklı bir şey. Mutluluk, sevgi, anlayış... Evliliğin bunlarla yürüdüğünü düşünüyorum. Büyüklerimden bunu gördüm, ben de evliliğimde bunu yaşatmaya çalışıyorum. Bir de zaten aşık olduğun insanla evlenirsin. Evleneceğin insanla birtakım ortak özelliklerinin de olması lazım. Arkadaş olarak güzel vakit geçirebiliyor musun? Ortak paylaşımların nasıl? Bunlar çok önemli. Mesela Sinan araba yarışlarını çok sever, benim de o yarışları izlememi ister. Ben keyif almıyorum ama onun keyif aldığını görmek bana mutluluk veriyor. Evlilik sadece aşkla, dış görünüşle yürüyecek iş değil. Yürümesi için fedakarlık gerekir.
ÇAĞLA İLE ARAMIZI BOZMAYA ÇALIŞTILAR
Çağla şıkel doğum yaptıktan sonra “Her şey Dahil”in sunuculuğunu sizden devraldı. Ancak erken döndüğü için ona kızgın olduğunuz, hatta Alişan ile de aranızın bozulduğu söylendi. Doğru muydu konuşulanlar?
- Ben sadece programdan ayrılış şeklime ve bu konuda muhatap olduğum kişilere karşı bu duyguyu yaşadım. Bu konudaki muhatabım Çağla veya Alişan değildi. Onlar çok sevdiğim iki insan. Çağla, hakkında çıkan haberler için bana birkaç kez telefon açtı “Ben böyle bir şey söylemedim” diye. Bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar. Alişan askere giderken de bana “Bak program da bitti gördün mü” gibi şeyler söylediler. Ben de “Programın bitiyor olması beni hiç ilgilendirmiyor” dedim, çünkü ben programdan incinerek ayrıldım.