Durdurun bu eski kocayı!

Güncelleme Tarihi:

Durdurun bu eski kocayı
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 17, 2005 00:00

Zeynep Türkmen ilk kez, geçen yılın kasım ayında eski polis memuru kocası yüzüne bir ÅŸiÅŸe kezzap boÅŸalttığı zaman ‘üçüncü sayfa haberi’ olmuÅŸtu. Onu geçenlerde yine üçüncü sayfada gördük; doktorların hiçbir zaman düzelmeyeceÄŸini söylediÄŸi yüzü ve aldığı hastalıklı mektuplarla...Hürriyet muhabiri Serkan Akkoç’a, her ÅŸeye raÄŸmen hayata sarılmaya çalıştığını anlatmıştı. Ancak o kadar da kolay görünmüyordu bu; eski kocasının cezaevinden gönderdiÄŸi mektuplar, genç ve yaralı kadının kábusunun bitmediÄŸine iÅŸaretti. Ve kábusun nasıl bir sonla noktalanacağı meçhuldü. Bu yazı, Zeynep Türkmen’in gazetelerin üçüncü sayfasına, bir kez daha (ve son kez olarak) öldürüldüğü haberiyle çıkmaması dileÄŸiyle yazıldı...Kıskançlık krizleri ve dayakla dolu bir evlilikti onunki. Ancak üç ay dayanabildi. Objektife mutlulukla gülerek baktıkları nikah gününün üzerinden çok geçmeden babasının evine sığınmak zorunda kalacak kadar... EÅŸi Bülent Cengiz, ‘aldatıldığını’ düşünüyordu. Buna kesinkes inanıyordu. Bu inancını kendi kafasından yazdığı senaryolarla pekiÅŸtiriyordu. Karısının cezasını da kızgın kocalara özgü eski bir infaz yöntemiyle kendi verecekti! Bir gün sokak ortasında 21 yaşındaki karısının yüzüne kezzap döktü, o güzel yüzü tanınmaz hale getirdi. Bu nedenle tutuklanan Cengiz, polis memurluÄŸu yaparken de ‘vatandaÅŸa yönelik kastı aÅŸan ÅŸiddet, darp, küfür ve hakaret’ gibi davranışları nedeniyle soruÅŸturmaya uÄŸramış, atılacağını anladığından kendisi istifa etmiÅŸti. Hakkındaki soruÅŸturmalar halen sürüyordu. Kocası tutuklanırken, Zeynep Türkmen 42 gününü hastanede ağır tedaviler altında geçirdi ve doktorlardan yüzündeki izlerin hiçbir zaman geçmeyeceÄŸi haberini alıp, baba evine döndü. Her ÅŸeye raÄŸmen kendini bırakmayacaktı. EvlendiÄŸi için bıraktığı grafikerlik ve web tasarımcılığı kursunu tamamladı, üniversite sınavına girdi, ablasının maÄŸazasında çalışmaya baÅŸladı. Bu arada kocasından boÅŸandı. Artık yeni bir hayata baÅŸlayabilirdi. ALDATILMA TAKINTISIAma kábus bitmemiÅŸti ki... Ãœmraniye Cezaevi’ndeki kocası, onun aldatmaya devam ettiÄŸini düşünüyordu. Düşünmekle kalmayıp bu düşüncesini tehdit ve hakaret içeren cümlelerle mektuplara döküyor, eski karısını bir türlü rahat bırakmıyor, mektup kağıtlarını un ufak edene kadar sinir krizleri geçirmesine neden oluyordu. Ve hayatından endiÅŸe duyup korkmasına...‘Benden sonra kaç kiÅŸiyle oldun kim bilir?’ diyordu. ‘Yani hayal ettiÄŸin hayattasın. Peruklarla dolaşıyorsun. Bir gün sarışın, bir gün esmer. GöbeÄŸini aç, askılı giy, ne mutlu sana...’ (Oysa peruk takmasının nedeni kendisinin başına döktüğü kezzap; Türkmen başının bir bölümünde saç çıkmadığı için peruk takıyor.) Ama baÅŸka bir mektupta evlilik yıldönümlerini, gülleri hatırlıyor; ‘Haziran geldi. 13 Haziran. Bu yıl imkansız ama her yıl aynı otelde yerimiz ayrılmış olacak. Odada her yıl 41 tane gül olacak. Ama ne sen ne ben olucam’ diyor, sonra yine paranoya devreye giriyor, ‘Sen kim bilir kimle olucan?’ sorusuyla gülleri solduruyordu. Bir sonraki mektupta güllerden eser yoktu: ‘Seni artık ‘hiç’ bile saymıyorum... Tuvaletteki pislik bile senden gururlu ve namusludur...’ YASALAR KORUYAMAZ MI?Peki, böyle bir ruh halinde olduÄŸu için karısını sürekli döven, yüzüne kezzap atmaktan çekinmeyen, bu ağır suç nedeniyle cezaevine konsa bile yazdığı senaryolara inanmaya devam eden biri, özgür kaldığında çok daha fazlasını yapmaz mıydı? Psikiyatri servisleri bu paranoyalardan kurtulmaya çalışanlarla, üçüncü sayfalar, bu senaryolarla iÅŸlenmiÅŸ cinayetlerle dolmuyor muydu? Bunu ÅŸimdi bir tek Zeynep Türkmen düşünüyor ve korkuyor. Ya yasalar?Batılı ülkelerde, kadınların ev içinde, yakınları tarafından gördükleri ÅŸiddeti önlemek, can güvenliklerini saÄŸlamak için çıkarılmış yasalar, bu konuda eÄŸitimli özel polisler, saÄŸlık çalışanları ve adli personel tarafından uygulanıyor. Yasalar maÄŸduru taciz eden, korkutan, psikolojisini bozan ya da canına kasteden kiÅŸileri hapse atmaktan tedavi ettirmeye, maÄŸdurun evine belli bir mesafeden itibaren yaklaÅŸtırmamaktan telefon etmesini bile engellemeye kadar pek çok hüküm içeriyor. Saldırganın kararları ihlal etmesi halinde de bir dizi önlem mevcut.Benzer bir yasa, Türkiye’de de 1998 yılından bu yana geçerli: 14 Ocak 1998 tarihinde aile içi ÅŸiddete uÄŸrayanların korunması amacıyla kabul edilen ve kısaca ‘Korunma Emri’ olarak tanımlanan 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun. Ama yedi yıldır, kanunun yeterli derecede uygulandığına dair ciddi kuÅŸkular var. Türkiye’de polis bu konuda oldukça bilgisiz, sadece bilgisiz deÄŸil, ilgisiz de... Yasaya raÄŸmen, eÅŸinden dayak yiyen kadınları, ‘kocasının yanına’ yollayan karakol polislerinin sayısı azımsanmayacak kadar çok. Koca döver de sever de, kadının yanı kocasının yanıdır, aile mahremiyetine karışılmaz, diye düşünen; bizzat kendileri evlerinde ÅŸiddet uygulayan polisler gibi. Bu yazının konusu, eski polis memuru Bülent Cengiz gibi... Ancak Zeynep Türkmen’in de ‘korunma’ için bir baÅŸvurusu söz konusu deÄŸil.CÄ°NSEL TRAVMA UZMANI PSÄ°KOLOG UFUK SEZGÄ°NCiddi bir tehdit varMektuplar oldukça tehditkár. Bir de kiÅŸinin daha önceden yaptıklarını düşünürsek ciddiye alınması ve yasal olarak deÄŸerlendirilmesi gerekiyor. KiÅŸinin durumunu kıskançlığın ötesinde düşünmek gerekir. Bir ‘stalker’ vakasına benziyor. Bu rahatsızlığı olan insanlar sürekli birinin izini sürer, takip ederler. Ä°zlenen kiÅŸi ensesinde hep onun nefesini duyar, ciddi ÅŸekilde ürkebilir ve psikolojik, psikiyatrik güçlük yaÅŸar. Bu kiÅŸinin sadece stalker olduÄŸunu söylemek de mümkün deÄŸil, psikiyatrik yönden deÄŸerlendirilmesi, tehdit ve takiplerinin dikkatle deÄŸerlendirilmesi gerekli. Ãœstelik somut bir cana kast var geçmiÅŸte, sonrası için ciddi risk oluÅŸturuyor, yaptıkları sadece gözdağı vermek, ürkütmek gibi görünmüyor...Ankara Numune Hastanesi 1. Psikiyatri KliniÄŸi Åžefi DOÇ. EROL GÖKATasarlayarak saldırganlık en çok kıskançlık paranoyasında görülürAÅŸk patalojileri çok geniÅŸ boyutta ele alınması gereken psikiyatrik rahatsızlıklardır. Bir baÄŸlanma sorunu olduÄŸu için bu tür vakalara da ‘aÅŸk patalojisi’ diyebiliriz. Bunlar bazen ‘çılgınca baÄŸlanma’, ‘saldırgan baÄŸlanma’ bozukluÄŸuna, bazen de bir erotomanik paranoya türüne dönüşebilir. Böyle durumlarda maÄŸdurlar için bazı ülkelerin yasalarında önlemler vardır. MaÄŸdura yaklaÅŸma yasağı gibi... Ağır iliÅŸki problemleri, bildiÄŸimiz eÅŸ tedavilerine genellikle uygun deÄŸillerdir. Daha ağır vakalardır. Onlarla iliÅŸki kurmak zordur. Bu olaydakine benzer kıskançlık paranoyası olanlar, tasarlayarak saldırganlığın en çok görüldüğü gruptur. Önceden de bu suçu iÅŸlediyse, ciddi risk oluÅŸturur. Ä°stanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi üyesi AVUKAT AYÅžEGÃœL KAYAPolisin, savcının, yargıçların yapabileceÄŸi çok ÅŸey varZeynep Türkmen’in bir ÅŸikayet dilekçesiyle durumunu savcılığa iletmesi ve hayatından şüphe ettiÄŸini bildirmesi gerekiyor. Daha önce de eski eÅŸi olan aynı kiÅŸi tarafından zarar görmüş olan maÄŸdur, yaÅŸamsal bir tehlike altındaysa devlet tarafından korunmak zorundadır. Zeynep Türkmen ya da bu durumdaki diÄŸer kadınların korkmadan yargı makamlarına gitmeleri ve koruma kararı istemeleri gerekiyor. Polislerin, savcıların, yargıçların bu durumdaki kadınlar için yapabileceÄŸi çok ÅŸey var. Ancak hálá eski alışkanlıkla evlerine yollamaya çalışıyorlar. Bu ise görevlerini yerine getirmemeleri kısaca suç iÅŸlemeleri anlamına geliyor. EÄŸer ÅŸiddete maruz kalan ancak korunmaları saÄŸlanmamış kadınlar için yasal uygulamalar yapılmazsa, kadınların tıpkı AÄ°HM’ye gitmek gibi, Kadınlara Karşı Ayrımcılığı Önleme SözleÅŸmesi Ek Protokolü’nde öngörülen komiteye baÅŸvuru hakları var.KADININ KORKULU RÃœYASI:STALKERBatı’da, birini sürekli takip eden, musallat olan, taciz ve tehdit ederek talepte bulunan insanlara adli psikiyatride ‘stalker’ deniyor. Stalker’ların çoÄŸu erkek, kurbanların yüzde 83’ü ise kadın... Amerika’da kadınların yüzde 8’i, erkeklerin de yüzde 2’si stalker’ların kurbanı. Stalker kurbanını telefon, e-mail, faks, mektup ve notlarla taciz ediyor. Fiziksel olarak yakın olacağı anı bekliyor. Hediye gönderiyor. Bu bazen ölü hayvanlar da olabiliyor! Uzmanlar bu insanların tavırlarının hafife alınmaması gerektiÄŸini belirtiyorlar. Çünkü maÄŸdurların yüzde 58’i saldırıya uÄŸruyor. Avustralyalı psikiyatr Paul Mullen ve iki meslektaşının 145 stalker üzerinde yaptığı araÅŸtırma (bir de Amerikan Psikiyatri Akademisi’nden ödüllü kitapları var: Stalker’lar ve Kurbanları) yüzde 30’unun bu takibi ayrıldıkları sevgili ya da eÅŸlerine yaptıklarını gösteriyor. Stalker’ları beÅŸ kategoriye ayırıyor Mullen: ReddedilmiÅŸ, yakınlık arayan, kendini sürekli baÅŸarısız hisseden, bir kiÅŸiye dönük kin duyan ve avcı! Deneklerin çoÄŸunda kıskançlık eÄŸilimi görülüyor. Bir kiÅŸiye dönük kin duyan stalker’ların ‘karşılarındaki maÄŸduru yok etmek için ellerinden geleni yapacaklarını’ belirten Mullen, tedavisi en zor grubun da onlar olduÄŸunu söylüyor.MaÄŸdurlar fiziksel sorunların yanısıra, psikolojik sorunlar da yaşıyorlar. Yapılan araÅŸtırma, yüzde 83’ünde paranoyaklık tespit edildiÄŸini gösteriyor. Yüzde 24’ünde ise intihara giriÅŸim olmuÅŸ. Ama bir kısmı da bunlara gerek kalmadan stalker tarafından öldürülüyor! Aktrist Rebecca Schaeffer onlardan biri; 1989 yılında bir fanı tarafından öldürüldü. John Bardo onu iki yıldır takip ediyordu. 1990 yılında Kaliforniya’da baÅŸlayan dava, Amerika’daki ilk anti-stalker davasıydı. 1993’te 50 ABD eyaletinde anti-stalking yasaları uygulanmaya baÅŸlandı. Darısı Türkiye’deki yasaların başına...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!