OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 26, 2005 00:00
Sezen Cumhur Önal, 40 yıl sonraki buluÅŸmasını yazdı: ‘Formula 1, Ä°stanbul’a geldi. Bana da 60’lı yıllardan bir dost getirdi... Ursula Andress.’John F.Kennedy’nin Amerika BirleÅŸik Devletleri’ne baÅŸkan seçildiÄŸi günler... Henüz Beatles ortada yok. Gençler arasında Rock’n Roll’dan sonra, yeni bir salgın var; twist. Fransızlar, Edith Piaf’a, Ä°talyanlar Domenico Modungo’yu dinliyorlar. Historie d’un Amor’la meÅŸhur Miguel Amador, Ä°stanbul’da ÅŸarkı söylüyor. BeyoÄŸlu’nda küçük sahnede Haldun Dormen var. Yeni Melek sinemasında Charlton Heston’un ‘Ben Hur’u oynuyor. Türkan Åžoray ‘Köyde Bir Kızı Sevdim’ adlı filmle, Türk sinemasına ilk adımlarını atıyor. Kulis Bar, sanatçıların mekanı. Pastahane deyince akıllara Tilla ve Park geliyor. Aynı günlerde Türkiye, Hollywood sinesından bir ünlü aktörü ve eÅŸini ağırlıyor. Ömer Hayyam rolü ile, beyazperdede ünlenen yakışıklı, John Derek ve eÅŸi Ä°stanbul’a geldiler. John Derek ünlü, ama karısı güzelliÄŸi ile daha baskın çıktı. Herkesin gözü kadının üzerinde. Uzun boylu, uzun saçlı bir sarışın. YeÅŸil gözlerinin cazibesine diyecek yok. Kim di bu kadın? Adının Ursula Andress olduÄŸunu öğrendik. Ä°sviçre’de Bern’de doÄŸmuÅŸ. Roma’da modellik, sinema derken, John Derek’in kalbini çalmış. Evlilik onlara yakışmış.Ä°ki aşık Ä°stanbul’da 4 gün kaldılar. Hilton’da konakladılar. Topkapı Sarayı’nı gezdiler, Kapalıçarşı’da alışveriÅŸ yaptılar. BoÄŸaz’a hayran kaldılar.Emirgan’a GüneÅŸ Kampı’na birlikte gittik. Türk güreşçilere büyük ilgi gösterdiler. O zamanlar TV yok. Radyo günleri, daha TRT kurulmamış... Yazılı basın, bugünkü tabiriyle medya peÅŸlerinde. Dönemin gençlik dergisi Yelpaze’de haftada bir yazılarım çıkıyor. Radyoda müzik programları yapıyorum. Vakit buldukça, onlarla geziyorum. Müzik, dostluÄŸun adresi.Åžarkılar bu aÅŸk içinJohn Derek’la röportaj yaparken duymuÅŸtum ilk defa... En beÄŸendiÄŸi ÅŸarkıcı ‘Nat King Cole’. Cole için ‘Kadife sesli’ demiÅŸti. Sonra radyo anonslarında ‘çikolata renkli’sini ben ilave ettim, fena da olmadı. Hilton Oteli’nin yanı başında rahmetli Ä°brahim DoÄŸudan’ın meÅŸhur Kervansaray gazinosuna, Los Paraguayos gelmiÅŸti. Ursula Andress ve John Derek, Ä°stanbul’da kaldıkları son gece onları dinlemeye gittiler. Onlarla Kervansaray’da karşılaÅŸtık. Aradan uzun yıllar geçti ama hálá dün gibi anımsıyorum. Dostum Luis Alberto Del Parana duygulu bir insandı. Bu ünlü genç aşıklar onun gözünden kaçmadı. O gece Los Panaguayos’un seslerinde ve gitarlarında Latin aÅŸklarının en güzel ÅŸarkıları vardı.. Luiz Alberto, elinde gitarı Bessame Mucho’yu Ursula Andress için söyledi: ‘Beni daima sev ki, rüyaların gerçek olsun.’Gerçek mi, deÄŸil mi bilmem ama Ursula Andress ile John Derek evliliklerini 1966’da noktaladılar. Ursula Andress, perdenin unutulmaz sarışını Marilyn Monroe’nun dünyaya veda ettiÄŸi zamanlarda geldi sinemaya. Gençti, güzeldi, ateÅŸliydi, sinemayı da ateÅŸleyecekti. Sanki hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸHızlı yaÅŸamış, hız meraklısı Ursula Andress, Formula 1 için Ä°stanbul’a geldi. Ne Ä°stanbul eski Ä°stanbul, ne Ursula Andress eski Ursula... Gerçi gençliÄŸini hatta sinemayı bile bırakmış ama ateÅŸli kalbini, ruhunu ve yaşına raÄŸmen güzelliÄŸini bırakmamış. Artık erotik bir figür deÄŸil, bir efsane... Hem de dikkatle bakıyorum, dinliyorum bakımlı bir efsane. Sinema, müzik, eÄŸlence, yarışlar, dolu dolu yaÅŸadığı hayatın bir armaÄŸan olduÄŸunun bilincinde... Sanki hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸ. 1960’ta neyse 2005’te de o. Kocası John Derek’in ikinci karısı olan Bo Derek’le niye birlikte gezdiklerini çekindim, soramadım. GüzelliÄŸi dillere destan üçüncü eÅŸi Linda Evans’la evlendikten sonra 71 yaşında kalp krizinden hayata veda eden John Derek’le birlikte çekilmiÅŸ eski resimlerimize bakarken duygulandığını hissettim. Konuyu deÄŸiÅŸtirmek için müzikten söz açtım.Ursula, Ä°talyan ÅŸarkıcısı Mino’yu çok seviyor. Ona, Mino’nın seslendirdiÄŸi sözlerini yazdığım Türkçe ÅŸarkıların albümünü verdim. Sonra da geçen yıl ölen Sacha Distel’in söylediÄŸi ÅŸarkılarımın CD’sini... ‘Eski ÅŸarkılar da, ÅŸarkıcılar da baÅŸkaydı’ dedim. ‘Zaman deÄŸiÅŸti’ dedi, güldü.Shirley Bessey’den Adamo’ya kadar hep geçmiÅŸten, geçmiÅŸ ÅŸarkı ve ÅŸarkıcılardan söz etmekten ikimiz de sıkılmıştık... ‘YaÅŸamımda ÅŸimdi yeni ÅŸarkılar var. Biz de onlara bakalım’ dedi. GeçmiÅŸi resimlerde, eski ÅŸarkılarda bırakıp, yeni günlerde görüşmek üzere vedalaÅŸtık, eski dost Ursula Andress’le...EÅŸi için soyundu60’lı yıllarda sinema dünyasına güzelliÄŸiyle damgasını vuran Ä°sviçreli yıldız, özellikle aktörlüğü bırakıp yönetmenliÄŸe baÅŸlayan kocasının imza attığı filmlerde cömertçe soyunmuÅŸtu.Unutulmaz Bond kızıUrsula Andress’i perdede, dünyaya hakim olmak isteyen kötü kalpli Dr. No’ya karşı mücadele veren 007’nin yanında seyrettik. Tropikal bir iklimde yarıçıplak bir balıkçının kızını oynadı. Heykel gibi kusursuz vücudu ile ufacık bikinisi içinde, James Bond ile seviÅŸirken, tüm erkeklerin yüreÄŸini hoplattı. Tam bir aÅŸk ilahesiydi. James Bond rolündeki Sean Connery ile çevirdiÄŸi aÅŸk sahneleriyle belleklere kazındı bir kez. Bir afrodit dünyaya elveda derken bir yenisi sinemaya ‘Merhaba’ diyordu..Ona Dr. No’daki ateÅŸli aÅŸkı Ajan 007 James Bond’un, Sean Conerry’nin de geçen ay Ä°stanbul’da olduÄŸunu söyleyince gözleri parladı. GeçmiÅŸi, o en parlak günleri anmanın buruk bir heyecanını yaÅŸadı. Güldü geçti.Â
button