Güncelleme Tarihi:
* Yeni sezon başlıyor. Sizi de ekranda farklı bir projeyle görebilecek miyiz?
- Bu sene çok çalıştık. “Düriye’nin Güğümleri”yle başladık. Sonra sabah programı, ardından da dizi geldi. TRT 1’deki dizim daha bir ay önce bitti. şimdi bana uyan başka bir proje bekliyorum.
* Ne tür bir proje sizin için uygun?
- Bu zamana kadar hep naif, eğlenceli kızları canlandırdım. Mesela bir şizofreni oynamayı çok istiyorum. Değişik bir karakterle bambaşka bir Yeliz olarak dönmek istiyorum ekrana...
* Peki sıcak baktığınız teklifler var mı?
- Bir televizyon programı ve kasım ayında başlayacak bir diziyle ilgili görüşmelerim sürüyor. Ayrıca tiyatro yapmayı da düşünüyorum bu sezon...
* Üçünü bir arada yürütmek, zaman açısından imkansız değil mi?
- Bir ara yaptım zaten bunu, ama daha gençtim. “Anadolu Ateşi” adlı yarışmayı sunuyordum Cem Davran’la. Aynı dönemde ayrıca bir dizi çekiyor ve “Deniz Feneri” programını yapıyordum. Ama o zaman gençliğin verdiği bir enerji vardı tabii.
BİKİNİLİ GÖRÜNMEM AİLEMİN HOŞUNA GİTMEZ
* Pek haberlerinizi alamıyoruz, sizi göremiyoruz. Büyük projelerin gelmesi için biraz da göz önünde olmanız, kendinizi hatırlatmanız gerekmez mi?
- Kendimi anlatmayı çok sevmiyorum. Daha çok yaptığım işlerle anılayım istiyorum. Ortada olmaktan kasıt galalarda gezip kendini göstermekse, ben bunu istemiyorum. Yaptığın işle kendini anlatman en iyisi bence.
* Ama bugün çok genç oyuncular bile hızlı yol almak için strateji hazırlıyorlar...
- Ben çok hırslı değilim. ınançlı bir insanım ve ona göre yaşıyorum. Ailesiyle yaşayan bir Yugoslav kızıyım ben. ıçki, sigara da kullanmıyorum mesela...
* Aileyle yaşamak, dışarı çıkmayı, bir restoranda yemek yemeye engel değil ki...
- Ama bizim işimiz ilginç; yeri geliyor şehirli bir kızı, yeri geliyor bir köylü kızını oynuyorsun. Köylü kızını oynarken de şık bir restorandan çıkarken görülürsen rolünün inandırıcılığı kalmıyor.
* E ama rol başka, insanın kendi hayatı başka. şık bir restoranda yemek de yiyeceksiniz, yazın bikininizi de giyeceksiniz...
- Bikini giyerim, görüntü vermem... Bodrum-Türkbükü’ne bayılıyorum mesela... Yazın bütün arkadaşlarım orada... Ama ben orada hep plaj elbiseleriyle dolaşırım. Dikkat ederim bikinili görüntülenmemeye... Çünkü ailemin hoşuna gitmez beni öyle görmek. Bir keresinde gidip en ücra yerde güneşlendim, onda bile fotoğrafım çekildi, üzüldüm.
* Deniz kenarında bikinili olmak sizce abes bir durum mu?
- Özelim diye düşünüyorum, o yüzden istemiyorum.
BANA HATA YAPAN HERKESİ AFFETTİM
* Son zamanlarda isteseniz de, istemeseniz de magazin gündemindesiniz ama. Adınız bir aşk üçgeninin içinde anılıyor sürekli...
- Hayatta insanın başına her şey gelebiliyor. Fakat düşünüldüğü, yansıtıldığı gibi bir halim yok. Özellikle son dönemde kendimi çok iyi hissediyorum. Hiçbir şey söylememek en güzeli. Kimseyle sorunum yok.
* Mağdur gibi görünüyorsunuz dışarıdan, öyle misiniz gerçekten de?
- Mağdur duruma düşecek kadar güçsüz değilim. Kadir Gecesi’nde dua ederken içimden dedim ki, “Hata yaptığım insanlardan özür diliyorum, bana hata yapanları da tamamen affediyorum”... ıçimde kimseye karşı kin yok. Kimseyle bir sorunum yok. ışimle gücümle, ailemle ilgileniyorum.
* Sonuçta ilişkiniz bitmiş. Ece Erken, Davut Güloğlu’na aşık olamaz mı?
- Yorumsuz. Ece beni Kadir Gecesi aradı, özür diledi. “Çok aşığım” dedi. Bu durumda ne diyebilirim ki! Artık herkes kendi hayatına bakacak. Benim, arkadaşımın sevgilisiyle bir ilişki yaşamam kesinlikle mümkün değil. Bu konuda hep büyük konuştum. Ama hayatta insanın başına her şey gelebiliyormuş. O yüzden Allah herkesin yolunu açık etsin.
O KADAR CAN YAKACAK BİR İLİŞKİ DEĞİLDİ
* Yine eskisi gibi can ciğer dost olabilecek misiniz Ece Erken’le, ne dersiniz?
- Hayır öyle bir şey olamaz, ama en azından bir düşmanlık da söz konusu değil. Ece’yle geçmişte kalan bir arkadaşlığımız, kötü günlerde birbirimize destek vermişliğimiz var. Demek ki bu ilişki yaşanacakmış. Bana da başka şey söylemek düşmez. Zaten insanların hayatında bir de önem sıralaması vardır. Ben 20 yaşında bir kez aşık oldum. Sonrasında beni o kadar acıtacak ve travmatik şeyler yaşayacağım bir ilişkim daha olmadı. O yüzden diyorum ya hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil diye... Acı dolu bir hikaye yok ardımda.
* Ece Erken ve Davut Güloğlu ayrılmış, nişan bozulmuş. O konuda ne diyeceksiniz? ılahi adalet diye geçti mi aklınızdan?
- Daha fazla yorum yapmayayım o konuda. Dediğim gibi, artık herkes kendi hayatını yaşıyor.
ALİŞAN’LA 12 YIL ÖNCE DİZİ ÇEKTİK
* Evlilik, aşk planlarınız ne alemde peki?
- Valla planlarımın ilk sırasında evlenmek ve çocuk sahibi olmak var. 17 yaşından beri istiyorum evlenmeyi ama o insanı bir türlü yakalayamadığım için oturamadım nikah masasına.
* Zor biri misiniz?
- İlk başta çok zorum. Bir insanı benimsemek, ona güvenmek benim için zordur.
* Neden?
- Sanırım zamanımızla alakalı. Annelerimizin zamanında güven varmış. Her şey daha farklıymış, daha güzelmiş. Artık ilişkiler günübirlik yaşanıyor. Erkekler sorumluluk almaktan kaçıyor. Ben de hayatıma gelip geçici bir insan sokmak istemiyorum. ınsan evleneceği kişiyi anlar, “Bu benim evleneceğim kişi” dermiş. Ben onu daha bulamadım. Bulduğum zaman hemen evlenmek istiyorum.
* Geçtiğimiz gün Alişan’la uçakta yan yana görülmüşsünüz, çok da samimiymişsiniz...
- Kesinlikle yok öyle bir şey. Kaldı ki Alişan zaten arkadaşım. Biz 12 yıl önce birlikte dizi çekmiştik.
GENÇ KIZI DA OYNARIM ÇOCUKLU BıR ANNEYİ DE
Tiyatro yapacağınızı söylediniz. Daha önce hiç tiyatro sahnesine çıktınız mı?
- Hayır. Dizi çekerken tiyatroda rol almak çok zor tabii ama bir yandan da bir an önce bu konuda deneyim kazanmak istiyorum. Bu işe başladığımda 22 yaşındaydım. Bugün 34 yaşındayım. Oyunculuk çok başka bir şey, sürekli kendini geliştirmen gerek...
Yalnız emin olun kimse sizin 34 yaşında olduğunuza inanmaz. Hiç göstermiyorsunuz ki!
- Bu da büyük avantaj... Ben daha soft bir makyaj ve spor kıyafetlerle 20 yaşındaki bir kızı da canlandırabilirim, 30 yaşında 6-7 yaşında çocuğu olan bir anneyi de oynayabilirim. O açıdan şanslıyım.