Güncelleme Tarihi:
Eleştirmenlerin “taş plak sesli kadın” olarak nitelediği Sema Moritz’in sesiyle hayat verdiği albüm, öyküleriyle etkili, sesleriyle büyülü, Cumhuriyet dönemi kadın şarkıcılarına adandı. 1895-1940 yılları arasında sesiyle efsaneleşmiş İstanbullu hanımefendilerin seslendirdiği şarkıların yeniden yorumlanmasıyla hazırlandı.
Sema Moritz, İstanbullu Efsane Hanımlar’la ilgili “Onlar birer efsaneler ve öyle de kalacaklar. Onlara laf olsun diye efsane demiyorum. Sesleri, o dönemdeki duruşları, hayata bakışları ve yaşamlarıyla birer efsaneler. Ben sadece onların yankısıyım” diyor.
Deniz Kızı Eftalya
BİR EFSANE GİBİ YAŞADI
1891’de İstanbul’un Büyükdere semtinde doğdu, 15 mart 1939’da aynı şehirde öldü. Jandarma yüzbaşısı Yorgaki Efendi’nin kızı. Müziksever babası eve gelen konuklar için saz çalar, genç eftalya da babasının sazı eşliğinde şarkı söylerdi. “Deniz kızı” lakabının da ilginç bir hikayesi vardır. Eftalya hanım genç kızlığında sıcak yaz gecelerinde bazen babasıyla, bazen de tek başına, Büyükdere’den sandalla denize açılırmış. “Mehtabiye” denilen musikili boğaz gecelerinin bu yüzyıldaki bir uzantısı sayabileceğimiz bu sandal sefalarında eftalya gece boyunca şarkılar söylermiş. Halk gece karanlığında yüzünü göremediği, sadece sesini uzaktan duyabildiği bu esrarengiz genç kıza “deniz kızı” adını takmıştı. Eftalya Hanım “deniz kızı” adıyla ünlendi, Galata’nın çalgılı kahvelerinde bu adla sahneye çıktı. Eftalya Hanım’ın bir sal gezintisinde üşütüp hasta düştüğü, ondan sonra da toparlanamadığı söylenir.
Mürşide Hanım
BİRÇOK PLAĞI GÜNÜMÜZE ULAŞAMADI
Mürşide Hanım 1913’te İstanbul’da doğdu. Başmüezzin olan babası ile Hafız Sadettin ve Hafız Cevdet’in musiki sohbetlerine katıldığı Tekke’ye uygun görülen zamanlarda götürülmesi onda ilk musiki sevgisini yarattı. Mürşide Hanım hem Dar’ül Elhan’a, hem de ilk İstanbul radyosuna devam etti. Konservatuarda halk türküleri derlemesi olarak 17 plağı olduğunu söylemiştir. “Yıldızların Altında”yı ilk defa Saadet Hanım’la düet olarak plak yapan Mürşide Hanım’dır. Birçok plağı bugüne ulaşmamıştır. Bunlar arasında çok tutulan “Sevda Yaratan Gözlerine” vardır. Ayrıca Odeon ve Columbia’ya da birçok plak yapmıştır. 1934’te evlendiği eşi subay olup Harbiye Bandosu’nda korno çalmıştır. Düğününe hocası İsmail Hakkı Bey bir ut ve bir beste hediye ederek katılmıştır. 1933’teki nikahtan sonra ise subay hanımı olduğundan plaklarda Meziyet Hanım ismini kullanmıştır. 1984’te vefat etti. Mürşide Hanım sahneye çıkmayı bıraktığı için çocukları onun eskiden şarkıcılık yaptığını bilmiyorlar. Nesrin Sipahi evlerine gelince çok seviniyorlar, halbuki anneleri seneler önce ondan çok daha ünlüymüş.
Seyyan Hanım
ASLINDA TANGO ONDAN SORULUR
İlk Türkçe tango eseri olan Mazi Kalbimde Bir Yaradır’ı ilk seslendiren kişidir. Tango, rumba ve foxtrot icra eden Oskay, elliyi aşkın uzunçalardan en çok tangolarla ün kazandı. 1913’te İstanbul’da doğdu. İlk öğreniminin ardından İstanbul Konservatuvarı’na devam etti ve Talariko Bey’den dersler aldı. Konservatuvar yıllarında yabancı dillerde (İtalyanca-Fransızca) söylediği şarkıları bir süre sonra Kadıköy Opereti’nde (Şimdiki Süreyya Sineması’nın olduğu bina) söylemeye başladığında daha 16 yaşındaydı. Yabancı kökenli şarkılar yanında “Efem”, “Çoban Yıldızı (Pole Star), “Akşam Garipliği (Night Gloomy)”, “Zavallı Aşk (Poor Love)” gibi özgün Türk müziği örneklerini de icra etti. 1914-1920 arasında söylediklerinin bazıları hocası Kaptanzade Ali Riza Bey ve Columbia tarafından kayıt edilmiş ve günümüze ulaşmaları sağlanmıştı. İlk Türk tangosu “Mazi Kalbimde Bir Yaradır” Necip Celal tarafından bestelendikten hemen sonra onun sesiyle dinleyicisi ile buluştu. Teğmen Sait Oskay ile evlenerek Oskay soyadını aldıktan sonra eşinin görevi dolayısıyla Anadolu’nun farklı illerinde yaşadı. Bu dönemde ancak uzun ve yorucu seyahatlerden sonra İstanbul’a gelerek ses ve müzik çalışmalarını devam ettirdi.
16 Mayıs 1989’da Maltepe’deki evinde 76 yaşında hayatını kaybetti. 1970’lerin sonunda sahneye son kez çıktığında seyircilere “Biz şimdiki sanatçılar gibi sahneye çıktığımızda elimizi kolumuzu sallamazdık. Mum gibi durur, şarkımızı söyler, alkışımızı alır ve annemizle eve giderdik” demişti. Şimdiki şarkıcılara kendi farklarını çok güzel anlatmıştı.
HANGİ ŞARKILAR VAR
- Saçlar Samur Bukleli (Beste-Söz: Rakım Erkutlu)
- Ah ne Tatlı Bir An (Anonim)
- Ah Erkekler (Anonim)
- Helvacı (Anonim)
- Sarhoş (Anonim)
- Kaçsam Bırakıp (Anonim)
- Özleyiş (Beste: Necip Celal Antel)
- Kağıthane’ye Gelin de Yalınız (Anonim)
- Mümkün mü Unutmak Güzelim (Beste-Söz: Rakım Erkutlu)
- Yıldızların Altında (Beste: Kaplanzade Ali Rıza Bey, Söz: Ömer Bedrettin Uşaklı)
- Biz Heybeli’de Her Gece Mehtaba Çıkardık (Beste-Söz: Yesari Asım Arsoy)