Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta Sebahat Bağbars’ misafir etmiştik köşemizde. Bugün de, yine Basın Enstitüsü Derneği olarak her yıl (Aydın Doğan Vakfı ve Hürriyet’in desteğiyle) düzenlediğimiz Gazetecilik Meslek İçi Eğitim Sertifika Programı’nın dördüncüsüne katılan ve çalışması İKİNCİLİĞE layık görülen Taşkın SU’ya açıyoruz köşemizi. Haberi okuyunca niye fotoğrafsız olduğunu anlayacaksınız. Bir insanlık trajedesi... Söz Taşkın’ın:
Ecstasy için iki DJ ile yattım, kızlığımı torbacıya verdim...
Adı Tweety, 22 yaşında. Takıldığı gece kulüplerinde onu böyle çağırıyorlar saçlarının renginden dolayı... Sapsarı saçları var, ‘orijinal rengidir, boya sanmayın’ diyor. Lise ikinci sınıftan beri uyuşturucu kullanıyor ve fahişelik yapıyor. Ona uyuşturucuyu ilk uzatan sevgilisiymiş. Sevgilisi de torbacıymış. Geçen sene cezaevinde ölmüş.
Torbacılık yaptığından habersiz, sevgilisi bir gece kulübüne götürmüş Tweety’yi. Al yut bunu deyip avucuna beyaz renkli bir hap bırakmış. Fakat gecenin sonunda ikincisi bir hap daha istemiş sevgilisinden. Sevgilisi vermek istememiş. Ağzından, hayatının mahvolmasına sebep olacak o kelimeyi kaçırmış: ‘Ne istersen yaparım!’ Bu kelimeden sevgilisi Tweety’e hapı vermiş. O da ona bekâretini...
Birkaç ay sonra sevgilisi cezaevine girmiş. Onun yokluğunda yeni torbacılarla, yeni müptelalarla tanışmış. Tweety, üç senedir kullandığı Ecstasy’i, yaşadığı cehennemi, mahvolan gençliğini, ‘techno’ müzik partilerinde gördüklerini anlattı...
Uyuşturucu için kendimi sattım, ama kimseye uyuşturucu satmadım
Ex’i ilk yuttuğum günü hatırladıkça ağlıyorum. Ağladıkça da kusuyorum. Ne ciğerim kaldı, ne midem. 45 kiloya düştüm. Sayısız erkekle yattım. Artık herkes bana bir ‘et parçası’ olarak bakıyor. Beyoğlu civarında çoğu mekâna girmem yasak. Mekân sahibleri beni torbacı zannediyor, ama ben bugüne kadar bir kişiye dahi uyuşturucu satmadım. Uyuşturucu için kendimi sattım ama kimseye uyuşturucu vermedim.
Bak işte sırtıma kemiklerim sayılıyor görüyorsun. Ellerime bak, sanki 60 yaşındayım. Kahvaltı yapmayı unuttum. Sadece bağırsaklarım kurumasın diye çorba içiyorum. Ailemi görmeyeli 2 seneden fazla oldu. Ne hale düştüğümü biliyorlar. Bildikleri içinde artık beni istemiyorlar.
Geçen sene büyük bir partide çalan iki DJ’le, DJ kabininde ilişkiye girdim
Düzenlenen dev ‘techno’ partilerde çalan DJ’ler, partiye gelenlerin çoğunun haplandıklarını biliyorlar. Dünyanın bir ucundan Türkiye’deki partilerde çalmak için astronomik ücretler karşılığında gelen en meşhur Avrupalı DJ’ler de biliyor.
Geçen sene büyük bir partide peşi sıra çalan iki DJ’le yattım. Bana hap versinler diye...
Çünkü parti alanında kimseye sormazsın hap var mı diye. Ve ben o gün hiçbir kanala (torbacı) ulaşamayarak o partiye boş (uyuşturucusuz) gittim. Orada başka biriyle yatsam bana 1000 dolar verse de benim için çözüm olmazdı. Benim paraya değil hapa ihtiyacım vardı. DJ’ler benim papikçi harman olduğumu (uyuşturucusuz kalmak) anladılar. O iki DJ de hâlâ büyük organizasyonlarda çalıyorlar. Parti afişlerinde en üstte onların resimleri var.
Uyuşturucu mafyası ve bazı parti organizatörleri işbirliği içerisinde
Ecstasy sadece partilerde yutulur. Kimse yutup da sokakta dolaşmaz. Esrar gibi değildir, bir park köşesi bulup içesin. ‘Techno’ ya da elektronik müzik olmadan olmaz. Ne kadar çok parti olursa o kadar çok Ecstasy tüketilir. Uyuşturucu mafyası ile bazı parti organizatörleri işbirliği içerisinde. Büyük partiler düzenlendiği zaman piyasada çok kaliteli mal olur. 25-30 milyondan aşağıya da satılmaz.
Kaba bir hesap yapalım. Yaklaşık 10.000 kişinin katılacağı bir partide katılanların yarısının kullanıcı olduğunu varsayalım. Rakam size abartı gelmesin. 10 saat sürecek bir partide bir kullanıcı minimum 2 hap yutar. Üçe, dörde çıkan da vardır benim gibi, ama şimdilik iki diyelim. 5 bin kişi adam başı 2 haptan 10 bin hap yutarsa torbacıların bir gecede piyasadan topladığı para 250 milyar civarında olur.
Kapıda kontrol yapamazsınız, adam haplanıp öyle giriyor
Her zaman 10 bin kişilik partiler olmaz, ama sadece hafta sonları İstanbul’da çeşitli kulüplerde 40-50 bin kişi eğleniyor. Anlayacağınız ortada inanılmaz büyük bir pasta var. Bu pastadan uyuşturucu mafyası, bazı organizatörler ve bazı kulüp işletmecileri pay alıyor. Müziği, partileri yasaklayamazsınız. Kapıda uyuşturucu kontrolü de yapamazsınız. Çünkü adam kapıda atıp içeri giriyor. Üstünde taşımıyor. Ecstasy içen adam hemen gözünden anlaşılmaz. Hapın etkisi en az 20 dakika en çok 45 dakikada etkisini gösterir.
Halbuki içerde hap yutmuş adamı anlamanın çok kolay yolları var. Dans ediş şekli farklı olan tiplerin yanına gidip suyundan isteyin ya da sakız ikram edin. Suyundan verirse, verdiğiniz sakızı alırsa kesinlikle hap yutmuştur. Düşünsenize bir barda adamın biri gelip içkinizi istese verir misiniz? Ya da biri gelip size sakız ikram etse? Terslersiniz, şüphelenirsiniz. Ama hap yutan kişi suyunu paylaşır çünkü su isteyen kişinin de haplı olduğunu düşünür. Zaten hap yutmuş kişinin vücudu sürekli su kaybeder. Hapın kafasını yaşamak için sürekli su içersin. Verdiğiniz sakızı da kabul eder çünkü haplı adam dişlerini sıkar, dişlerini sıkmamak için sakız çiğner.
Narkotikçiler bazen yapıyorlar. Ben birkaç kez şahit oldum. Ama bu birkaç kez olmamalı... Her partide, büyük ufak fark etmez her organizasyonda yapılmalı.
Taşkın SU