Güncelleme Tarihi:
En azından IMF’nin buna izin vermeyeceğini tahmin ediyorduk.
Neticede IMF programı eğer olumlu sonuç vermeyecek olsaydı, bu uluslararası kuruluşun da sonu olabilirdi.
Nedeni açık: IMF programlarına uyan, denilenleri harfiyen yerine getiren ülkelerin büyük bir bölümü krizlerin kucağında bulmuşlardı kendilerini. Bu nedenle itibar kaybeden, biraz da irtifa kaybeden IMF, Kemal Derviş’in Türkiye’ye gelip bir süreliğine sorumluluk üstlenmesiyle rahatladı.
Ülke de rahatlamıştı.
Neticede seçimler yapıldı. Programlar peşpeşe imzalandı.
Mali disiplin, sıkı denetim ve IMF’nın kıskacında kalan ekonomi rayına oturmuştu.
Hiç olmazsa krizsiz bir dönemi yaşıyorduk.
Ama üç yılı aşkın süredir baskı altında kalanve dalgalanmaya bırakılan dolar iyi dalgalanamadı.
Dalgalanacağı yerde kazık fren yaptı.
Bir yerde fren boşalacaktı.
Ama ne zaman?
İşte bu zamanlamayı dışardan gelen sıcak para sahipleri bir gecede hayata geçirdiler.
Dış risklerin de hissedildiği ve petrol fiyatlarının durdurulamadığı bir gece yarısı kararlarını aldılar, ertesi gün düğmeye bastılar.
Ve 15 gün önce film koptu.
Dahası dalgalanmada olan doların yükselişi ile bir anda yüzde 15-20 arasında devalüasyon gerçekleşti.
Yani çok değerli olduğu, hatta fazla değerli olduğundan dem vurulan yeni TL yüzde 15 (en az) eridi.
Emekliye, malûle, dul ve yetimlere, işçiye, memura 4 ay önce yapılan zam bir gecede gümledi.
Gümlemek bir yana üç katı geriye gitti..
Devlet yüzde 5-6 zam yapmıştı emekli, dul ve yetim dahil tüm ücretlilere ama yüzde 15 (insaflı oran) fakirleşti bu gariban kesimi..
Hükümet, yani iktidar erkini elinde tutanlar her ne kadar “Biz Merkez Bankası’na müdahale etmeyiz. Piyasa kendi kurallarını belirler. Dolar dalgalanır. Biz bakarız” deseler de devalüasyonun gelişi belliydi. Borsa bazı ipuclarını veriyordu. Yani herşey kendiliğinden hayata geçmiş değil. Bunda ekonomi kurmayları dahil hükmetin tüm bakanlarının sorumluluğu var.
Ama durum farklı gösterilmeye çalışılıyor.
Nasrettin Hocanın evini soyan hırsıza yüklenilmesi misali.
Halkımız dalgalanmadan anlamadı, parasının değerini bilemedi diyelim.
Peki ne yapacaktı fakir fukara takımı.
Haklı olarak sorumluluk taşıyanların kendilerini korumasını bekleyecekti.
RTE, yani Recap Tayyip Erdoğan ve ekibi parti içinde patlak veren, pek de ufak-tefek görünmeyen sorunlarla boğuşurken, türban, YÖK ve CHP gibi sorunlarla boğuşurken ekonomiyi de, milleti de unutuverdi.
Bırakın unutmayı ekonomiyi iyice dalgalanmaya bıraktı ve olanlar oldu.
“Hadi geçmiş olsun!” demekle bu iş bitecek gibi değil.
Dalgalanma biraz daha sürerse siz görün gümbürtüyü..
Bekleyin...
Sevgiler,
Sezai