Hikmet B. Çağlayan
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2005 00:10
4 aylık bebeklerin olaylardan sonuç çıkarmak gibi bir beceriye sahip oldukları anlaşıldı. Görsel algılamaları güçlü olduğu için karşısındakinin yüzündeki ve mimiklerindeki en küçük değişiklikleri bile fark edebiliyorlar.
Bir süreden beri ‘Bebeklerin beyinlerinin içinde neler oluyor?’ sorusunun yanıtını arayan bilim dünyası, sonunda araştırmalarının sonucunu almaya başladı. Aslında bebekler sandığımızdan çok daha karmaşık duygulara sahip. İstek, empati, kıskançlık gibi hisler besleyebiliyor, hatta yabancı bir lisanı bile kolaylıkla öğrenebiliyorlar... Bu yeni bulgular ışığında artık doktorlar bebeklerin yalnızca fiziksel gelişimini takip etmekle yetinmiyor, çevreleri ile kurdukları ilişkileri ve verdikleri tepkileri de yakın takibe alıyorlar. Amaç, hem çocukların sağlıklı gelişimini sağlamak hem de otizm ve psikolojik kökenli rahatsızlıklarda erken tedaviye başlamak.
Bebekler etraflarında gördüklerini taklit ederler ve ancak temel bazı duygusal belirtiler gösterirler; neşe, üzüntü, öfke gibi... Son zamanlara kadar bebeklerin duyguları ile ilgili bilinenler bunlardan ibaretti. Ancak bugün bilim dünyası bize çok farklı bir pencere açıyor. Bebeklerin beyinleri üzerinde yapılan incelemeler ve onların neler düşündüklerini anlama çabası, çok küçük bebeklerin bile duygusal ve zeka kapasitelerinin sanılanın çok üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.
Bebekler daha ilk sözcükleri ağızlarından çıkmadan ya da ilk adımlarını atmadan kıskançlık, empati, korku gibi karmaşık duygular yaşayabiliyorlar. Bunun da ötesinde bugüne kadar bilinenden çok daha sofistike bir zekaya sahipler. Örneğin 4 aylık bebeklerin olaylardan sonuç çıkarmak gibi bir beceriye sahip oldukları anlaşıldı. Görsel algılamaları güçlü olduğu için karşısındakinin yüzündeki ve mimiklerindeki en küçük değişiklikleri bile fark edebiliyorlar.
ABD’de tüm bu yeni bilgilerle donanan çocuk doktorları, minik hastalarının muayene ve rutin kontrollerinde artık fiziksel gelişimin yanı sıra duygusal zeka ve gelişimi de ön planda tutuyorlar. Çünkü araştırmalar, güçlü bir duygusal gelişimin çocuğun gelecekteki sağlığı açısından son derece önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bazı duygusal evrelerden geçmeyen bebekler, konuşma ve okuma konusunda zorluk çekerken okul yaşamlarında da güçlüklerle karşılaşabiliyorlar.
PARMAĞI İLE EŞYALARI GÖSTERİYOR MU?
Bilim dünyası, şu aralar bebeklerin 3 aydan itibaren duygusal tepkilerini ölçerek gelecekte ortaya çıkabilecek depresyon, endişe, öğrenme güçlüğü hatta otizm gibi çeşitli psikolojik rahatsızlıkların ilk belirtilerini anlamaya çalışıyor.
Amerikan Pediatri Akademisi Çocukluk Öncesi Bölümü Başkanı Dr. Chet Johnson, ‘Artık ailelere, bebek emekliyor mu, oturmaya başladı mı gibi fiziksel gelişimle ilgili soruların yanı sıra kendisine bakan kişilerle nasıl iletişim kurduğu ve etrafındaki dünyayı nasıl algıladığına ilişkin sorular da yöneltiyoruz’ diyor. Örneğin eşyaları parmağı ile göstermeye başladı mı? Yabancı bir insan gördüğünde nasıl tepki veriyor?
Empati, yani kendini karşısındakinin yerine koyma, bebeklerin ilk tanıdığı duygulardan biri. Bir bebeğin yanına ağlayan bir bebek geldiği zaman ötekinin de hemen ağlamaya başlaması bu yüzden. Ancak bu tepki de bebekler büyüdükçe değişime uğruyor. Örneğin 6 aydan sonra bebek yanında ağlayan başka bebeğe ağlayarak tepki vermek yerine surat asıyor. 13-15 ay arasında ise kontrolü ele alarak, oyuncak uzatma gibi, ağlayan bebeği oyalayacak formüller geliştiriyor. Daha da ilginci eğer odada her iki anne de bulunuyorsa kendi annelerini yardıma çağırıyorlar.
BİR YAŞINDA BEDEN DİLİ OKUMAYA BAŞLIYORLAR
Newsweek dergisinden yararlanarak hazırladığımız bu yazıya göre, bebekler 1 yaşına yaklaştıkları zaman ise giderek daha deneyimli sosyal öğrenciler haline geliyorlar. Etraflarındaki kişilerin bakışlarını ve mimiklerini takip ederek, ne düşündüklerini anlamaya çalışırlar. Washington Üniversitesi’nden Andrew Meltzoff, ‘10- 11 aylıkken geliştirdiği bu beceri bebeğin duygusal ve sosyal gelişimine yardımcı olmasının ötesinde, yaşamındaki dil gelişimini de yakından etkiliyor’ diye anlatıyor. Bir yaşında bu beceriyi kazanamamış olan bebeğin, iki yaşına geldiğinde konuşma becerisi daha zayıf oluyor. Bu araştırma, körlerin konuşmayı neden daha geç öğrendiğini de açıklıyor.
Sadece davranışlar değil elbette, bilim dünyası, bebeğin beyninde neler olup bittiğini öğrenmek için beyin elektrosu (EEG) ve lazerle göz izleme gibi yöntemlerle de araştırmalarını sürdürüyor. Çok yakında MRI taraması ile beynin daha derin incelenmesi yapılabilecek.
Bilim adamları, çok da uzak olmayan bir gelecekte doktorların hastalık riski belirtileri gösteren çocukları şimdi olduğundan çok daha erken teşhis edebileceklerini söylüyor. Bu da ailelere tedavi yolunda daha çabuk harekete geçme olanağı sağlayacak.
BEBEĞİN GELİŞİMİNDEKİ MİHENK TAŞLARI
DUYGULAR: Memnuniyet ve korku, doğumdan itibaren bebeğin geliştirdiği duygular. Bakın bunları ne izliyor:
Bebek 3 aylık olunca dışa açılma dönemine giriyor. Kasıtlı tepkiler veriyor ve etrafındaki kişi ve nesnelere gülümseyerek tepki veriyor.
5-6. ay, bebeğin ayırt etme dönemi. Dış dünya ile daha çok etkileşim içine geçtikçe sürpriz, sevinç ve hüsrana uğrama gibi yeni duygular geliştiriyor.
10. ay, bebeğin aile bireylerinin bakışlarını takip ederek ne ile ilgili olduklarını keşfetme zamanı.
18. ay, bebekler için meydan okuma ya da ödül gibi daha farklı duygusal deneyimler geliştirme zamanı.
SOSYAL BECERİLER: Başkaları ile oynamayı öğrenmek de bebek için başlı başına bir gelişim süreci.
3 aylık bebek, dikkatle izler. Çeşitli sesler çıkartıp yüz mimikleri yaptığınızda bebeğiniz sizi dikkatle izliyor mu?
5-6. ay, bebeğin oyuna dahil olma ve ilişki kurma dönemidir. Bebeğiniz odaya tanıdık biri girince hoşlanma belirtileri gösterir.
10. ay, bebek için duygusal etkileşimlerin içine girme zamanı. Bakışlarınızı yakalamaya ve ilişkiyi kendisi başlatmaya yönelir. Örneğin kucağa alınmayı talep eder.
18 aylık bebek, ihtiyaçlarının karşılanmasını talep edecek yaşa gelmiştir artık.
YARARLI OYUNLAR: Bu küçük oyunları bebeğinizin en uyanık olduğu zaman dilemleri içinde 15-20 dakika deneyin.
3. ay, bebek için bakıp dinleme dönemi. Bu yüzden yüzünüze şekiller vererek bir yandan konuşurken diğer yandan kafanızı sağa ve sola doğru yavaş yavaş hareket ettirin. Sizi gözleri ile takip edebilsin.
5-6 aylık bebek ile rahatlıkla gülümseme oyununu oynayabilirsiniz. Komik yüz hareketleri yapıp konuşarak bebeğinizin gülmesini sağlayın.
10 aylık bebek, ‘komik sesler oyunu’ oynayabilecek kadar büyümüş demektir. Bebeğinizin çıkardığı sesleri ve davranışları izleyin ve onları taklit edin. Yani bir şekilde onun davranışlarına ayna tutmuş olun.
18 ay, birlikte çalışma dönemidir. Bir sorun yaratın ve onun en sevdiği oyuncağı da işin içine dahil ederek sorunu sizinle birlikte çözmesini sağlayın.
Kaynak: George Washington Üniversitesi’nden Dr. Stanley Greenspan
BEBEK YABANCI DİL ÖĞRENEBİLİR Mİ?
Bundan 10 yıl önce Washington Üniversitesi’nden erken yaşta öğrenilen diller üzerine dünya çapında bir otorite olan Patricia Kuhl, küçük bebeklerin yabancı dil öğrenmede yetenekli olduklarını ileri sürdü. Bu savı kamuoyunda duyulur duyulmaz anneler ve babalar daha konuşmayı bile beceremeyen küçük Einstein’larına yabancı dil öğreten kasetler satın aldılar. Ancak hiç işe yaramadı. Kuhl’un araştırmasının bir sonraki safhası, bunun neden işe yaramadığını ortaya çıkaracaktı. Çünkü bebekler, ancak duygusal bir iletişimin kurulduğu ortamda yabancı bir dili öğrenebilirlerdi. Bu bağlantının kurulmaması halinde videodan gelen başka dildeki görüntü ve sesler, bebeğe elektrik süpürgesi sesinden farklı bir anlam ifade etmiyordu.
BAZI ÇOCUKLAR NEDEN UTANGAÇ?
Doğan çocukların yüzde 15-20’sinin doğuştan gelen özellikleri nedeniyle utangaç oldukları biliniyor. Yapılan araştırmalara göre daha bebek 9 aylıkken huyu, mizacı, beyinsel aktivitelerine yansımaya başlıyor. Utangaç bebeklerin beyinlerinin sol ön lobunda daha çok hareketlilik gözleniyor. İncelemelerini bu çocuklar 15 yaşına gelene kadar sürdüren uzmanlar, bu çocukların kimisinin utangaç mizacını ailelerinin davranışları sayesinde yendiğini, kimisinin ise aynı şekilde utangaç olmayı sürdürdüklerini belirlediler.