Güncelleme Tarihi:
Ä°BRAHÄ°M TATLISES FOTOÄžRAFLARI
MİT sandım değillermiş
İbrahim Tatlıses, adının "Sauna Çetesi"ne karışması hakkındaki iddialara yanıt verdi: "Adam (Kasım Zengin) 'Ebced ilmini biliyorum' dedi. Birinin aklını başına getirelim diye kalktık ona gittik. Adamlar meğer bir çete kurmuşlar. Durup dururken o çetenin üyesi oldum."
Savcı da oradaydı
Bir gün beni bu kişi Ankara'daki yazıhanesine davet etti. Eski Emmniyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır, baktım bu adamın yazıhanesinde oturuyor. Sonra çok değerli bir savcımız, Nuh Mete Yüksel de geldi. Ben de bunların MİT olduklarını sandım. Ama MİT değillermiş, hiçbir şey değillermiş. Şimdi bunda benim ne suçum var."
Oldum Sauna çetesi
Nasılsınız?Süperim, bomba gibiyim... Beni tek kızdıran yalan yanlış haberler... Önce gözaltına alındığımı yazdılar, sonra cezaevine koydular. Bu kadar olmaz ki. Kimsenin annemi, 16 yaşındaki oğlumu üzmeye hakkı yok. O çocuk evde perişan oldu. Kimse açıp da bir şey sormadan kafasına göre yazıyor. Bu işin sonu ne olacak arkadaşlar?
Birkaç gün önce "Küre Operasyonu" kapsamında açılan davalarda ifadenize başvuruldu. Ergenekon dosyasında "terör örgütüne maddi-manevi yardım" yaptığınız konusunda adınız geçiyor... Neler söyleyeceksiniz?
- İfademin alınmasıyla ilgili söyleyecek bir şey yok. Gittik, ifademizi verdik, bitti... Bir yerlere yardım konusu da safsatadan başka bir şey değil. Onların ’yardım yaptı’ diye anlattığı dönemde ben, kirada oturuyordum. Perihan Savaş ile Fulya’da 500 liraya ev almıştık. Eve perde alacak paramız yoktu, camları gazete kağıdı ile kapatmıştık. Ben bu haldeyken 1.5 milyon dolar yardım etmişim ha? Şimdi Doğulu’ysan, Kürtçe biliyorsan, şarkıcıysan, şöhretsen bunlar hep yakıştırılır. Bu dosyalar 50 defa mahkemelere gitti. En büyük savcılar bile bu dosyalara bakıp, iddialara güldüler. ’Yardım ediyor’ diye açılan bütün davalardan beraat edeli tam sekiz yıl oldu. Fakat bu Ergenekon olayı yüzünden yeniden gündeme geldi. Ben, bu camiadaki herkesle bir araya gelen birisiyim arkadaşlar. Yeraltı, yerüstü, işadamı, asker, vs... Mesleğim icabı hepsiyle bir masada oturuyorum, konuşuyorum. Benim Veli Küçük Paşa’yla tanışmışlığım da var Sami Hoştan’la da, Kürşat Yılmaz’la da. Masalarında oturmuşumdur, konuşmuşumdur, bir dostluğum, arkadaşlığım olmuştur. Bu alemde olan hemen hemen herkesle bir dostluğum, konuşmuşluğum olduğu gibi. Ama hepsi bu kadardır. Yani ilişkilerim hep arkadaşlık çerçevesinde sınırlıdır. Beni Sauna Çetesi yaptılar. Oysa adı geçen o adamı ben bambaşka bir şey için tanımıştım. Tanıdığım, konuştuğum için Sauna Çetesi’ne girdim. Hiçbir günahım, suçum olmadığı halde.
 Adı geçen o kişi sanırım Emre Köroğlu (Kasım Zengin). Kendisi sosyete medyumu olarak biliniyordu. Nasıl tanıştınız?
- Adam "Ebced ilmini biliyorum" dedi. Biliyor diye kalktık ona gittik...
Kim için gittiniz ve bu ilim nedir, ne işe yarıyor?
- Ne için, kim için gittik, boşverin. Ama birinin aklını başına getirelim diye gittik, amaç buydu. Ben adamla bu şekilde tanıştım. Ne olup bittiğinden haberim yok ki. Adamlar meğer bir çete kurmuşlar. Ben de farkında değilim, ama durup dururken o çetenin bir üyesi oldum. Bir gün beni bu kişi (Emre Köroğlu) Ankara’daki yazıhanesine davet etti.
Hiç mi kabahatiniz yok?
- Hiçbir kabahatim yok. Ben halkın sevdiği bir sanatçıyım. Mesleğim icabı binbir türlü insanla tanışıyorum. Ben nereden bileyim kimin ne olduğunu? Bunda benim günahım, suçum ne?
 İbrahim Tatlıses korkulacak kadar "güçlü" bir adam mı peki?
- Hayır. Ben insanları ürkütmeyi değil, saymayı, sevmeyi severim. Ben kafamdaki canavarı da hep böyle küçültmüşümdür. Ben mafya değilim. O alem başka, ben başka. Ben şarkıcıyım. Benim silahım da gücüm de mikrofondur, sesimdir. Fakat zora gelirse kimse kusura bakmasın, aslanlar gibi savaşırım. Ama tek başıma. Kimseyi araya sokmadan. Şimdi birileri vuruluyor, birileri ölüyor. Ben hep işin içindeyim! Ama benim olaylarla hiç alakam yok. Nasıl oluyor bu?
Gerçekten adınızın karıştığı hiçbir olayla alakanız yok mu?
- Namusum, şerefim üzerine yemin ederim ki yok! Kuran getirin, el basayım. Urfa’da, çarşıda dolaşıyoruz, biri bize laf atıyor. Atabilir! Cumhurbaşkanı’nın da aleyhine konuşuyorlar. Adam o an çok küfürlü konuşunca yeğenlerimden biri adamı vuruyor. Ne oldu, İbrahim Tatlıses vurdurttu oldu. Hep böyle şeyler başıma geldi. Derya Hanım’ın, Asena’nın olayında da aynı şey oldu. İşin içinde olunca her şeyi ben yaptırtıyorum sanıyorlar.
- Benim dokunulmazlığım falan yok, asla! Böyle bir şey söz konusu olabilir mi Allah aşkına! Devletin hukuku var, avukatı var, savcısı var, mahmekesi var. Hadi birinden yırttım, ikincisinden yırttım, üçüncüsünden yırtamam ki. O zaman çıkıp, "Bu nasıl oluyor?" diye hesap sormazlar mı? Eğer benim bir suçum olsa, hangi savcı çıkar da, "Bunda bir şey yok, onu içeri atmayın" der, sorarım size. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?
CEBİMDE SİLAH DEĞİL TIRNAK MAKASI TAŞIYORUM
Siz 1980’li yıllarda cezaevinde yattınız değil mi?
- Tabii yattım... Polise hakaretten. 1980’li yıllardı. İzmir Fuarı’ndaydık, o sırada film de çekiyoruz... Malzemelerimizi taşıyacağız polis bizimle inatlaştı. Sonra ona hakaret ettiğimi söyleyerek resmen bana iftira attı. Tam 14 gün yattım. Bu adliyenin tarihe geçmiş en büyük hatalarından biridir. Çünkü ben polise hakaret etmemiştim. Üç kişi birlik olup benim hakkımda yalan ifadede bulundu. Neyse 14 gün yattık ama yövmiyem arttı. Fuara girdiğimizde normal iş oluyordu, hapisten çıkınca "iğne at yere düşmez" durumunda konserler vermeye başladım. O da bir tecrübe oldu. Çok kalabalık bir koğuşta yatmıştım. İçeride çok para dağıttım. Çok fakir vardı çünkü. Kantinden alışveriş yaptırıp, koğuş arkadaşlarıma dağıtıyordum. Bu yüzden iki tane gardiyanın işine son verilmişti. Neyse, sonra bu davadan beraat ettim de temizlendim...
 Sicilinize işlenen bir suç var mı?
- Şimdi anlatacağım bir şikayettir! 25 yıl önce, bir olay oldu. Kışın Ankara’ya gazino çalışmasına gittim. Bir otelde kalıyoruz ve otel çok soğuk. Çalışanlara kaloriferi yakmasını söyledim, yakmadılar. Patronun yaktırmadığını öğrenince adama gittim. Bu arada ertesi gün konserim var ve sesim soğuktan çatallaşmış durumdaydı. Neyse otel sahibi havanın sıcak olduğunu, kaloriferi yakmayacaklarını söyledi. Yakarsın, yakmazsın adamla birbirimize girdik... Kavga sırasında adam elimden kaçıp, bir odaya girdi. Bunun üzerine ben de çektim, gittim. Antalya’ya doğru giderken, yolda polis çevirdi ve adamın birini dövdüğümü, ona silah çektiğimi bu yüzden hakkımda şikayet olduğunu söyledi. Ben de o zaman ne silahı olur. Neyse sonra bir sürü mahkemeler olmuş. Adam kendi kendine ona silah çektiğime dair yalancı şahitler bulmuş. Bu olay benim sicilime işlendi. O zaman acemiyim, neyin ne olduğunu bilmiyorum ki. İbrahim Tatlıses bugün bir milyon tane tehditle karşı karşıya, ama inanın ruhsatlı silahım yok. Niye yok? Ruhsat almaya gidiyorum karşıma işte bu 25 yıl önceki dava çıkıyor. İçişleri Bakanlığı’na mektup gönderdim, durumu
Ebced ilmi nedir
Ebced kelimesi, Arap alfabesindeki harflerin kolay ezberlenebilmesi için, harflerin birleştirilmesiyle meydana gelen 8 anlamsız kelimenin ilkidir. Ebced’in en büyük özelliği "Ebced hesabı" adı verilen bir işlemde kullanılmasıdır. Buna göre, ebced ifadesindeki her harfin bir sayı değeri vardır. Ebced ilmini bilen kişilerin, bu sayılardan yola çıkarak kişinin durumunu ve ruh halini tespit ettiğine, o kişinin üzerinde büyü varsa da okumalarla büyüyü bozduğuna inanılır.
Parayla kadın tutmadım
Ä°brahim Bey, bir süre önce medya mensupları hakkkında ağır yazılar yazan bir internet sitesi gündemdeydi. Åžimdi bu site kapandı ama arkasında sizin olduÄŸunuz hep konuÅŸuluyor. Bu yazıları siz mi yazdırıyordunuz?Â
Eğer ben böyle bir şey yapmışsam, evladım ceza görsün. Namusuma da yapmadım, nikáhıma da yapmadım. Ben belden aşağı vurmam. Ben bu mesleği daha uzun yıllar yapacağım. Bana çok lazımsınız, ben de size lazımım. Ben size bir şey yaparsam, beni yazar mısınız? Ben bugüne kadar reklam aşkı yaşayayım diye ne parayla karı-kız tuttum, ne de bir gazeteciye, "Benim haberimi yapın, size şunu yapacağım" dedim. Parayla bir şey olmaz... Benim sesim var, sesim! Ben yazacaksam kendi internet sitemden yazarım arkadaşlar. Öyle maşa falan da tutmam.
1 trilyon kaybettim
Röportaj: Sema DENKER Fotoğraflar: Cenker TEZEL |
  - 1 trilyon para kaybettim. 200 milyar reklam harcaması yapmıştım. Ama o kampanya dönemi işe gidemediğim için toplam zararım 1 trilyonu bulmuştur. İlk seçimlerde yine girmek istiyorum. Ama belediye başkanlığına değil, milletvekilli olmak istiyorum. İnşallah ben de tıpkı Osman Yağmurdereli gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, "Namusum, şerefim üzerine yemin ediyorum" diyebilirim. Benim derdim hizmet. Ben halkıma iyi hizmetlerde bulunmak istiyorum...