Eğlenememe sendromuna çareyi kimi o bardan bu bara dolaşmakta, kimileri özel partilerde arıyor. Bu sıkıntı sonunda İstanbul Life dergisinin sayfalarında masaya yatırıldı.
stanbul gece hayatı ayrı bir alem olmaya başladı. Mekanlar arasındaki kıyasıya rekabet, işletmelerin düzenlediği organizasyonlar, yeni açılan yerler, parlak fikirler başımızı döndürmeye yetti. Son zamanlarda çevreden şu yakınmaları çok sık duyar olduk; "Eğlenme yetimi kaybettim", "Artık eğlenemiyorum şekerim." Malum, popüler eğlence duraklarının hepsini tavaf etmek havalı olduğu kadar ciddi mesai isteyen bir iş. O kadar çok yere girip çıkınca eğlenebilmek de giderek zorlaşıyor.
Bir süre sonra her şey tekdüze geliyor, her ambiyans birbirini tekrarlıyor. Her yerde yarım saat durup çıkılıyor. Eğlenmenin esas yolu kimine göre doğru yerde, doğru arkadaşlarla yakalanan muhabbetten, kimine göre samimi müdavim barları ya da ev partilerinden geçiyor.
Zeynep Yener (Editör)
İstanbul, eğlenmeyi bilmiyor
Annem hep derdi "Çok erken başladın bu gece gezmelerine, çabuk bıkacaksın" diye. Büyüdüm ama bıktığımı söyleyemeyeceğim. İstanbul bıkmış ama. Ya da İstanbul eğlenmeyi bilmiyor demek daha doğru. Aslında hadiseyi sadece mekanlarla ilişkilendirmek doğru değil. Gece dışarı çıktığınızda ortam, müzik ve etrafınızdaki insanlar belirler eğlenceyi. Bu üçünün iyisi de her zaman bir arada bulunmuyor maalesef. Olayı karşı cinsi tavlamaktan ibaret sananların nadir olduğu mekanları tercih ediyorum. Önce güzel bir
yemek sonra da başlasın şenlikler! Otto’ya gidiyorum. Çarşamba akşamları Dulcinea’da yoklama alıyorlar. Babylon’un aylık programının da sıkı takipçisiyim.
Enis Berksoy (Fotoğrafçı)
Eğlenmiyorum, sadece bir hareket olsun diye çıkıyorum
Bu sorun İstanbul’daki mekanların hep aynı kalmasından kaynaklanıyor. Biraz da yaşla alákalı olmalı. 30’dan sonra eğlence anlayışın farklılaşıyor. Babylon, Zoe, Indigo benim duraklarım. Bir
balık lokantası veya meyhaneyle açılış yapmak hoşuma gidiyor. Gittiğim yerlerde çok eğlenmiyorum ama sadece bir hareket olsun diye çıkıyorum. Bazı arkadaşlarım evde toplanıp poker oynuyorlar, kendi eğlencelerini yaratıyorlar.
Şehnaz Tuna (Psikolog/İşletmeci)
Sorunu bireysel boyutta algılamak lazım
Eskiden kişiler alternatif olmaması sebebiyle aynı mekanda bütün geceyi geçirebiliyorlardı. Şimdi kişi akşamüstü içkisini bir mekanda alıyor, akşam yemeği için bir restorana gidiyor ve daha sonra gece kulübü olarak da farklı bir yere geçebiliyor. Sonuç olarak, kişilerin eğlenip eğlenememe ya da gece birden fazla yere gitme faktörünü grup psikolojisi olarak değil de bireysel bir boyutta algılamak lazım.
Berna Sağlam (Halkla İlişkiler Uzmanı)
Mekanı paylaşmayı bilmiyoruz
Eğlence adabından uzak insanlar kulüplere doluşunca, oranın kendi müdavimleri kendilerini geri çekmeye başladı. Şöyle bir bakıldığında dekor, konsept, yeme-içme adına çok fazla alternatif var İstanbul’da. Benim için buralarda kitlelerin mekanları paylaşmayı bilmemeleri sorun. Tabii kendi kalitesini ve çizgisini koruyan yerler de var. Kurunun yanında yaş da yanmasın.
Doğa Rutkay (Oyuncu)
Geceyi erken bitiriyorum
Son 7-8 aydır gece dışarı çıkacak vakit bulamıyorum. Ayrıca artık genelde daha kısa eğlenceleri tercih ediyorum. En çok Lucca’ya gidiyorum, arkadaşlarımla yemek yiyip sohbet ediyorum. Haftanın her günü dışarıda olanların gece hayatından sıkılması normal. Bir süre ara verip daha az dışarı çıktığınız zaman eğlenebiliyorsunuz. Sabahlara kadar uzayan eğlencelere çok nadir katılıyorum.
Ender Sanal (İşletmeci)
Gece hayatına ara verirdim
Gece gezen iki kategoride insan var. Genç ve orta yaş kitlesi. Orta yaş ve üstünün canının sıkıldığını biraz anlıyoruz. Biraz doymuşluk durumu söz konusu. Belki ben de bu işi yapmıyor olsaydım gece hayatına biraz ara verirdim. Bazı işletmelerin müşteri çekebilmek için düzenlediği abartılı ’event’ler artık sıkıcı oldu. Beyoğlu civarında ise güvenlik açısından sorun var. Seçici insanlar artık kendilerini herkesin gittiği gece kulüplerinden uzak tutuyorlar.
Ahu Yağtu (Manken)
Artık ’private party’ yapmak revaçta
Gece çıktığım zamanlar eğlenememenin yanı sıra rahat da edemiyorum. Özellikle bazı mekanlara kendimi ait hissetmiyorum. İnsanların gereksiz yere kasılmalarından rahatsız oluyorum. Bunun için de özel partileri tercih ediyorum. Ev partileri, tanıdığım reklam ve yapım şirketlerinin partileri daha eğlenceli oluyor. Bence artık ’private party’ yapmak veya katılmak daha revaçta. Nadiren buz’a gidiyorum, o kadar.
Selin Denizli (Oyuncu)
Etiler’den hoşlanmıyorum
Benim eğlence anlayışım rock müzikten ibaret. Bana hitap eden İstanbul’da bir Mojo, bir de Hayal Kahvesi var. Ben bara rahatça içip dans edebilmek için gidiyorum. Etraftakilerle ilgilenmek için değil. Bunun için tek yer Beyoğlu. Arkadaşlarım Etiler’e götürdüğünde "Keşke gelmeseydim" diyorum. Bana çok sahte geliyor. Kıroları ve aynı tipteki kadınları görmek istemiyorum.
İpek Tuzcuoğlu (Oyuncu)
İnsanlar başka şey peşinde
Eğlence deyince benim gurme tarafım ağır basıyor. Yeni açılan her restorana gidip orada mutlaka yemek yiyorum. Onun dışında özel ev partilerini tercih ediyorum. Arada bir şık bir restoranda yemekten sonra Etiler Şamdan’a uğruyorum. Ya da
Akrep Nalan’ı dinlemeye gidiyorum. Gece hayatında hem yaş hem de seviye çok düştü. İnsanlar artık eğlenme değil başka şey peşinde.
Deniz Koçak (Halkla İlişkiler Uzmanı)
Yazlık mekanlar hareket getirebilir
En büyük sorun mekanların aynı kalması. Değişik bir etkinlik bile düzenleseler sıkıcı oluyor. Belki yazlık kulüpler yeni bir heyecan getirebilir. Son bir aydır hiç gece dışarı çıkmadım. Gece eğlence için genelde Beyoğlu’nu tercih ediyorum. Babylon, Indigo ve Dulcinea’ya gidiyorum. Yeni yerlerin açılış partilerine katılıyorum. Eğlenememe sendromunun bir sebebi de gezen insanların hep aynı olması, hep aynı yüzleri görmek bence.
Serkan Şedele (Fotoğrafçı)
Korunaklı eğlenceleri tercih ediyorum
Birkaç arkadaş birlikte kendi stüdyomuzu gece kulübü tadında bir yere çevirdik. Burada partiler verip herkesi davet ediyoruz. Diyalog kuramayacağım insanlarla bir arada olmaktan haz etmediğim için daha korunaklı eğlenceleri tercih ediyorum artık. Gece hayatının kalitesi eskisi gibi üst seviyelerde değil. Artık eş dost da çok fazla çıkmadığı için kopuyorsun oralardan. Böylece mekansız kalıyorsun.
Koray Bilici (Satış Direktörü)
Caz gecelerini tercih ediyorum
Artık Beyoğlu’nda eğlenemiyorum. Nişantaşı bana daha iyi geliyor. Eğlence anlayışı artık daha küçük ve samimi müdavim kulüplerine yöneldi. İnsanların yaşam tarzı ve eğilimleri de değişti. Öncelikler arasında spor daha önde. Haftanın her günü bara gitmek yerine birkaç gününü spora ayırıyor insanlar. Ben genelde Niş’te caz gecelerine ve Radisson SAS oteli içindeki İstanbul Jazz Center’a gidiyorum.
Levent Büyükuğur (İşletmeci)
Bu sorunu şu etkenlere bağlıyorum
Mekanların birbirini tekrarlaması
DJ’lerin yaratıcı olmaması, gezen kesimin aynı simalardan ibaret olması
Eğlenmeye gidenlerin her sene yeni mekan arayışına alışması
İnsanların kendi eğlenceleri için değil, sırf etrafı görmek için dışarı eğlenceye çıkması
Ufuk Akın Tarhan (Sosyal Psikolog)
Huzurlu ve sakin yaşam daha anlamlı olmaya başladı
Sorunun bir bölümünün ilişkilerden, diğer bir bölümünün doyumdan kaynaklandığını düşünüyorum. Doyumdan başlamak gerekirse; o kadar çok yer açıldı ki hepsi birbirine benziyor. Eğlenemiyor olmak tamamen ilişkiler ve beklentilerle ilgili. İlişkilerde yozlaşmalar var. Şu anda partner değiştirerek ilerleyen kısa süreli ilişkilerden haz alınmıyor. Çünkü partner değiştirmek eskisi kadar keyifli olmamaya başladı. İnsanların tek gecelik ilişkilerden hevesi kaçtı. Böyle olunca o mekanlar eğlence adresi olmaktan çıktı. ’Eğlenmek’ kavramı karşı cinsle ilişki üstüne oturduğu için artık bir doyum noktasına ulaştı. Bence eğlenmenin tanımı değişti. Bir dönem eğlenmenin tanımı dans etmekti. Şimdiki müzikler de dans etmeye pek olanak vermiyor. Gidilen yerlerde yapılan şey dans etmek değil zaten. Caz kulübe gidip müzik dinlemek şu sıralar daha revaçta. Artık gece kulübünün tanımı değişti, o yüzden kimse şu anda ’eğlenemiyor.’ İkinci bir sebep de sağlıklı yaşam trendi. İçki tüketmekten çok meditasyon yapmanın, spor yapmanın, sağlıklı beslenmenin gündeme gelmiş olması da bir etken. Eskisi kadar ’dağıtalım, içelim’ günlerinin yerini sağlıklı yaşam almış vaziyette. Huzur, eğlencenin tanımını değiştirdi. Kafa dağıtmak yerine huzurlu ve sakin yaşamak daha anlamlı olmaya başladı.