Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2008 00:00
7 Şubat’da IF Moda Fuarı’nın açılış defilesini yapacak Özlem Süer cephesinde inanılmaz gelişmeler var. Birincisi Özlem Süer markası tüm dünyada 100 satış noktasına ulaştı. İkincisi markaya OEZ SUE adlı yeni bir kardeş geldi. Sahneye çıkan insanlar için Özlem Süer Celebrity adlı bu yeni markanın ilk müşterisi İspanya’nın en ünlü flamenko starı Diana Navarrov oldu. Bunun üzerine Madrid Güzellik Yarışması Organizasyon Grubu Özlem Süer’den yarışmanın tüm kostümlerini ve konseptini tasarlamasını istedi.
7 Şubat’daki defile OEZ SUE ile Özlem Süer markasının bir harmanı olacak. Tasarımcı koleksiyonunu hazırlarken başrollerini Gerard Depardieu ile Jean-Pierre Marielle’in paylaştığı Tous les matins du monde (Dünyanın Tüm Sabahları) filminden esinlenmiş. Bu sebeple CNR’daki defileyi bu filmle başlatıp, bu filmle bitirecek.
Tous les matins du monde (Dünyanın Tüm Sabahları) aslında Pascal Guignard’ın yazdığı bir roman, filme daha sonra çekildi. Romanın son sayfalarında yer alan "Tous les matins du monde sont sans retour" (Dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür) cümlesi çok meşhur. Roman ve
film, Fransız viola da gamba ustası ve besteci Sainte Colombe’un hayatından bir kesimi anlatıyor.
Sainte Colombe, saraydan gelen onlarca teklife ve tehdide karşı direnmiş, hayatı boyunca bir tek kızları ve kendisi için müzik yapmıştır. Çoğu bestesini hiç kaydetmediği gibi eğlence amacıyla yapılan müziğe kanının son damlasına kadar karşı çıkar. Özetle film sanatın, sanat için yapıldığını anlatır. Ve işin uzmanları tarafından popüler kültüre karşı verilmiş ilk reaksiyon olarak kabul edilir.
Özlem Süer filmi ilk kez 1991 yılında izledi: "Yağmurlu bir gündü, gündüz matinesiydi ve sinemada bir tek ben vardım. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya yeni başladığım yıldı. Sanata kendini adamayı sorguladığım günlerdi. Kendini ne kadar adarsan o kadar sonsuzlaşır aşk tanımı, o filmden sonra netlik kazandı. Tasarım yapabilmek için de böyle bir adanmışlık gerekiyordu. Yani filmi çok doğru bir zamanda izlemiştim."
Mesleki yolculuğu boyunca filmi tekrar tekrar izledi. Her defasında bu filmden yola çıkarak bir koleksiyon yapmak istiyor ama daha yeteri kadar bedel ödemediğini düşünüp vazgeçiyordu. Yaklaşık altı ay önce, meslekteki yirminci yılında filmi tekrar izledi. Daha ilk dakikalarda zamanın geldiğini hissetti. Filmdeki müzisyen kadar olmasa da tasarım dünyasında ayakta kalabilmek için çok emek vermişti. Popüler kültüre karşı durduğu da bir gerçekti. Kolay ulaşılıp, hızlı tüketilen markalarla arasında dağlar vardı. Tüm zamanlara yayılmış bir enerjiye sahip çıkmayı her zaman önemsedi. Aynılaşmanın önlenmesi için verilen mücadelenin önemli bir savaşçısıydı.
DEFİLEDE FİLMDEN BEŞ SAHNE GÖSTERİLECEK
2008-2009 sonbahar-kış koleksiyonun tasarlarken filmi tekrar tekrar izledi. 17. yüzyıla gitti, geldi. Tasarımlarını hazırlarken filmin her detayından özellikle de Sainte Colombe’un iki kızının ruhundan ilham aldı. 7 Şubat’daki defile, filmin ilk sahnesiyle başlayacak. Sainte Colombe’un dünyada tanınmasına vesile olan öğrencisi Marin Marais’nin (Gerard Depardieu) her şeyi anlatmaya başladığı yaşlılık haliyle: "Filmle başlayacağız ve ara ara beş kere kesip büyük sinema ekranında filmden üç, beş dakikalık sahneler göstereceğiz. Önce OEZ SUE markasına ait siyahlar çıkacak. Ardından griler, maviler ve saray morları gelecek. Koleksiyonda eskitilmiş aksesuarlar çok fazla. Elbiselerin tamamı içi dışına çıkmış gibi."
Süer mükemmel dikişlerin onu rahatsız ettiğini söylüyor. Gece rahatlıkla giyilebilecek kıyafetlerde metre metre kumaş kullanılmış. Hatta kat kat volanların olduğu bir tanesini 30 metre kumaştan yapmış. Sainte Colombe’un kızlarının ruhuyla podyuma çıkan modellere AKM’den dört yaylı saz sanatçısı filmin müzikleriyle eşlik edecek. Koreografiyi Uğurkan Erez yapacak. 50 parçalık gösteriyle sanatın zaferi kutlanacak.
ÖĞRENCİLERİME ŞU SORUYU SORARIM
Dünyanın Bütün Sabahları yaratıcılıkla ilgili herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film. Yolun başında olan tasarım öğrencilerine hep aynı soruyu sorarım: "Hayat mı tasarım mı?" Hayatı seçenlere bu işe hiç başlamamalarını öneririm. Gerçek bir tasarımcı hayatı, yaratmak için bir enstrüman olarak görür. Bunun bedeli kimi zaman yalnızlık kimi zaman obsesyondur. Hayatı daha iyi yaşamak için tasarım yapılmaz. Hayatta bazı rahatsızlıkları içinde duyan insan gerçekten yaratıcıdır.
MARKAM İÇİN MİSTİK ROMANTİK DENEYSEL DİYORLAR
Dünyada Özlem Süer markası satan noktaların hepsi, giysilerin kadını güzelleştirmesine çok önem veriyorlar. Markamı çok romantik, mistik ve deneysel buluyorlar. Bu kelimelerin üçü de tasarım anlayışımı çok iyi anlatıyor. Dükkana her gelen müşteri bu senenin hikayesi ne, diye soruyor.
ÇOK AMAÇLI TASARIMLARÖzlem Süer’in yeni markası OEZ SUE ilk kez Paris’te halen sürmekte olan hazırgiyim fuarında basına tanıştırılıyor. Süer markasını şöyle anlatıyor: "Bu markayı müşterilerimizin ısrarıyla ortaya çıkardık diyebilirim. Bize gelen herkes arada bir şeyler arıyordu. Davetlerde de sokakta da giyilebilecek, ışıltıdan ve gecenin frapanlığından uzak bir şeyler. Bu koleksiyonu yaratırken koton, ipek, kaşmir-yün gabardin, hafif ve hayatı kolaylaştırıcı kumaşlar kullandık. Doğal ve organik olmasına özen gösterdik. Tenimize nefes aldıracak giysiler tasarladık. Hepsi çok amaçlı kullanıma açık. Kullanıcıyla türeyebilen origamik bluzlar, mantolar, pantolonlar..."