Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2004 00:006dk okuma
Sibel Can’ın iki yıl önce Alişan ve Müjdat Gezen’le birlikte çevirdiği, ‘Papatya ile Karabiber’ isimli ilk sinema filmi, 3 Eylül’de vizyona giriyor. Filmde tıpkı geçmişindeki gibi bir dansözü canlandıran Sibel Can, 15 yıl aradan sonra dansöz kostümlerini giyip, kamera karşısında dans etti. Ünlü sanatçı, ‘Yıllar sonra kostüm giymek beni çok heyecanlandırdı ve kimse beni durduramadı. Devamlı dans ettim’ dedi.Yıllarca klasik bir Türk filminde rol almayı hayal eden ünlü sanatçı Sibel Can, nihayet bu isteğine kavuştu. İki yıl önce çevirdiği, yapımcılığını Türker İnanoğlu’nun üstlendiği ilk sinema filmi olan ‘Papatya ile Karabiber’ de tıpkı eski Türk filmlerinin tadında, mendil ıslatacak cinsten. Ünlü sanatçı, ‘Projeyi görüp, senaryoyu okuyunca ilk dediğim şey, ‘Oh be, sonunda eski Türk filmlerindeki kız olacağım’ oldu’ dedi. Can, dansöz kostümü giyerken hissettiklerini, kendi hayatı ve Papatya karakteri arasındaki benzerlikleri ve filmdeki rol arkadaşlarını ilk kez Kelebek’e anlattı. Tek hayalim klasik bir Türk filmi hikayesinde rol almaktı. Türkan Şoray’ın, Fatma Girik’in, Filiz Akın’ın eski filmlerini izlediğim zaman, ‘Ah keşke ben de o yıllarda olsaydım da, bu filmlerde oynasaydım’ derdim. Yani herkes gibi ben de o kadar aşıktım eski Türk filmlerine. Çocukluk ve genç kızlık yıllarım, o filmleri izleyerek geçti. Onlarca kez izlememe rağmen hala o filmleri ekranda gördüğüm zaman bütün işimi gücümü bırakır, televizyonun karşısına geçerim. Dolayısıyla bu hayalim sonunda gerçek olması, beni çok ama çok mutlu etti. Türker İnanoğlu ve Fahrettin
Aslan’ın elinde büyüdüm. Onlar benim için çok değerli, çok önemli insanlar. Türker Bey bana yıllarca bir filmde oynamamı söyledi. Kısmet yine Türker Bey sayesinde, ‘Papatya ile Karabiber’ filmine oldu.YILLARCA DİRENDİMDans ettiğim dönemlerde bana çok sinema filmi teklifi geliyordu. Ama yıllarca bu teklifler karşısında direndim, kabul etmedim. Çünkü hikayelerin hiçbiri benim istediğim gibi değildi. Ancak ‘Papatya ile Karabiber’in başında Türker Bey olduğu için büyük bir keyifle kabul ettim. Berivan’ın Mardin’deki çekimlerini durdurup, koşa koşa İstanbul’a geldim. Müjdat Gezen’le çalışmak benim için onurdur. Alişan’da çok başarılıydı. Yönetmenimiz Ümit Efekan, senaryo yazarımız Safa Önal’dı. Filmin müziklerini de Kerem Öktem yaptı. Sait Faik’in bir hikayesiydi bu. Projeyi görüp, senaryoyu okuyunca ilk dediğim şey, ‘Oh be, sonunda eski Türk filmlerindeki kız olacağım’ dedim ve hemen çalışmalara başladık. Sonuç olarak bu benim ilk sinema filmim. Dolayısıyla acayip heyecanlıyım. Daha çekimler sırasında heyecanlıydım. Müjdat Gezen muhteşem bir oyuncu. Ondan çok şey öğrendim ve set içinde bana çok destek oldu. Muhteşem bir insan. Alişan ise çok şekerdi. Bir ara Alişan’ın benim sevgilim olması eleştirildi. Ama Alişan o kadar güzel oldu ki. Çok kabiliyetli bir çocuk. Çekimler sırasında hiç bilmemesine rağmen hemen keman çalmayı öğrendi. Dolayısıyla Alişan bu role çok uygun bir isimdi. Her şeyden önemlisi kadro, hikaye çok güzel. Müjdat Gezen yani babamla ikimizin yaşadıkları muhteşem. Bu bir baba-kız hikayesi. O yüzden inanıyorum ki herkes büyük bir keyifle izleyecek. BEN ŞANSLIYDIMFilmdeki kızın yani Papatya’nın müzisyen bir ailenin kızı olması, dans etmesi, sonradan şarkıcı olması benim hayatıma benziyor. Ama bu
film, baştan sona benim hikayem değil. ‘Papatya ile Karabiber’le ilgili söyleyebileceğim tek şey şu; Büyük umutlarla, heyecanla bu işin içine giren bir aile var. Bir gazino patronu var. Müzisyen babam Müjdat Gezen ile nişanlım Alişan, benim hep şarkıcı olmamı, şöhretli bir isim olmamı hayal ediyorlar. Ve bir gün bu gerçekleşiyor. Ama her şey göründüğü gibi olmuyor. Bir patron var ki felaket. O patronu da Bulut Aras oynadı. Herkesin çoluğunu, çocuğunu alıp, rahatlıkla izleyebileceği bir film oldu. Komedi tarafı da var ama daha çok dram ağırlıklı bir hikaye. Papatya adında bir genç kızın dramını diyebiliriz. Fakat ben gerçek hayatımda Papatya’dan daha şanslıydım. Öyle kötü kalpli bir gazino patronu ile asla karşılaşmadım. Çünkü babam Maksim Gazinosu’nda birçok ünlü sanatçıya eşlik eden bir müzisyendi. Dolayısıyla Fahrettin Aslan benim çocukluğumu biliyordu. ‘Papatya ile Karabiber’i ben de herkes gibi ilk defa sinemada izleyeceğim. O yüzden de montajlanmış halini gidip izlemedim. O heyecanı sinemaya sakladım. ‘Papatya ile Karabiber’ klasik bir hikaye ama önemli bir hikaye. Biliyorsunuz artık son dönemlerde her aile, ‘Çocuğum ya futbolcu ya da sanatçı olsun’ diyor. İşte bu film, bu düşüncedeki ailelere ibret olacak bir film. Çünkü bu işin bir de perde arkasında yaşananlar var. İşte ‘Papatya ile Karabiber’de perde arkasında yaşananlar gösteriliyor. Bu filmde hayallerin, umutların yıkılması yer alıyor. O yüzden bu bu filmin ibret olacak bir hikayesi var. Herkesin sinema salonundan ağlayarak çıkabileceği kadar bir dram var. KOSTÜMLERDEN BİRİ EVDEFilm çekimleri sırasında, dans kostümlerimle fotoğrafım çekilmesin diye gazetecileri sete aldırmadığım yazıldı. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Neden yapayım ki? Neredeyse o kostümlere yakın kıyafetlerle sahneye çıkıyorum. Artık dans kostümleri kapandı. Eskidendi o açık dans kostümleriyle sahneye çıkmak. Asena ile bu tarz bambaşka bir boyut kazandı ve çok da güzel oldu. Onun için aman gazeteciler gelip çekmesin diye bir tedirginliğim olmadı. Bu neden böyle yansıdı, bunu da bilmiyorum. Ama yıllar sonra kostüm giymek beni çok heyecanlandırdı ve kimse beni durduramadı. Devamlı dans ettim. Ben dans ettiğim dönemlerde daha çocuktum. İlk Maksim’de 14 yaşında sahneye çıktım. 17 yaşında da solist oldum ve bıraktım. Dolu dolu üç yıl çalıştığım için, bu zaman herkese çok uzunmuş gibi geldi. O kostümleri çinde eski günlerim aklıma geldi. Kimi zaman hüzünlendim, kimi zaman da çok keyif aldım. Hatta o kadar duygulandım ki, bu kostümlerden bir tanesini alıp, eve götürdüm. Hatıra olsun diye saklıyorum.Sulhi Bey’in filme, rolüme karşı herhangi bir tepkisi olmadı. Biz hikayeyi birlikte okuduk ve proje onun da çok hoşuna gitti. Çünkü güzel bir hikaye idi. Ayrıca bu film ve hikaye benim için önemliydi. Kendi hayatımdan da bir sürü parçaların olması, beni bu projeye bağladı. Çünkü benim hayatımda da tıpkı Papatya’nınki gibi mücadeleyle, aman başımızda bir evimiz olsun mücadelesiyle geçti. O yüzden ne ben ne de Sulhi Bey hiçbir şeyden rahatsız olmadık. Çünkü olmamızı gerektirecek herhangi bir şey yoktu. SULHİ BEY ŞOK YAŞAYACAKSulhi Bey’in kostümlerime de karıştığı gündeme geldi. Kostümlerin kapalı olmasına özen falan göstermedik. Şu anda dans eden kişilerin kostümlerini yaptık. Yani Asena’nın, Tanyeli’nin gibi daha derli toplu, daha kadınsı şeyler hazırladık. Benim zamanımda kostümler çok açıktı. Şimdiki kostümler, benim daha hoşuma gittiği için bu tarzda hazırlamaya özen gösterdik. Hikaye de günümüzde yaşanan bir hikaye olduğu için, günümüzün dans kostümleri dikildi. Yoksa, ‘Aman Sulhi Bey kızar, biraz daha kapalı yapalım’ gibi bir şey olmadı. Zaten onu incitecek bir şey yapmam ben. Buna Türker Bey de müsaade etmez. Ayrıca Sulhi Bey’de bu filmi heyecanla bekliyor. Çünkü o beni hiç kostümlü dans ederken görmedi. Bilirsiniz, konserlerimin sonunda küçük bir dans gösterisi yaparım. Onları defalarca izlemiştir ve her izlemesinde de şok geçirmiştir. Bence o şokun en büyüğünü bu filmi izleyince yaşayacak.Miami’ye gittik şimdi sırada Monte Carlo var Yaklaşık iki ay, eşim ve çocuklarımla birlikte Miami’de tatil yaptık. Kitap okudum, yürüyüş yaptım, paten kaydım, yüzdüm. Yani gönlümce bir tatil yaptım ve dinlendim. Sadeliğin keyfini çıkarıyorum. Bu tatilde tek üzüldüğüm şey, Emir’in ayağına sandalye düştü. Tırnağı kalkınca, hastaneye gidip çektirmek zorunda kaldık. Onun canının acısı, benim de yüreğime oturdu. Şimdi Allah’a şükür gayet iyi. Önümüzdeki günlerde de yine ailemle beraber Monte Carlo’ya gideceğiz. Sulhi beni ve çocukları bu yaz gezdiyor. Bu arada yeni albüm hazırlıklarımı da sürdürüyorum. Nazan Öncel, Sezen Aksu, Niran Ünsal ile görüşme halindeyim. Kasım, aralık gibi piyasaya çıkmış olacak. Yeni albüm çıkana kadar da sahneye çıkmak istemiyorum. Ben hiçbir zaman hırslı olmadım. Başım ağrısın istemiyorum. Mutluyum, önemli olan da bu. Ayrıca ikinci yayın döneminde ekranlara gelecek olan bir dizi film projem var. İstanbul’da yaşayan modern bir kadını canlandıracağım. �
button