OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 26, 2000 00:00
DURUMLARA DEVAM Ben de meraklanıp bu live webcam olayına bakiim dedim. Bi bakiiim bakiim durumu yaptım.Ne kadar kötü yazarsan, ne kadar klişe kafiye yaparsan o kadar iyi olursun, vallahi de şair olursun ülkemizde, ne kadar zor bir durumda olduğumu biliyordum. Neyse ki ben de çoğunlukla alt seviyelerde dolanıyorum. Bir şansım var.Sabah kalkarken, mercimekli köfte yapamazken ve çarşı sepetimi taşıyan çocuğun bana aşkına engel olamazken hep biliyordum bunu.O yüzden de kızgındım zaten. Kızacak bir şeyler arıyordum.Ne kadar teşebbüsüm olduysa başaramadım.Bu webcam'de bir şeye rastlayamadım. Son derece muzdaribim.Geleceğin daha heyecanlı teknolojik röntgencikler getireceğini umud ediyorum.Hem ben istifa ettim. İlk defa özgür. Hem nasıl özgür. Tüm kelimeleri her an sarf edebilecek bir şekilde oturuyorum hiç bir şey yapmadan. Kocamın kuzenine yaptığım ödev "çok devrik cümle var" diye bilimsel bulunmuyor mesela...Ben de üç noktaları rahat rahat kullanıyorum o zaman. Bin kadınlı yağlıboya resimle, korkan kadın heykelini aynı saatlerde yapabiliyorum.Nasıl olsa ne yapsam "bilimsel olmayacak". Ne güzel, ne kadar tatilsel ve insani bir durum.Hangi bilimsel yavrum demek istiyorum an be an. Hatta çok derin, insanın gözlerini yaşartan bir şarkı çıkmış. Oh dedim şu yavruya, bırakmam yeminleN, diye. Onu bile diyebilirim. Sonra da deri pantalon giyip klip mi çeksek acaba? Tüm Türkiye arabeski nasıl rock müzik diye yutturabiliriz sorusunu gündeme mi getirsek?Webcam'e geri dönecek olursak; ben iki kaktüsüm ve telefonum...Bu kızların aktivite olarak bir bowlinge gitme durumları var. Halbuki sanki hiç erkek arkadaşlarıyla sevişmemişler, doğuştan ellerinde oyuncak ayılarıyla ve pembe tokalarıyla doğmuşlar, ona buna cazgır cazgır bağırmamışlar. Yirmili yaşların baharındaymışlar.Biz yirmili yaşlarda olmasak, zannedeceğiz ki böyle masum gençlik.Bir de sürekli olarak derli toplu (ama nasıl inanılmaz derli toplu) oda veya salon köşesi.Bir tarafında bir bilgisayar duruyor. Oda hep boş. Hiç bir insan soluğu yok. Kameraya terkedilmiş bir oda var görüntüde. Bazen çocuğun teki bilgisayara derin derin bakıyor. Ay internete çıkıyorum psikolojisiyle baktığı bilgisayardan hiç bir verimli sonuç alamıyor tabi.Ötekinin yatağı düzgünce (hani öylesine havası verilmiş) kıvrılmış. Yorganı şöyle bir dışarı doğru kıvırmışlar. Tabii hepimiz yatmadan bir iki saat önce gider yataklarımızın üstündeki yorganı bir dışa kıvırırız. "Yatıcam birazdan" anlamına gelen bu manalı davranış da şu demek olur: ben çok seksi, genç ve hoş bir insanım. Fakat kesinlikle yatağıma erkek atmam. Ayrıyetten benim yatağımda genellikle çizgi
film kahramanlarının figürleri bulunur. Ayyy. Aman ay aman yani. İçimdeki çocuk durumları. Halbuki müteÅŸebbisler gayet parlak insanlar. Bir yanlış insan seçimi söz konusu zannediyorum. Åžimdi gerçekten ona buna sataÅŸmadan yazı falan yazılmıyor. Çok, çok zor bir durum oluyor bu. Ben yazar incelemesinde quotation yaptığım yazarın cümlelerini düzeltmeye kalkışan asistanlara burada hislerimi beyan edemeyecek miyim? Veya röntgenciliÄŸimizin iÅŸtahını kabartıp sonra da hiç bir gerçeklik göstermeyenlere, içimdeki çocuk marvasına bir ÅŸey diyemeyecek miyim? Peki rayting için yapılmadık maymunluk bırakmayanların "aman rayting için niye bunları alet ediyorsunuz" soruları karşısında yüzümüzün ne hal aldığını da mı söylemeyeyim? Benim elimde um'la biten kafiyeler, düzgün bir dudak, sinirli bir beyin, inceltici krem var. Bilmiyorum ne yapabilirim.Sonra,Bu kısa yazılara mahkum kaldım bu aralar.Uzun uzun karışamıyorum.Lenslerimi çıkarıp yataÄŸa uzanamıyorumMerkezde deÄŸil, kenarda köşede durumlar...Eda ALANSON - 26 Haziran 2000, Pazartesi Â
button