OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 04, 2004 00:00
Kıyı ve Deniz Jeolojisi Sempozyumu13-15 tarihleri arasında Jeoloji Mühendisleri Odası ile birlikte düzenlenen Kıyı ve Deniz Jeolojisi Sempozyumu Yıldız Teknik Ãœniversitesi'nde yapılacak. 3 günlük etkinlik boyunca Kıyı ve Denizlere iliÅŸkin deprem, tsunami, kıyı alanları yönetimi, jeoteknik, petrol, kıta sahanlığı, jeomitoloji, jeoarkeoloji gibi konular tartışılacak. Sempozyum boyunca çeÅŸitli oturumlarda çok farklı konular gündeme gelecek. Şükür Ersoy’un düzenleme kurulu baÅŸkanlığını yaptığı, JMO baÅŸkanı Ä°smet Cengiz, YTÃœ rektörü Durul Ören ve Ä°stanbul Belediye BaÅŸkanı Kadir Topbaş’ın açılış konuÅŸmalarından sonraki ilk oturum, çaÄŸrılı konuÅŸmacı olarak Naci Görür’e ait. Marmara Denizi’nin depremselliÄŸinin anlatımından sonra TuÄŸamiral Nazım Çubukçu SHOD’un tanıtımını yapacak. Çok sayıda çaÄŸrılı konuÅŸmanın da yapılacağı toplantıda ele alınacak diÄŸer konular arasında ÅŸunlar var: Jeoloji, jeofizik, kıyı mühendisi, jeomorfoloji gibi uzmanların katılacakları kıyı jeolojisi, Ä°stanbul BoÄŸazı,Kıyı yönetimi, Ä°stanbul kıyıları ve yönetimi, Kıyı ve jeoteknik, Petrol jeolojisi, sismik yorumlama, Aktif Tektonik, Kıyı ve deniz haritaları, GPS ve kıyı deÄŸiÅŸimleri.. ÇaÄŸrılı konuÅŸmacılar arasında ÅŸu isimler var: Namık Yalçın, Esen Arpat, Tufan ErdoÄŸan, OÄŸuz Ertürk.. Panel: Kıyı alanları yönetimi, eko turizm ve kıyı dinamiÄŸi..MuÄŸla Uluslararası Kant SempozyumuMuÄŸla Ãœniversitesi’nde 6-8 Ekim tarihleri arasında MuÄŸla Uluslararası Kant Sempozyumu düzenleniyor. Açılış konuÅŸmalarını MuÄŸla Ãœniversitesi Felsefe Bölüm BaÅŸkanı Prof. Dr. DoÄŸan Özlem, Rektör Prof. Dr. Åžener Oktik, Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın yapacağı sempozyum, yerli ve yabancı felsefecilerin, ünlü Alman felsefe ve düşün insanı Immanuel Kant üzerine araÅŸtırmalarıyla sürecek. Sempozyum, ‘Teorik felsefe’, ‘Teorik felsefe/ Metafizik’, ‘Politik felsefe’, ‘Pratik felsefe’, ‘Estetik / Teoloji’, ‘Pratik felsefe/ pedagoji’, ‘Estetik/ eÄŸitim’, ‘Teorik felsefe/ Antropoloji’, ‘Politik felsefe/ Aydınlanma’ gibi baÅŸlıklar altında düzenlendi. Daha çok bilgi için: www.mu.edu.tr/private/KantÄ°mmanuel Kant, 1724-1804 tarihleri arasında yaÅŸadı, dünyanın kökeniyle ilgili düşüncelerini ortaya koydu. EleÅŸtirici felsefe konusunda yazdı. Bilginin temelini, kavramların kullanım alanlarını araÅŸtırdı, belirlemeye çalıştı. Aydınlanma düşüncesinin savunucusudur. Felsefi yaklaşımlarıyla, getirdiÄŸi açıklamalarla, toplumları büyük ölçüde etkilemiÅŸ ve yeni bir çığır açmıştır. Sempozyumun icra komitesinin BaÅŸkanı Nebil Reyhani üyeleri ise Mehmet Elgin, Güçlü AteÅŸoÄŸlu, Kubilay HoÅŸgör. Organizasyon komitesinin BaÅŸkanı ise DoÄŸan Özlem.BÄ°LÄ°M ile yeni tanıştımArkadaşımın evinde gördüğüm BÄ°LÄ°M dergisiyle yeni tanıştım. Dergide okuduÄŸum bazı konular, bilimsel konulara uzaktan duyduÄŸum merakı arttırdı. Ve ilk cumartesi günü Bilim’i merakla aldım. Ben lise öğrencisiyim, ama çocuk sayfası ortaokula giden kardeÅŸimi ilgilendirdi. Orada verdiÄŸiniz deneyi evde yaptık, doÄŸrusu eÄŸlendik. KardeÅŸim bu köşe her hafta var mı diye sordu. Sizden isteklerimiz olacak, bir kaç sayı daha dergiyi alalım, isteklerimizi öyle bildirme kararı aldık... Hazırlayan büyüklerimize teÅŸekkür ederiz.Esen Güvenli Kadıköy Ä°stanbulKadın Ãœzerine SavaÅŸlarTestosteron-Östrojen konusunun sonunu getiremeyeceÄŸiz galiba. Baksanıza ülkemiz nasıl da yeniden derinlemesine bu ‘savaşın’ içine yuvarlanıverdi?!AKP’nin ‘Zina cezası’ getirmek istemesi, toplumun bütün dinamik, çaÄŸdaÅŸ kesimlerini sarstı. Bugün yatak odasına veya insanlar arasındaki gönüllü sevgi-cinsel iliÅŸkinin içine devleti ve yasaları sokarak ‘cezalandırmak’ düşüncesiyle/ mantığıyla yaklaÅŸan bir politik kafanın, yarın bu doÄŸrultuda, ‘östrojen’i biraz daha çok denetlemek için yeni adımlar atmaya istekli olduÄŸunu da biliyoruz.Bu kafanın, yarın, programlarından neyi çıkartıp önümüze koyacakları konusunda bir fikrimiz yok.Ä°ktidarın öne sürdüğü ‘kadınları korumak’, ‘kadın erkek eÅŸitliÄŸini saÄŸlamak’ gibi güldürücü gerekçeler, doÄŸal olarak hiç inandırıcı deÄŸil ve kadınların hepsi ayakta!* * *Türkiye’de Testosteron-Östrojen arasındaki ‘savaş’, yakınımızdaki Avrupa ülkelerine kıyasla çok daha fazla. Çünkü Avrupa’da demokratik ve sosyal ‘devrim’lerle, kadınların mücadeleleriyle, uygarlık düşüncesinin ulaÅŸtığı nokta itibariyle, kadın-erkek eÅŸitliÄŸi, kadınların özgür birey olarak toplumda yer almaları gibi temel sorunlar, en azından yasalar önünde çözülmüş durumda. Ama doÄŸumuzda, Ä°slam coÄŸrafyasında durum öyle deÄŸil.Testosteron, kadınlarla ilgili herÅŸeyi kendisi belirleme isteÄŸinde. Pratikte de bunu gerçekleÅŸtiriyor. Testosteron öyle baskın ki, kadınlara ‘yüz-göz’ açtırmıyor! Kültürlerin, erkek baskınlığının özelliÄŸine göre, kadına tırnağını bile örttürüyor!Bunun ‘din’ ile ilgisi mi var? Öyle ileri sürülüyor. Ama bunun daha çok uygarlıkla, kafalarla, düşüncelerin aydınlanmasıyla iliÅŸkisi var.Nitekim, OrtadoÄŸu’da biraz daha uygarlaÅŸmış Müslüman erkekler ve ülkelerin, kadının örtünmesinde söz hakkından vazgeçtiÄŸini görüyoruz. Ä°slam coÄŸrafyasında bu kadar farklı tutumlar, farklı ‘dinsel yorumlar’ olduÄŸuna göre, ülkelerin ve erkeklerin uygarlaÅŸma düzeyinin kadın örtünmesinde belirleyici olduÄŸunu kabul etmeliyiz.Ãœlkemizin içine düştüğü bu ‘testosteron-östrojen savaşı’, aslında, ne tarafa yol alacağımızla yakından iliÅŸkili..Testosteron, ‘inanç ÅŸiddeti’ ile takviye edilmiÅŸ baskısı ile, kadınları erkek egemenlik alanı dışına çıkartmama uÄŸraşı veriyor.‘Zina cezası’nın esasında bu yatıyor.EditörÂ
button