Eklem kireçlenmesine yeni yöntem

Güncelleme Tarihi:

Eklem kireçlenmesine yeni yöntem
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2011 10:59

Halk arasında eklemlerde kireçlenme olarak bilinen “artroz” ya da “osteoartrit” hastalığında, cerrahi müdahale öncesinde çeşitli enjeksiyon yöntemleri, hastaların şikayetlerinde azalma, yaşam kalitesinin artması ve operasyon öncesi zaman kazanılmasını olanaklı kılıyor.

Uzmanlar, hastalığın erken dönemlerinde ağrı kesici ve “anti-inflamatuar” ilaçlarla yaşam kaliteleri artırılırken, eklem içi “hyalüronik asit” enjeksiyonu ile şikayetlerde 6 ay-1 yıl süreyle rahatlama sağlanıyor. “Glukozamin” ve “kondoitin sülfat” adı besin desteklerinin uzun süreli kullanımda şikayetler baskılanabiliyor. Eklem içi “kortizon enjeksiyonu” çok şiş, ağrılı dizlerde alevlenmeyi azaltabiliyor.

Kireçlenmede hastalığın seyri, hastanın yaşı ve söz konusu eklemin nerede olduğu göz önünde tutularak cerrahi ya da geçici rahatlama sağlayacak çeşitli enjeksiyon yöntemleri uygulanıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Reha Tandoğan, halk arasında kireçlenme olarak bilinen “artroz” veya “osteoartrit” diye tanımlanan hastalığın eklemlerde aşınma ve yıpranmaya neden olduğunu söyledi.

Karşılıklı kemik yüzeyleri üzerini kaplayan ve ağrısız ve kaygan hareketi sağlayan eklem kıkırdağının yıllar içinde aşındığını ve dökülerek altındaki kemiğin ortaya çıktığını belirten Tandoğan, bu sorunun en sık yük taşıyan diz, kalça, el parmakları ve omurgada görüldüğünü ifade etti. Tandoğan, bilim ve teknolojinin her geçen gün ilerlemesine karşın hala kireçlenmenin yarattığı hasarı geri döndürerek, eklemi normal haline getirecek bir tedavi yöntemi bulunmadığını vurgulayarak, koruyucu yöntemlerin ve tedavi için uygun hasta profilinin belirlenmesi gerektiğini söyledi.

Kireçlenmenin, zamanla ilerlediğini, birden fazla eklemin tutulabildiğini belirten Tandoğan, bulguların şiddetinin dalgalanmalar gösterdiğini, aktivite ile arttığını, dinlenme ve ilaçlarla bir süre azalabildiğini ifade etti.

Tandoğan, kendini ağırı ile gösteren kireçlenmenin, hastalık ilerlediğinde kalıcı hale geldiğine dikkati çekerek, hastalıkla birlikte eklemlerde şişlik, kemik çıkıntılar ve şekil bozuklukları görüldüğünü, kemik yüzeylerin birbirine sürtünmesi sonucu kıtırtı şeklinde sesler duyulabildiğini ve eklemlerin hareket açıklığı azaldığı için tutulan eklemde işlev kaybı ortaya çıktığını belirtti.

Şikayetlerin soğuk ve nemli havalarda daha çok arttığını dile getiren Tandoğan'ın verdiği bilgiye göre, hareket kısıtlılığı, eklem sıvısının artmasına bağlı şişme, eklem çevresi kasların incelmesi ve diz eklemindeki aşınmaya bağlı olarak şekil bozukluğu görülebiliyor. Zamanla diz deforme olarak, bacaklar içe doğru eğriliyor. Eklem içinde serbest gezen kıkırdak veya kemik parçalarına bağlı olarak dizde takılma ve kilitlenme gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor.

Hangi meslekler risk taşıyor

Eklemlerde kireçlemede 65 yaş üstü olmak ile obezite, en önemli risk faktörleri olarak gösteriliyor. İleri düzeyde futbol ve tenis oynayanlar, uzun mesafe koşanlar diz eklemlerinden hiçbir yaralanma veya ameliyat geçirmemiş olsalar dahi hastalık açısından yüksek risk grubunu oluşturuyor.

Uzun süreli çömelme pozisyonunda çalışan ve ağır kaldıran madencilerde diz ekleminde, haltercilerde bel ve köprücük kemiğinin uç ekleminde, kırıcı delici kullanan işçilerin omuz ekleminde aşınmalar görülebiliyor. Öte yandan eklem kıkırdağına zarar verebilecek bütün hastalık ve yaralanmalar da eklemlerde kireçlenmeye zemin hazırlayabiliyor. Eklemi ilgilendiren kırıklar, tedavi edilmemiş menüsküs ve bağ yaralanmaları, gut hastalığında eklemde ürik asit birikmesi, mikroplu ve mikropsuz iltihaplar, hemofili hastalığında tekrarlayan eklem içi kanamalar gibi birçok nedene bağlı olarak eklemde kireçlenmeye neden olabiliyor.

Eklem sağlığını korumak için düzenli ve zorlayıcı olmayan egzersiz yapılması öneriliyor. Spor olarak, düşük yoğunluklu egzersiz, yüzme, yürüyüş, bisiklet tavsiye ediliyor. Çömelme, merdiven inip çıkma gibi aktivitelerin azaltılması isteniyor.
Tedavi edilmemiş ön çapraz bağ yırtıkları da yıllar geçtikçe eklemde kireçlenme riskini artırıyor.

Hastaların yaşam kalitesi artıyor

Eklemlerde kireçlenme tanısı, basit bir röntgen grafisi ile konuluyor. Erken artroz durumlarında röntgen grafileri normal olabileceğinden MRG (manyetik rezonans görüntüleme) tavsiye ediliyor. Tedavide kullanılan enjeksiyon ya da cerrahi seçeneklerinin hiçbiri eklemlerde kireçlenmenin yarattığı hasarı geri döndürerek, eklemi normal haline getiremiyor. Mevcut tedaviler, hastanın yaşam kalitesini artırıyor ya da hastalığın ilerlemesini durdurabiliyor.

Hastalığın erken dönemlerinde tıbbi tedavi ile hastalık bulguları kontrol altında tutulabiliyor. Ağrı kesici ve “anti-inflamatuar” adı verilen ilaçlar ile hastaların yaşam kaliteleri artırılabiliyor. Bu ilaçların uzun süreli kullanımında mide ve böbrek yan etkileri açısından dikkatli olunması gerekiyor.

Eklem içi “hyalüronik asit” adı verilen maddenin enjeksiyonu, hastanın şikayetlerinde 6 ay-1 yıl süreyle rahatlama sağlayabiliyor. “Viskosuplemantasyon” adı verilen bu tedavi, eklem kayganlığını artırıp hareketi sağlarken, ağrıları da azaltabiliyor. Çok düşük orandaki bir alerjik reaksiyon dışında ciddi bir yan etkisi bulunmuyor.

“Glukozamin” ve “Kondoitin sülfat” adı verilen maddeler, eklem kıkırdağının yapı taşlarını oluşturuyor. Henüz ilaç olarak kabul edilemeyen bu maddeler, besin desteği olarak satılıyor. Çeşitli çalışmalarda birbiri ile çelişen sonuçlar elde edilmişse de genel kabul edilen görüş, uzun süreli kullanımda bu maddelerin şikayetleri baskılamada etkili olduğunu gösteriyor. Etkilerinin başlaması 2 ayı bulabiliyor, kan sulandırıcı ilaçlar ile birlikte kullanımında dikkatli olunması gerekiyor.

Eklem içi “kortizon enjeksiyonu” çok şiş, ağrılı dizlerde alevlenmeyi azaltabiliyor. Tekrarlayan enjeksiyonlarda uzun dönemde eklemdeki aşınmayı hızlandırabiliyor. Fizik tedavi yöntemleri ile kısa süreli de olsa rahatlama sağlanabiliyor. Tıbbi tedavi yöntemleri fayda etmediği ya da zaman içinde etkisiz hale geldiğinde cerrahi söz konusu olabiliyor.

Hastalığın erken dönemlerinde uygulanan Artroskopik temizleme ile kapalı ameliyat yöntemi ve küçük kesilerden bir kamera yardımı ile eklem içine girilerek, yıkama, saçaklanmış kıkırdakların temizlenmesi, serbest cisimlerin çıkartılması ve menüsküs yırtıklarının düzeltilmesi gibi işlemler yapılıyor. Hastaların şikayetlerinde 6 ay ila 5 yıl arasında süren bir rahatlama sağlanıyor. Operasyon, hastalığın doğal seyrini değiştirmiyor. Yöntem, ileri derecede hasarlı eklemlerde fayda sağlamıyor.

Kemik düzeltici ameliyatlar, orta derecede ilerlemiş yük taşıyan eklemlerde uygulanıyor. Eklemin aşınmış bölgesine binen aşırı yükü ortadan kaldırıp, yükü sağlam tarafa aktarmak amaçlanan yöntemde, kemik kesilerek düzeltiliyor ve uygun açıya getirilerek tespit ediliyor. Tespit için genellikle metal-plak vidalar kullanılıyor. Yöntem, protez yapılmasının uygun olmadığı genç hastalarda zaman kazanmak için tercih ediliyor ve 5-7 yıllık rahatlama olanağı sunuyor.
Eklemlerin dondurulması ise hareket kaybının çok önemli olmadığı ayak bileği, omurga ve elin küçük eklemlerine yapılıyor. Aşınmış olan eklem yüzleri çıkartılarak, iki kemiğin birbirine kaynaması sağlanıyor. Uygulama sonrasında ağrı tamamen geçiyor ama söz konusu eklemde şansı kalmıyor. Uygulama, hareket kabiliyetinin önemli olduğu kalça, diz, dirsek ve omuz eklemlerinde yapılamıyor.

Eklem protezleri ile aşınmış olan eklem yüzlerinin metal-plastik veya seramik maddeler ile kaplanarak yeni bir eklem oluşturuluyor. Diz, kalça ve omuz eklemlerinde uygulanıyor. Ameliyattan 2-3 ay sonra ağrılar kayboluyor ve kişi desteksiz olarak günlük yaşam aktivitelerine geri dönebiliyor.

Protezlerin günümüz teknolojisi ile ömürleri 15-20 yıl arasında gösteriliyor ve daha sonrasında aşınma ve gevşeme sorunları nedeniyle değiştirilmeleri gerekiyor. Bu nedenle ideal hasta grubu 65 yaş üzerindekileri oluşturuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!