Ayten SERİN
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2006 00:00
Yeşilçam’ın unutulmaz prodüksiyonlarından Dünyayı Kurtaran Adam’ı 1982’de Çetin İnanç çekmiş, Cüneyt Arkın senaryosunu yazıp başrolünde oynamıştı. Kukla benzeri uzay yaratıkları, negatif silinerek yaratılmış ışınlanma sahneleri, reji masasından bozma uzay gemisi kumanda odasıyla efsaneleşen filmin şöhreti sınırlarımızı aşmış, "dünyanın en kötü filmleri" listesine girmişti.
Çekimleri süren "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu" ise teknoloji harikası bir komedi filmi. Cüneyt Arkın bu kez oğullarıyla uzayda. Dijital çekilen filmin toplam plan sayısı 1550. Bunların 1350’sinde animasyon kullanılmış; 90 plan ise tamamen animasyondan oluşuyor. 22 kişilik animasyon ekibinin emekleriyle ışın kılıçları, dev uzay gemileri, meteor parçalanmaları gibi etkileyici görsel efektlerle donatılan
film 15 Aralık’ta vizyona giriyor.
Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu, afişinde yer alan tanımıyla "A Milli Uzay Filmi." Yıllardan 2055, konu Dünya’da, uzayda, Lunatika gezegeninde geçiyor. Ulaşım aracımız, motorunun üstünde Mustafa Kemal imzasıyla "İstikbal göklerdedir" yazan Ulubatlı 33, yani "tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla üretilmiş Türk uzay gemisi." Sekiz uzay yılı önce Türk astronotların hizmetine giren uzay gemisinin girişinde nazar boncuğu, mutfağında sarmısak asılı. Bu sayede başına büyük bir bela gelmeden uzayda dolaşıyor. Mürettebatın uzay boşluğuna fırlattığı çöpler, geri dönüp gemiye vurduğu için kaportası hasarlı. Çanak anteni henüz yerinde. Magirus minibüs tasarımındaki kaptan köşkü özel dizayn. Vites kolundaki kartal başı gözalıcı. Fonda çalan müzik tanıdık: "Batsın bu dünya."
Çevresinde kötülere ait iki uzay gemisi daha var. 1.2 km büyüklüğündeki Uga, arkasındaki ateş topundan aldığı enerji ile besleniyor. Korsanların kurukafa simgeli Zaldabar gemisi ise kılıktan kılığa giren cinsten. Hatta uzay polisi kılığında çevirme yapıp, Ulubatlı 33’ün ambarlarındaki soğan ve patatesleri yağmalayacak kadar bitirim.
Mart ayından bu yana filmin animasyonları üzerine çalışan ekibin şefi Volkan Öztürk "İsterseniz Ulubatlı 33’ü üretip uzaya gönderebilirsiniz, çünkü çok detaylı tasarlandı, aerodinamiği bile test edildi" diyor.
22 kişilik animasyon ekibinin çoğu reklam sektöründen. Ekibin iki yabancısından Fransız Macit Taibi, Immortal/Ölümsüz filminde 3D yönetmenliği yaptı. İspanyol 3D süpervizörü Carlos Perona da 12 yıldır birçok uzun metrajlı filmde çalıştı.
"Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu" komedi filmi olmasına karşın, ekip inandırıcılığı sağlamak amacıyla her sahne için büyük bir özenle çalışıyor. Filme animasyon sahnelerini yerleştiren Okan Aşık’ın söylediğine bakılırsa, 7 dakikalık ışın kılıçlarıyla dövüş sahnesi bile tam 1,5 ay aldı. Bir meteor parçalanması sahnesi 6 hafta, uzay şehri Orion’un bilgisayarda tasarlanması 3 ay sürdü.
"Bu film, Türkiye’de neler yapılabileceği konusunda herkese fikir verecek, iyi animasyon yapıldığını gösterecek" diyor Öztürk. 2,2 milyon dolara mal olması beklenen 117 dakikalık filmin şöhreti şimdiden dünyayı dolaşıyor. Video klipleri internette izleme imkanı sunan U-tube’a gönderilen filmden bir sahne, şu anda en iyi 100 komedi listesinde 28’inci sırada. Animasyonları gerçekleştiren RedSofa’nın Genel Müdürü Diana Fındıkoğlu ise ekiplerinin Kanada Uluslararası Film Festivali’ndeki üç boyutlu animasyon yarışmasına davet edildiğini söylüyor.
EFEKT SÜPERVİZÖRÜ CİHAT PARLAK (27)
Kartal Tibet ışın kılıcı sahnesini görünce şaşırdı
Mart ayından bu yana günde 13, hatta 17 saat çalışıyoruz. Bu arada evlendim, balayı "uzay gemilerinin parçalarını nasıl birleştirsek" diye düşünmekle geçti. Tüm çekimleri sette yönetmenle izledik, özel efektlere uygun çekilmesini sağladık. Yönetmen Kartal Tibet başlangıçta görsel efekt önerilerimizi endişeyle karşılıyordu. Örneğin ışınlanma sahnesini üç boyutlu animasyonla hazırlamayı teklif ettik, ısrar ettik. "Siz nerden bileceksiniz, biz eskiden filmin negatifini çizerdik" diye itiraz etti. "Hocam bu filmi dijitalle çekiyoruz" dedik. Aslında yeniliklere uyum sağlama konusunda çok iyiydi. Yaptıklarımızı gösterdikçe ikna oldu. Zor beğenen bir kişi, güvenince de tam güveniyor. Bir ay boyunca sette birlikte çalışınca biz de onun görüşlerini tamamen anladık. Kapadokya’da çekilen bir sahnede Cüneyt Arkın’ın buzda donmuş görünmesi gerekiyordu. Balmumundan heykelini yapmışlar. Bunun yerine 3D teknolojisiyle çok daha iyi bir görüntü hazırladık. Çok uğraştığımız ışın kılıcı sahnesini bitirip Kartal Tibet’e gösterdiğimizde çok şaşırdı. Çok beğendi, defalarca izledi.