OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 19, 2004 00:00
Ä°TÜ’de Biyoteknoloji ve Genetik AraÅŸtırmalar MerkeziDr. Yük. Müh. Orhan Öcalgiray’ın bağışlarıyla, Ä°stanbul Teknik Ãœniversitesi tam donanımlı Moleküler Biyoloji-Biyoteknoloji ve Genetik AraÅŸtırmalar Merkezi’ne kavuÅŸtu. Merkezin, ülkemizin ve Ä°TÜ’nün bilim ve teknoloji alanında dünyayla yarışan bir kurum olması amaçlanıyor.Rektör Prof. Dr. Gülsün SaÄŸlamer, ‘Merkez, üniversitenin son 8 yılda gerçekleÅŸtirdiÄŸi atılımların son halkasını oluÅŸturuyor. Lisans, lisansüstü ve uluslararası düzeyde araÅŸtırmaların yapılacağı merkez, üniversitemizi 21. yüzyıla taşıyacak’ dedi. Dr. Orhan Öcalgiray ise "Küçük bir memur çocuÄŸuyum, bu üniversitede okuyarak feyiz aldım. Ãœniversiteme borcumu ödemek için bu merkezi yaptırdım. Merkezin kış koÅŸullarına raÄŸmen 8 ayda bitirilerek hizmete açılmasını, projeye katkıda bulunanların sevgi, baÄŸlılık ve insanüstü çabalarına borçluyuz." dedi.Moleküler Biyoloji-Biyoteknoloji ve Genetik AraÅŸtırmalar Merkezi; moleküler biyoloji, genetik ve biyoteknoloji alanlarında uluslararası platformda önde olabilmek, ülkede yeterli bilgi birikimini saÄŸlamak, dünya standartlarında kaliteli araÅŸtırmacılar yetiÅŸtirmek ve evrensel bilime katkıda bulunmak amacıyla kuruldu. Merkezde, tam teçhizatli eÄŸitim ve araÅŸtırma amaçlı toplam 21 laboratuvar, aynı anda üç paralel toplantının sürdürülebileceÄŸi konferans salonu ve sergi alanı bulunuyor. Merkezin öncelikli çalışma alanları; moleküler biyoloji, genetik, biyoteknoloji, nanobiyoteknoloji, yönlendirilmiÅŸ evrim (protein ve metabolizma mühendisliÄŸi), enzim biyoteknolojisi, genetik mühendisliÄŸi, nörobiyoloji, biyobenzetim (biomimetics), biyomalzemeler, kombinatoriyel biyoloji, çevre biyoteknolojisi, moleküler modelleme, moleküler evrim, fonksiyonel genomik, proteomik olacak. Psikanaliz buluÅŸmaları6. Uluslararası Ä°stanbul Psikanaliz BuluÅŸmaları, 5-6 Kasım 2004 Fransız Kültür Merkezi Ä°stanbul’da Psikroz konusunda olacak. Konferanslar: Aimée olgusu veya anne kız arasındaki delilik (EldaAbrevaya). Beyaz psikoz kavramı üzerine (Panos Aloupis). Psikotik durumlar ve beden (Zehra Karaburçak). Psikoz: gerçekliÄŸin öteki yüzü (Vehbi Keser). Bir çocukluk çağı psikozunun psikanalitik tedavisi (Catherine Mathelin). Psikotik durumlarda sahneye koyma (Nicole Minazio). Nevrozun ötesinde (Talat Parman) Genç öznenin psikotik dağılması: çoÄŸul bir psikanalitik çalışma (Bernard Penot). Divanda bir psikotik (Isabel Usobiaga). Lacancı görüşe göre psikoz ve tedavisi (Alain Vanier). Panel: Fikret Ãœrgüp: hep eksilmiÅŸim. Nihal Elvan. Antonin Artaud: ÅŸizofreni ve sanat Ahmet Soysal. Psikoz ve yaratıcılık: Talat Parman . Atölyeler: Alain Vanier, Bernard Penot, Catherine Mathelin, Isabel Usobiaga, Nicole Minazio, Panos Aloupis. Etkinlik dili : Türkçe, Fransızca. Konferanslarda ve panelde eÅŸzamanlı çeviri yapılacak. Etkinlik yeri: Fransız Kültür Merkezi Ä°stiklal cad. Kayıt ve ücret için tel: 0212 292 8808 faks: 0212 292 8807; info@interium.com.tr Beste yarışmasında ana tema Aşık VeyselBu yıl 11.si düzenlenen ve jürisi Atilla ÖzdemiroÄŸlu, Garo Mafyan, Ä°zzet Öz, Borga Parlar, Hakan Özer, Sedat Ergin, Åžeref OÄŸuz, Faruk Eczacıbaşı ve Emrehan Halıcı’dan oluÅŸan HALICI- Midi Bilgisayarla Beste Yarışması’nda ana tema Aşık Veysel. Yarışma, sanat ile teknolojinin birlikteliÄŸinin en güzel örneklerini ortaya çıkarmaya yönelik bir karakter taşıyor ve her yıl bir tema üzerinde düzenleniyor. Bu yılki ana tema Aşık Veysel. Yarışmacılar, bu halk ozanımızla hissettiklerini eserlerine yansıtacaklar. Jüri’nin 1000 kadar eseri deÄŸerlendirdiÄŸi belirtiliyor. Daha ayrıntılı bilgiye http://midi.halici.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Birinci, ikinci ve üçüncülük kazanan eserlere toplam 6 milyar TL ödül verilecek. Ziraat Öğrencileri KongresiEge Ãœniversitesi Ziraat Fakültesi’nde 27-28 Ekim 2004 tarihleri arasında Ulusal Ziraat Fakültesi Öğrencileri Kongresi düzenlendi. Bu kongrenin gençliÄŸin tarım vizyonunun daha geniÅŸ kitlelere ulaÅŸmasında, sorunların tartışılmasında büyük yarar saÄŸlayacağı görüşünde kongre düzenleyiciler. Daha ayrıntılı bilgi için: www.agr.ege.edu.tr/etkinlikler.htmlHukuki korumaKadın ve erkeÄŸi biyolojik, fizyolojik ve ruhsal olarak belirleyen östrojen ile testosteron hormonlarının toplumsal, sosyal ve siyasal plandaki etkileri üzerinde duruyoruz, çeÅŸitli açılardan haftalardır. Dünyada, özellikle biz gibi ülkelerdeki daha kötümser manzaraya bakıldığında, testosteronun siyasal ve toplumsal ‘saldırganlığı’nı veya ‘savaşçı’lığını dizginlemede, kadın lehine hukuki ortamlar yaratmak kesin ÅŸart.Hukuki korumalar, kadına yolu açabiliyor. Kadının anne ve diÅŸi olmasından kaynaklanan engellere, engellemelere, dışlanmalara karşı, bir dereceye kadar bir denge saÄŸlayabiliyor.Fakat, kadını yasal kayırmaların da yetersiz kaldığı görülüyor. Erkekler, bir yolunu bulup, kasıtlı olmasa bile, tarihsel ve psikolojik bir erkek bilinci ile, iktidar alanları korumasına yönelik erkek dayanışması veya tavrı sergileyebiliyor. Bu durumda, kadınlar, yasal haklarını kısıtlı kullanabiliyor.Ä°skandinav ülkelerinde özellikle yasal korumaların olumlu sonuçlar verdiÄŸi görülüyor. Kadının siyasal temsili, bu ülkelerin çoÄŸunda, diÄŸer ülkelere kıyasla uç noktalarda. Fakat, kadınların siyasal planda ne kadar ve hangi sürede erkeklerden farklı bir ‘kadın kültürü’ oluÅŸturabildiklerini veya oluÅŸturabileceklerini, doÄŸrusu merak ediyorum. Belki bu açıdan, Ä°skandinav örneÄŸinin izinden gidilebilir ve siyasal bir kadın kültürünün izleri var mı ve olabilir mi, araÅŸtırılabilir.Bu nokta önemli. Yoksa, ben, kadınların siyasal planda erkek kültürü ile ve gibi davranmasına, politikalar üretmesine ve uygulamasına ilgi duymuyorum. Aynı politikaları erkek veya kadın üretmiÅŸ hiç önemi yok. Aman kadınlar da olsun iÅŸte, gibi bir mutlak eÅŸitlikçilik peÅŸinde de deÄŸilim.Amacım, dünyanın birçok bakımdan feláket tablosundan sorumlu gördüğüm testosteron hormonu, östrojen hormonu ile dengelenir veya hatta yerine östrojen hormonuna ve egemenliÄŸine bırakırsa, daha yaÅŸanabilir bir dünya yaratılabilir mi, sorusunun peÅŸinden gitmek.. Ve östrojenin uzun sürede yaratabileceÄŸi kendi toplumsal ve siyasal kültüründe umut var mı, sorusunu tartışmak..Sahi, niye bu ‘ütopik’ konuyu, çok daha sayıda kadın ve erkek tartışmıyor?Yoksa bu köşeyi okuyan yok mu! Okuyup da ilginç mi bulmuyorsunuz?Daha kötüsü, dünyadan, testosteron hormonunun yönetiminden ve yol açtıklarından memnun musunuz!?Yoksa insanlığın, günün peÅŸinde koÅŸmaktan, hiç mi gelecek ütopyası kalmamış?Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla..EditörÂ
button