Efsanevi adamın kısa öyküsü

Güncelleme Tarihi:

Efsanevi adamın kısa öyküsü
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2013 01:23

David Fincher, 2010 yapımı ‘Sosyal Ağ’ filminde Facebook’un mucidi Mark Zuckerberg’i konu almış ve ortalık ayağa kalkmıştı. Zuckerberg’in bilinmeyen ve kötücül yönlerini de masaya yatırmıştı Fincher. Bu hafta yine uzun süre tartışılacak bir film vizyonda. Bilgisayar çağına hükmeden, yön veren en önemli isimlerden Steve Jobs’ın hayatını konu alan ‘Jobs’, her ne kadar iyi bir biyografi filmi olarak hafızalarda kalamayacak olsa da, Ashton Kutcher’ın üstün performansıyla bile izlenmeyi hak ediyor. Matt Whiteley’nin yazdığı senaryoyu filme alan isimse Joshua Michael Stern.

Haberin Devamı

Dünya nüfusunun neredeyse tamamına yakını teknolojiyle iç içe.
Özellikle de bilgisayar denince akla gelen birkaç isimden biri kuşkusuz ki Steve Jobs.
Teknoloji alanında insanoğluna birçok yenilik katan Steve Jobs ne yazık ki kansere yenik düşmüştü.
Jobs filmi de, bu üstün zekâlı adamın, özellikle de bu işe nasıl başladığına ve çalkantı dolu yıllarına odaklanıyor.

ONU NASIL BİLİRDİNİZ?

Birçoğumuzun elinde bulunan ve günlük hayatımızın bir parçası haline gelen iPod, iPad, iPhone gibi ürünlerin mucidi olan Steve Jobs hırslı bir kişilik.
Tıpkı ezeli rakibi Bill Gates gibi, daha çok büyük kurumlarda kullanılan iş bilgisayarlarını evlere sokmak için büyük çaba harcadı.
PC (Personal Computer) olarak adlandırılan kişisel bilgisayarların gelişimine büyük katkılar sağladı.
Ancak tüm bunları yaparken de pek çok güce tapan adam gibi etrafındaki insanları ezip geçti.
Yeri geldi başkalarının fikirlerinden faydalandı, yeri geldi hırslarına yenik düştü. Kendi otobiyografisinde de bu kötü yönlerini dile getirmekten hiç kaçınmadı.
Bir oyuncu için, herkesçe tanınan biyografik bir kişiliği oynamak hem zor hem de kolaydır.
Kolaydır, çünkü o insana has fiziksel tavırları taklit etmek oyuncuya artı kazandırır.
Zordur, çünkü canlandırılacak kişinin sevenlerini ikna etmek, rolü inandırıcı kılmak beceri ister.
İşte her anlamda göz dolduran Ashton Kutcher, Jobs’ı canlandırmanın üstesinden gelmiş.
Öyle ki, eksik birçok parça barındıran senaryoya rağmen Kutcher’ı izlemek bir keyif haline dönüşüyor.
Hemen hatırlatalım, Kutcher, oyunculuktan kazandığı paranın büyük bölümünü teknoloji şirketlerine yatırıyor. Bu da onu bu role belki daha da yakınlaştırıyor.
Genel anlamda bakılacak olunursa ‘Jobs’ iyi bir film.
Ancak Jobs’ın hayat hikâyesini iyi bilenler ya da otobiyografisini okumuş olanlar filmden pek memnun ayrılmayabilir. Zira, 1996’ya dek olan bölüme odaklanan senaryoda birçok eksik var.
Özellikle de elinden iPad, iPhone düşürmeyen genç nesil, bu ürünlerin nasıl üretildiğine dair kısımları filmde bulamayınca üzülecektir.

Haberin Devamı

ÇIKIŞ AMACINA HİZMET EDEN BİR FİLM

Haberin Devamı

Apple’ın efsanevi CEO’su Steve Jobs’ın bir misyonu vardı.
Ürettiği ürünlerin sadece insanların kullanmasını değil, onunla bağ kurmalarını da istiyordu.
Şimdi baktığımızda bunu az çok başardığını da görüyoruz.
İdealleri uğruna çok savaştı. Yeri geldi elinden işi alındı, yeri geldi o başkalarının hakkını yedi. Ancak sonuçta insanoğluna hizmet etti.
Biyografi filmlerinden hoşlanıyorsanız, kullandığınız teknolojik ürünlerin nasıl evrim geçirdiğini merak ediyorsanız ve tabii Ashton Kutcher’ın muhteşem oyunculuğuna tanık olmak istiyorsanız, bu hafta sizlere ‘Jobs’u gönül rahatlığıyla öneririm.
‘Jobs’ keşke biraz daha yaşasaydı diyerek izleyeceksiniz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!