DÜZ, TERS VE ÇELÄ°ÅžKÄ°LÄ° MANTIK KURALLARI NEYE BENZER? BUNLAR KAÇA AYRILIR? AÅžAÄžIDAKÄ° YAZININ BUNLARLA BÄ°R ALAKASI VAR MIDIR? Kendi kendine nefes alan,

Güncelleme Tarihi:

DÜZ, TERS VE ÇELİŞKİLİ MANTIK KURALLARI NEYE BENZER BUNLAR KAÇA AYRILIR AŞAĞIDAKİ YAZININ BUNLARLA BİR ALAKASI VAR MIDIR Kendi kendine nefes alan,
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 31, 2000 00:00

DÃœZ, TERS VE ÇELÄ°ÅžKÄ°LÄ° MANTIK KURALLARI NEYE BENZER? BUNLAR KAÇA AYRILIR? AÅžAÄžIDAKÄ° YAZININ BUNLARLA BÄ°R ALAKASI VAR MIDIR? Kendi kendine nefes alan, kıçının üstüne oturan, konuÅŸabilen ve diliyle öpüşen varlığa insan denir. Öyle ya da böyle, bu ÅŸekilde devam edilirse kendinden nefret edilir. Minesweeper ve freecell ofis yalnızlığında, hiç bitmeyen karlı bir buhranda, ve beynini dinlemeye bolca vaktin ve aslında hiç vaktin yokken yazılan yazıya hikaye denir. Öyle ya da böyle, yazılan hikayeler edebi eser olarak asırlarca ağız kurutan bir tatsızlıkta, üstelik bilinçakımı meyve tipinde (ki bu bir armut olabilir) dolaba konur, oradan kaldırılır, print edilir ve kendiliÄŸinden published hale gelir. Bu sırada publican haline gelirse meyhaneci olur. Hiç alakası olmaz. "Ne alakam var" olur. Birbirine tahammül etmek amacı ile ortak vakitler geçiren eski sevgililere evli denir. Bu sevgililer artık sevgili deÄŸildir ki zaten öyle davransınlardır diye sorulur. Bir tanesi karılık yapmak amacı ile sıfatlandırılmış "Karı"dır artık. DiÄŸeri kocaması amacı ile alınmış "Koca". Öyle ya da böyle yaÅŸanan tüm evlilikler de garip bir ÅŸekilde meyve verir. Bu meyve tatlı tadına raÄŸmen içine doÄŸru acı ve bencildir. Sıkıntı da böyle birÅŸeydir. Nasıl mantığa dönüştüğünü aÅŸağıda anlatacağım. Kendi kendine, kimsenin yardımı olmadan düşünebilen ve diliyle öpüşen varlık (ki bu özellikleri olmayanlar da vardır) bir süre sonra tamamen bir kediye dönüşebilir. Kediye dönüşenlere genelde yine "Karı", köpeÄŸe dönüşenlere "Koca" adı verilir.Apple Computer- Marlboro- Philips ÅŸirin müzik seti ve daha nice markalar kesinlikle makalelerde geçirilmemelidir. Bunun yerine Bilgisiyar- Sigara ve Müzik seti denmesi yeterli olacaktır.Ofis mesai saatleri sabah sekiz ve sekizbuçuk arasında baÅŸlar. Ananın dinine kadar sürer. Ä°ÅŸin bittiÄŸi yere kadar denilen bu süre, senden tümüyle bağımsız, ve ne kadar verimli çalışırsan o kadar kısa olacak bir "süre" deÄŸil, bilakis bitmeyecek ve ömür boyu sürecek bir "süreç"tir. Ofisteki telefonlar gözetim ve dinleme altındadır. Kız arkadaÅŸlarınızla bayık ve dedikodusal konuÅŸmalar yapmanız kesinkes yasaklanmıştır. Bu emre uymayanlara pis pis bakılacak, hatta ve belki uyarılacaktır. Uyarma, ofis içinde, aile içinde, ve hatta sokak-cadde içinde yapılabilen, aslında cinsel içerik taşımayan bir azarlama türüdür. Toplum edep-adap, bulunduÄŸunuz yerin kurallarına göre davranabilmeniz için uydurulan bu muhteÅŸem "Uyarı" okullarda da öğrencilerin sık sık karşılaÅŸtıkları bir tehdit unsurudur. Unsur diye bir ÅŸey aslında yoktur. Her zaman dediÄŸim gibi kelimeler tamamiyle bizim uydurduÄŸumuz ve manası olmayan ÅŸeylerdir. Buna raÄŸmen, kanımca, bizim varlığımız da henüz hiç bir ÅŸekilde ispat edilememiÅŸtir. Daktilo, eskiden olan, hala Resmi dairelerde gerek tek parmak, gerek on parmak ile kullanılan yavaÅŸ ve düzgün yazmaya yarayan bir alettir. Orhan Pamuk çok sattığından beri yazarların birçoÄŸu dolmakalemle yazmaya baÅŸlamış, bu vefakar aletin sadık tuÅŸlarını koridordaki gömme dolabın bilinmeyen bir yerine kaldırmışlardır. Belirtmek istediÄŸim son husus: komodinler, ÅŸifonyerler, masa örtüleri ve Ä°stanbul'da bilumum gördükleriniz, Ankara'dan daha pahalıdır. Kazık yiyebilen ve yedirtebilen insanoÄŸlu tüm ülkede daha makbul sayılır. Nasıl ki eskiden badem göz, ÅŸiÅŸe cam vücut makbulse, ÅŸimdi de erkeÄŸin kazık atabileni, kadının kazık yiyebileni makbul hale gelmiÅŸtir.Sıkıntı, buna benzer birÅŸeydir. Ä°nsanın içinden gelen, yanaklarından süzülen, hayattan keyif almama ve hiç de kimseyle konuÅŸmak istememe haline sıkıntı denir. Bu hal devam ettikçe, yerini sırasıyla, manik depresif davranışlar, paranoya, ve ileri düzeyde ÅŸizofreniye bırakabilir. Hatta sıkılan insanların ormana bakan bir hastanede huzura ermeleri ve etrafa daha fazla zarar vermemeleri, herhangi birÅŸeyin müptelası olmamaları adına bu düzeylerde ilerlemesi daha saÄŸlıklı görülebilir.Yazı, sıkıntıdan doÄŸan birÅŸeydir. Åžey, mercimekten doÄŸan birÅŸey deÄŸildir. Demek ki sıkıntı yararlıdır. Ä°nsanın gazı varsa ya tuvalete gitmeli, ya da yavaşça poposunu yukarı kaldırıp etraftaki havayı dağıtmalıdır. Ä°nsan, buna benzer birÅŸeydir. Tuhaf saplantıları, bir burnu, bir aÄŸzı ve "birkaç deÄŸiÅŸik" yüzü vardır. Düz ve ters mantık da, lisedeki baÅŸak burcu psikoloji hocanıza benzer. Hiç bir iÅŸe yaramayan ÅŸeylerle kafanızı karıştırır. Sonra size o yaÅŸta tahammül edemediÄŸiniz bir sevgi gösterisine giriÅŸir. Bunu iyi niyetle yapar ve sizin de bu olay karşısında saygılı olmanız gerekir. Halbuki onbeÅŸ-onaltı yaşındaki çocukların çoÄŸu bambaÅŸka hülyalar içindedir.Yani mantık, tamamiyle sıkıntıdan türemiÅŸ bir ÅŸeydir. Sıkıntıdan türeyen bütün ÅŸeyler gibi eÄŸlenceli sayılabilir. Ä°ki canı sıkılan insanın "Bari öpüşelim" demesine, fenalık geçirmiÅŸ bir kadının birdenbire göbek atmasına benzer. Demek ki anaakım bilgi tarzlarından sakınmak diye birÅŸey hiçbir zaman yoktur ve varolmayacaktır. Çünkü anlaşılmayan tümceler kendiliÄŸinden yok olur. Eda ALANSON - 31 Ocak 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!