Güncelleme Tarihi:
BÖYLE EVLENMİŞLERDİ (FOTO-GALERİ)
Kadrosu, reytingi iyice oturmuş bir diziye sonradan dahil olmak riskli değil mi?
- Öyle bir projeye dahil olmak çok zor gerçekten. Sete girdiğin an oradaki samimiyet, setin oturmuşluğu, herkesin birbiriyle olan arkadaşlığı, seni zorluyor. Ortama ve insanlara o kadar yabancısın ki, ciddi stres yaşıyorsun.
Ne cesaret kabul ettiniz peki?
- Çok güzel bir ekip var “Gönülçelen”de. Tomris Giritlioğlu gibi bir yapımcı var mesela. Bunun ötesinde kendini kanıtlamış bir proje. Öyle olduğu için çok keyifle başladım. Bir gün toplantı yapıldı, diziye gireceğim kesinleşti. “Sabah 9.00 set” dediler. 9.00’da sete gittim. Saç, makyaj, kostüm provası oldu. “Başlıyoruz” dediler. Ekibe “Merhaba” dedim ve daha ilk sahnem, rol gereği çok yakın arkadaşı olduğum Cansel Elçin’e sarılma sahnemdi! Bu arada Cansel’le yeni tanışmışız! O kadar zor ki… Ama sağ olsunlar, hiç yabancılık çektirmediler. “Set çok iyi” sözü herkese klişe gelir ama bu set gerçekten çok sıcak. Ayda abla (Aksel) evde kekler yapıp sete getiriyor mesela... Aile gibiyiz.
Bir de sonradan girmesine rağmen canlandırdığınız karakter çok sevildi.
- “Gönülçelen”in çok ciddi fanları var; özellikle de Tuba’nın (Büyüküstün) ve Cansel’in. Benim diziye başlayacağımı duyanlar “Şimdi o Murat’la Hasret’i ayırmaya geliyordur” diye düşünüp üzülmüşler. Ama senaristler o kadar güzel bir karakter yarattılar ki; herkesin sevdiği biri haline dönüştüm. Tipoloji olarak hep sarışınlar daha mesafeli ve soğuktur, ekrandan enerjiyi geçiremezler dense de bu karakterin enerjisi ve coşkusu seyirciye geçti. “Kurtlar Vadisi”nden sonra bu kadar güzel tepkiler almama sebep olan ikinci proje “Gönülçelen”dir. Bir de şu var; “Kurtlar Vadisi”nde bazı izleyiciler rolümden dolayı çekinip yanıma gelemezdi, şimdi “Ne haber” deyip sarılıyorlar. Bu çok hoşuma gidiyor. O mesafe bir anda kalktı.
İLAN-I AŞK SAHNESİNDE ERDİL’İ DÜŞÜNÜYORUM
Dizi yakında bitecek ama... Tadı damağınızda kalacak anlaşılan...
- Evet, ay sonunda bitiyor. Keşke en başında girseydim. Ama yine de memnunum. Dizide sevenleri barıştırdım, sonra ben Levent’e aşık oldum. Bu arada bir şey fark ettim; bugüne dek hiçbir projede aşığı oynamamışım! Hiç benim sevgilim olmamış, kimseye öyle bakmamışım. İlk defa acayip aşık olduğum, ilan-ı aşk ettiğim bir adam var karşımda!
Erdil Yaşaroğlu dışında birine ilan-ı aşk ederken zorlandınız mı peki?
- Zorlandım ama karşımdaki oyuncular o kadar profesyonel ki... Onur Saylak benim çok saygı duyduğum bir isim. Ayrıca zaman zaman Erdil’i düşünüyorum, o anlar geliyor aklıma ve oradan besleniyorum.
Bu arada bir de tiyatro maceranız oldu, hatta ödül aldınız.
- Evet, çok mutluyum. Bu sene 11’incisi düzenlenen Direklerarası Seyircileri Tiyatro Ödülleri’nin üyeleri her sene yaklaşık 340 oyun izliyor ve değerlendirme yapıyorlar. Bu sene ben Bursa’nın Nilüfer Sanat Tiyatrosu’nda oynadım. Ödülümü de Bursa’dan aldım.
OYUN GECESİ KULİSTE DİZLERİM TİTRİYORDU
Tiyatro sahnesine ilk adım attığınız an nasıldı?
- Biz Kubilay’la (Tunçer) kader birliği ettik. Prömiyer gecesi geldi çattı. Benim dizlerim titriyor, kalbim yerinden fırlayacak. Perdenin arkasında Kubilay’ın elini tutuyorum. Dedim ki “Ben yapamayacağım. Beni bırak ne olur”... Çünkü perdenin arkasındayken fısır fısır sesleri duyuyorsun, herkesin enerjisi sana geliyor. O gün de tüm protokol orada.
Kubilay Bey ne dedi peki?
- “Biz kötü bir şey yapmıyoruz. Çok güzel iki saat yaşatacağız herkese. Eve gittiklerinde bu oyunu düşünüp hayatlarına bir parça olsun bir şey katabilirlerse, bu bizim çabamızla olmuş olacak” dedi. O an “Tamam hazırım” deyiverdim! Çıktık oynadık. Annem “Acaba söyleyeceklerini unutur mu” diye çok endişelenmiş, durmadan dua etmiş!
Ya eşiniz?
- Oyunun sonunda Erdil’i ağzı bir karış açık halde ayakta beni alkışlarken görünce “Tamam olmuş” dedim. İçimde böyle bir şey varmış demek ki. Karakteri ve oyunu çok sevdim. O yüzden sanırım sezon çok güzel geçti, kapalı gişe oynadık. Sonra Kubilay yeniden karşıma oturdu. “Biz bu sahneye bir oyuncu aldık, bir star uğurluyoruz. Gurur duyuyorum seninle. Seneye yeni bir oyun hazırlayalım ve başrolde yine sen ol” dedi, çok duygulandım.
ŞİMDİLİK TEK İSTEDİĞİM İKİ HAFTALIK BİR TATİL
Hiç düşünür müydünüz tiyatrodan ödül alacağınızı?
- Hiç düşünmezdim. Hatta ödül törenine gittik. Erdil’in elini tutuyorum. İsimler açıklanırken dedim ki “Erdil ben yapamayacağım. Sen git benim yerime ödülü al”...
Yaptı mı bunu?
- Hayır, “Saçmalama! Çok çalıştın, emek harcadın ve hak ettin. Oraya çıkmalı ve bunun tadını çıkarmalı, çok mutlu olmalısın” dedi. Adım söylendiğinde o yol bitmedi sanki! Ödülün büyüğü, küçüğü olmaz. Allah inşallah yarın öbür gün Afife ödülü almayı da nasip eder.
Tiyatro önümüzdeki sezon da devam edecek anladığım kadarıyla. Çok güzel bir dizi projesi gelirse tercihiniz ne yönde olacak?
- Benim şu an için tek isteğim, iki haftacık tatil! Geçen sene Konya’da bir sinema filmi çekmiştik, tatil yapamamıştım. Ondan önceki sene “Romantik Komedi”yi çekmiştik, yine tatil yapamamıştım. Bu sene 10 gün denize gireyim, kitap okuyayım, parmak arası terliklerimi giyeyim, sadece mayoyla gezeyim istiyorum.
O 10 günden sonra neler yapacaksınız?
- Eylülde yeniden oyuna başlıyoruz. Temmuz, ağustosta provalar olacak. Gerçi ben bu tempodan memnunum. Evlendikten sonra yaklaşık üç ay çalışmadığım bir dönem oldu. Sabah uyanıyordum, evi topluyordum, temizlik yapıyordum, alışverişe gidiyordum, Erdil’e güzel yemekler hazırlıyordum. Ama hep aynı şeyler. Ev hanımlığı güzel de hiç keyifli değil. Benim çalışmam lazım. O kadar alışmışım ki kendi paramı kazanmaya, ayaklarımın üzerinde durmaya… Zaten bu tiyatro teklifi gelince Erdil “oooh” dedi. Çünkü “ne yapsam acaba” diye sarmaya başladığım bir dönemdi. O yüzden şimdi ikimiz de rahatız.
ÇOK DOĞRU BİR EVLİLİK YAPTIĞIMIN FARKINDAYIM
Erdil Yaşaroğlu nasıl biri?
- Çok neşeli. Bana göre dünyanın en komik adamı... Onunlayken çok eğleniyorum. Geçen gün Bursa’da söyleşisi vardı. Söyleşi bitti, soru cevap kısmına geçtiler. Beni görenler “Begüm sahneye” diye tezahürata başladı. Ben de çıktım. Bizi çift olarak çok seviyorlar. Güzel bir enerjimiz olduğunu söylüyorlar. Ben çok keyif alıyorum onunla olmaktan, çok mutluyum. Çok doğru bir evlilik yaptığımın farkındayım.
Evlilik farklı bir şey miymiş? İmza romantizme darbe vuruyor mu?
- Biz şimdi 5’inci senemizdeyiz. Son bir yıldır evliyiz. Evlenmeden önce ben ailemle yaşıyordum, Erdil de kendi evindeydi. Beraber yaşamak gibi bir ortamımız olmamıştı. Evleninde doğal olarak aynı evi paylaşmaya başladık. Tiyatro için Bursa’ya gidiyorum. Oraya buraya gidip çalışıyorum. Her eve döndüğümde beni kapıda bekleyen, sarılıp karşılayan ya da ona kapıyı açtığımda tebessümle içeri giren biri var. Sonsuz güvendiğin, yanında kendini huzurlu hissettiğin insanla beraber olmak çok keyifli. Evliliğe dair güzel şeyler anlatınca bazı evli arkadaşlarım “Şanslısınız, bu tamamen karakterlerinizden kaynaklanan bir şey” diyor. O yüzden de hayatımızda pek bir şey değişmedi.
Hiçbir hoşlanmadığınız yönler yok birbirinizde?
- Tabii ki hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hepimizin defoları vardır ama önemli olan ne kadar alttan alabildiğin ve ne kadar mücadele etmek istediğin. Mesela dedem ve anneannem 57 yıldır evli. Neler yaşadılar kimbilir ama kimseye bir şey hissettirmemişler.
ONDAN PARA İSTEMEK BANA ÇOK ZOR GELİYOR
İyi eğitimli, iyi kariyerleri olan birçok kız arkadaşım evlendikten sonra çalışmak istemedi, evde oturmayı tercih etti. Bu bir seçim... Onlar da bundan keyif alıyor herhalde. Ama bunu ben anlayamıyorum. Yaşımız genç ve bir daha bu yaşlarda olmayacağız. Bir de ben 21 yaşından beri kendi paramı kazanıyorum. Para kazanmayı bildiğin için para harcamayı da biliyorsun. Ben eşime gidip “Bana şu kadar verir misin” demeye o kadar zorlanıyorum ki. Eve alışveriş yaptığımızda faturayı o ödediğinde de ne yapacağımı bilemiyorum. O ise “Saçmalama, biz evliyiz, ikimizin hayatı bu” diyor hep. Gülüyor halime...