Osman GİRİTLİ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2001 22:22
ANTALYA FİLM FESTİVALİ'nden aldığı ödüllerle seyirci önüne çıkan Büyük Adam, Küçük Aşk, duygu sömürüsü yapmadan emekli bir yargıçla öksüz ve yetim bir Kürt çocuğunun olağanüstü duyarlıktaki ilişkilerini perdeye getiriyor.
Konuyu tek cümlede özetlememin nedeni, bu konunun duygu istismarına çok uygun olduğunu ama yönetmen
Handan İpekçi'nin buna tenezzül etmediğini söylemek amacını taşıyor.
Bütün bu yaşananların ardında Güneydoğu sorunu, abartılmadan ama filmi gerçek bir platforma oturtmak amacıyla da zaman zaman simgesel karelerle seyirciye iletiliyor.
Birbirini gölgelemeyen, aralarında insani, sıcak duyguların dolaşımını sağlayan bir oyuncu takımı var.
Şükran Güngör, Yıldız Kenter, Füsun Demirel, Dilan Erçetin, İsmail Hakkı Şen.
Benim kesin kanaatim, bu filmle
Şükran Güngör, Antalya'dan bir ödülle dönmeliydi. Sinemamız artık tiyatro eğitimi olan, sahne deneyimi olan oyuncuların değerini bilmeye başladı.
Hayatın rastlantıları sizi düşünmediğiniz, istemediğiniz, hayal edemediğiniz mecralara götürür.
Bir ev baskınında yakınlarını kaybeden küçük bir Kürt kızı, emekli yargıç Rifat Bey'in evine sığınırsa...
İşte burada inançların, saplantıların ötesinde insancıl boyut ortaya çıkıyor.
Kız hiç durmadan annesini istiyor, yargıç kızıyor, ona Türkçe öğretmek istiyor ama sonunda kızın yalnızlığını gidermek, onu mutlu etmek için bazı kelimelerin Kürtçesini de öğretiyor.
Siyasal amacın altını çizmeyen ama Güneydoğu meselesinin insanlara yansıyışını, gerçekçi, etkileyici bir dille iletiyor bize.
Ebdo (Abdülkadir) ne diyor?
Devletle gerillalar arasında kaldık...
Şükran Güngör, kararsızlıkları ustalıkla oynuyor, kızı bir yere vermek, ondan ayrılmak ne zaman aklından geçse, bir insanın sevimli yüzü gözlerinin önüne geliyor ve gene birlikte eve dönüyor.
İnsan ilişkilerinin kuralsız, ilkesiz içtenliğini gösteren gerçekten seyredin denilebilecek bir
film.