Ekmek arasına tabak koyup yiyenler var

Güncelleme Tarihi:

Ekmek arasına tabak koyup yiyenler var
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 04, 2004 00:00

Koma’dan kurtulan ancak beyni zedelenen çok sayıda hastada, geçmiÅŸ tamamen siliniyor ya da algılama yetisi zayıflıyor. Kimi hastalar erkek mi yoksa kadın mı olduklarını bile bilmiyorlar.Kimileri kör veya sağır olduÄŸunu düşünüyor. Objeleri, iÅŸlevlerine göre sınıflandırma yetisini yitirenler yani apraksi hastaları, örneÄŸin ekmeÄŸin arasına tabağı yerleÅŸtirip yemeye çalışıyorlar.Trafik kazası ya da kalp enfarktüsü nedeniyle komaya giren, beyinlerinde ciddi hasarlar meydan gelen hastalar, kimliklerini unutur, en yakınlarını bile tanıyamaz. Bu tür hastalara özel bakımla yeni bir kimlik kazandırılması için hastanelerde yeni bir çalışma baÅŸlatıldı.Komaya girip te kurtulanların sayısı, tıp bilimindeki geliÅŸmeler sayesinde giderek artıyor. Acil tıp, trafik kazası ya da kalp enfarktüsü geçiren çok sayıda insanın yaÅŸamını kurtarıyor, ama bu hastalar hayatta kalmanın bedelini ciddi beyin hasarlarıyla ödüyorlar.Öyle ki, bir çoÄŸu bellek kaybı sonucu kimliÄŸini tamamen kaybediyor.Bazı koma hastalarında geçmiÅŸ tamamen siliniyor ya da algılama yetisi yarı yarıya zayıflıyor. Kimi hastalar erkek mi yoksa kadın mı olduklarını bile bilmiyorlar. Kimileri kör veya sağır olduÄŸunu düşünüyor. Objeleri, iÅŸlevlerine göre sınıflandırma yetisini yitirenler yani apraksi hastaları örneÄŸin ekmeÄŸin arasına tabağı yerleÅŸtirip yemeye çalışıyorlar. Avrupa’nın bir çok ülkesi hastahanesinde koma hastaları için özel bakım bölümleri açılmaya baÅŸlandı.ÖrneÄŸin Almanya’da Nöro- Rehabilitasyon Merkezi (NRZ) bunlardan biri. Burada bellek yitimi yaÅŸayan hastalar, beyin ve sinirlerindeki bozukluk derecesine göre farklı bölümlerde terapi görüyorlar. KÖFTE Ä°LE TEDAVÄ°Birinci bölümde koma hastaları bakılmakta. Ä°kinci bölümde ise hastalar yürümeyi ya da ellerini kullanmayı öğreniyorlar. Parkinson hastalarındaki hareket bozukluklarının tedavi edildiÄŸi üst katta, bir jimnastik salonu, yürüyüş laboratuvarı, en geliÅŸkin nöropsikolojik antrenman programlarıyla yüklü bilgisayarlar ve bir de mutfak bulunuyor. Hastalar mutfakta köfte yaparak ellerini yeniden kullanmaya öğreniyorlar. Bu durumda kurtarılanların yakınları, yeni hayatın gerçekten de yaÅŸamaya deÄŸer olup olmadığını sormadan edemiyorlar. Ama doktor Schönle ise tamamen farklı görüşte. Bu bölümler, beyin ve bellek araÅŸtırmaları için bir laboratuvar özelliÄŸi taşıyor. Beyinleri hasar görmüş hastalar, bilincin sınırları üzerinde araÅŸtırma olanağı sunuyor ve saÄŸlıklı beynin fonksiyonları hakkında birçok bilgi ediniliyor. Ergo terapisi sayesinde hastalarda bilinç ilerlemeleri izleniyor. Bu terapide hastalar ilk baÅŸta kilden sadece yassı pideler üretiyor. Daha sonraysa biçimsiz topaklar, evler ve otomobiller çıkıyor ortaya. O zaman objeleri hatırlamaya baÅŸladıklarını anlıyoruz, diyor araÅŸtırmacılar. Bilgi depolanamıyorDoktorların tüm çabalarına raÄŸmen terapi görenlerin sadece beÅŸte biri normal çalışma yaÅŸamına dönebiliyor. Ä°yileÅŸip ayrılanların sayısı ise oldukça az ve buradan çıkan bir hastanın ailesinin yanında yaÅŸayabilmesi bile büyük bir baÅŸarı. Fakat yaÅŸadıklarını tümüyle unutanlar bazen hiç eskiye dönemiyor. ÖrneÄŸin 61 yaşındaki bir ÅŸirket yöneticisi, sekiz ay önce saunadan çıktıktan sonra kalp enfarktüsü geçirmiÅŸ. YoÄŸun bakımda kalmış, komadan çıktığından bu yana kiÅŸiliÄŸi boÅŸluklarla dolu ve tıpkı topaklara ayrılarak dağılan bir kurabiye hamuru kadar amorf hale gelmiÅŸ. Anılarından geride bir ÅŸey kalmamış.Bu tür hipoksik bir beyin hasarı, felçten farklı olarak, sadece meydana geldiÄŸi beyin bölgesini harap ediyor.Söz konusu hastanın hipokampüsü her iki beyin yarısında da zarar gördüğünden, hasta yeni bilgileri depolama yetisini tamamen yitirmiÅŸ. Anılarının birçoÄŸu da tamamen silinmiÅŸ. Öyle ki kısa bir süre önce oÄŸlunu bile tanıyamamış. Yeni çevreBelleÄŸini yitiren hastaların birçoÄŸu kimliklerini ve içinde yaÅŸadıkları çevreyi farklı varyasyonlarla yeniden yaratıyorlar. Ama bu uydurma dünyada yarattıkları da ne yazık ki kısa bir süre sonra unutulmakta. Ä°yileÅŸebilen hastalar gerçek karakterlerine haftalar sonra kavuÅŸabilirken, kimileri asla iyileÅŸmiyor ve yabancı bir kimlikle yaşıyor. Bu durum özellikle de hastanın yakınları için zor. BelleÄŸini yitiren bir hasta eÅŸi şöyle anlatıyor: ‘Karşımdaki insan görünüş olarak eÅŸim, davranışları normal ve kendi kendine bakabiliyor ama kiÅŸiliÄŸi tamamen farklı. Normal davranışlar sergilerken ya da konuÅŸurken, takır tukur ilerleyen bir düvenden farkı yok.’AraÅŸtırmacı doctor Schönle, nörolog olmadan önce filoloji, dilbilimi ve psikiyatri okumuÅŸ, Diyor ki: Ağır beyin hasarlı hastaların ‘uyanışları’ her zaman ilginçtir, ben buna ‘ruhun, nörolojide yeniden doÄŸuÅŸu’ diyorum. Bilinç denizdeki dalgalar gibidir. Beyin etkinliklerinden oluÅŸan bir çalkantı farklı yerlerde yukarı sıçrıyor. DeÄŸiÅŸime uÄŸramış bilincin incelenmesiyle, normal bilinç hakkında yeni bilgiler edinmek mümkün’.Bellek deniz gibiDeneysel tıpta bu amaçta standart testler üretilmiÅŸtir. Ama burada geçerli olan ‘gündelik yaÅŸamın nörolojisi’. Burada oyun üretiliyor. Oyun düzeni, renkler ve strateji, hareket, algılama ve davranış yetileri hakkında bilgiler veriyor. Anıların bir kısmı hastaların yeniden evlerine dönüp, daha önceleri kullanmış oldukları eÅŸyalarla karşılaÅŸmaları halinde canlanabiliyor. Ancak bu hastaların sayısı pek fazla deÄŸil. ÖrneÄŸin her ne kadar hasta normal davranışlar sergilese de evdeki yakınlarını tanımaz, onlara farklı kimlikler yükleyebilir. Bu tür hastalar karşısında doktorlar çaresiz. Şöyle diyorlar: BelleÄŸi, içindeki dünyayı tıpkı bir film kopyası gibi yeniden depolayan bir yenileme süreci ÅŸeklinde ele alacak olursak, bu tür hastalarda anıların canlanması beklenemez. Biyografik rulonun her metresi kaybolmaktadır.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!