Ego yok, süper güç var

Güncelleme Tarihi:

Ego yok, süper güç var
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2014 09:18

Müzik otoritelerinin ‘evladiyelik’ sıfatıyla bağrına bastığı yeni Daft Punk albümü Random Access Memories, “Disko çağını geri getirecek” tadında karşılandı. İddialar ne kadar doğru? Yeni albüm coşkusu günbegün nasıl milyonları sardı?

Haberin Devamı

En hafif tabirle, en basit dille 90’larda Chemical Brothers’ın açtığı yoldan ilerleyen, Madonna ve Kanye West gibi pop isimlere ilham veren bir grup olarak tanımlanan Daft Punk’ın iki elemanı Guy-Manuel de Homem-Christo ve Thomas Bangalter, sanılanın aksine son derece çekingen, kendi halinde iki Fransız müzisyen. Şan, şöhret umurlarında değil. Asla çıkarmadıkları robot kaskları bu yüzden var. Thomas Bangalter, küçükken Süpermen’i izlerken kahramanımızın gücünden ve şöhretinden değil, özünde Clark Kent olmasından etkilenen biri. Star Wars hayranlığını, Süpermen sevdasını ‘kasketsiz çıkmam abi’ pozlarından, ‘süpergüç’ demeçlerinden sezmek mümkün. Müzik dergisi NME’nin son sayısının kapağını Bangalter’ın benzer tattaki bir cümlesi süslüyor: “Egomuz yok, süpergüçlerimiz var.” Bangalter’in bahsettiği bildiğiniz süpergüçlerden değil. Zira Daft Punk da bir süpermen, bir Batman değil. İnsanların onlara ihtiyacı olduklarında değil sadece canları istediklerinde kasketleri kafaya geçirip Daft Punk’a bürünüyorlar. Random Access Memories’in, grubun 16 yıllık kariyerinde çıkan dördüncü albüm olduğuna bakılırsa kafaları rahat, aceleleri yok. “Aslında çok çalışıyoruz. Sadece kostümlerimizde değil.”

Sanki bir yerden hatırlıyorum ama...
Disko topu kadar alengirli kasketlere yıllardır aşinasınız ama müziğini duyunca hâlâ “Bu çalan Daft Punk mıydı?” noktasındaysanız, hafızaları temizleme amaçlı kısa bir pop kültürü turu.

2005 - Reklam: iPod
iPod’un iPod olduğu yıllarda, her cepten farklı renkte bir iPod, her köşeden havalı bir iPod reklamı çıktığı zamanlardayız. Dans eden siluetlerden ibaret iPod reklamını hatırlayın. Ve hangi şarkıyla dans ettiklerini... Bir Daft Punk hiti Technologic’i belki de ilk duyuşunuzdu.

2007 - Şarkı: Stronger, Kanye West
Bir yaz boyunca gittiğiniz her kulüpte fonda yükselen Kanye West’in Stronger’ı içinde o kadar yoğun bir Daft Punk hiti ‘Harder, Faster, Stronger’dan tınılar, altyapılar bulunduruyordu ki Daft Punk dinlemiş kadar oluyordunuz ama farkında değildiniz!

2010 - Film: Thron
İkili müziğiyle filmin aralarına Daft Punk videoları serpiştirilmiş olabilir mi diye düşünecek kadar olayın içindeydi. “Filmin müziğine imza atmış grup bir filmde sahneden, oyuncudan hatta hikâyeden nasıl sahne çalar?”ın cevabını canlı canlı almış olduk. Daft Punk’sız Tron, Tron olmazmış.

2013 - Dizi: Girls
En iyi dizi dalında Altın Küre ödüllü yılın hit dizisi Girls’den, belki de en damar sahneyi hatırlayalım. Marnie rolündeki Allison Williams en caz haliyle eski sevgilisine seranat yapar: “Work it, make it, do it, / Makes us harder, better, faster, stronger!” Söz ve müzik: Daft Punk.

TÜRKİYE İÇİN REKOR BİR ÖN SİPARİŞ
Barış Akpolat (Müzik yazarı)

Daft Punk yaptığı müziğin kalitesini müzik ve tanıtım için yarattıkları fikirlerle taçlandırdı. Şarkılar zaten iyi de bu tanıtım stratejisi sayesinde Türkiye’de ilk kez bir yabancı albüm iTunes üzerinden 1000 adetlik ön sipariş aldı ki bu sayı ülkemiz için inanılmaz. Albümde ilk olarak karşımıza çıkan Get Lucky bahar aylarında müthiş bir kıpırtı yarattı içimizde. Funk’ın hakkını fazlasıyla veren şarkı efsane funk gitaristi Nile Rodgers ve Pharrell Williams’la iyice zenginleşmiş. Giorgio By Moroder, albümdeki her şarkıdan daha vurucu. Fransız disko kültüründen şimdiye kadar fazlasıyla beslenen Daft Punk mevzuyu bu albümde synth’lere bulayarak şahane bir disko dünyası yarattı. Hal böyle oluna gerçek disko kralı İtalyan Giorgio Moroder’den el alması kaçınılmazdı. Albümle ilgili tek eleştirim şarkıların bir orta bir yüksek tempo olarak dizilmiş olması. Çok iyi bir albüm olmasının yanında bize yepyeni şeyler sunup bambaşka kapılar açmıyor. Albümün etkileyici diğer şarkıları Game Of Love, Lose Yourself To Dance, Instant Crush, Get Lucky ve Beyond. Özetle: Random Access Memories, rakibi olmayan bir grubun nostaljiden aldığı elektrikle kendini aştığı bir albüm olarak görülebilir.

BİR PAZARLAMA HARKASI MI?

Ansızın YouTube’a düşen videolar, televizyonda beliren reklamlar, sokaklara asılan afişler... Müzik tarihinde hiçbir albümün tanıtımı bu kadar akıllıca, usulca ve güçlü bir şekilde yapılmamıştı. Her şey viral viral parladı, herkes aval aval baktı
24 Şubat: İlk ipucu şubat ayında grubun resmi internet sitesine düştü. Yeni plak şirketi ve yeni albüm duyurusu siyah zeminde iki renkli kasket ve ufak bir Columbia Records logosundan ibaret bir fotoğraf eşliğinde verildi. Ne bir söz ne bir ses, sadece bu resimle
kendi dillerinde duyurularını yapmış oldular, anlayan anladı, mesajı aldı.
1 Mart: Söz konusu fotoğraf, ABD’nin en önemli müzik festivallerinden SXSW arifesinde afiş ebatlarında festivale ev sahipliği yapan Austin eyaletinin muhtelif duvarlarında. Ortalık “Daft Punk SXSW’de sürpriz yapacak” tweet’lerinden geçilmedi, sonuç hüsran oldu.
3 Mart: Bir sürpriz daha. Üstelik Saturday Night Live programının reklam kuşağında. Daft Punk logosu dönerken çalan 15 saniyelik kesit, hayranların Daft Punk susuzluğunu gidermesine yetti. YouTube tarihinde bir ilk gerçekleşti, 15 saniyelik bir ses kaydından 10 saat uzunluğundaki versiyonları türedi.
3, 11 ve 17 Nİsan: Gruba dair ‘Collaborators’ (İşbirlikçileri) serisi kapsamında peş peşe üç video düşüyor YouTube dünyasına. Her videoda, grupla beraber çalışan bir müzisyen albüm sürecini anlatıyor kısa kısa. Albümdeki Giorgio Moroder, Todd Edwards, Nile Rodgers gibi mühim müzisyenlerin varlığı da bu videolar sayesinde duyruldu.
13 Nisan: Dünyanın en önemli müzik festivali Cochella’da bir sürpriz. Grubun ilk videosu, bir Pharrell Williams düeti Get Lucy, festival ekranlarında dönmeye başlıyor.
27 Nisan: Bir işbirliği de moda kanadından. Grup, Saint Lauren koleksiyonundan giyiniyor, markanın nurtopu gibi bir ‘projesi’ oluyor: Saint Lauren Music Project.
1 Mayıs: 21 Mayıs’ta çıkacak albümün lansman konseri açıklandı. Destinasyon ne Los Angeles ne Paris, Avustralya’nın Sydney’e yedi saat uzaklıktaki 2 bin nüfuslu bir kasabasında gerçekleşecek Wee Waa isimli bir tarım festivali.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!