Dünyanın bütün kadınları Mango giyene kadar erkek kıyafeti yapmayacağız

Güncelleme Tarihi:

Dünyanın bütün kadınları Mango giyene kadar erkek kıyafeti yapmayacağız
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2006 00:00

Kadın hazır giyim markası Mango’nun İspanyol markası olduğunu herkes biliyor. Peki kurucularının Türk olduğunu kaç kişi biliyor? 1968’lerde Türkiye’den çocuk yaştayken aileleriyle birlikte İspanya’ya göç eden giden İshak ve Nahum Andıç kardeşler kurdu Mango’yu.

Bugün şirketin başkan yardımcısı ve genişlemeden sorumlu kişisi olan İsak Halfon’un ailesi de Türkiye’den gitme. İsak Halfon (55) geçtiğimiz hafta Mango’nun yeni sezon tanıtımı için İstanbul’daydı. Bize Mango’yu ve bu seneyi anlattı.

Mango’nun kuruluş hikayesini anlatır mısınız, çünkü kurucuları İstanbul’dan giden bir aile.

- Mango’nun kurucuları iki kardeş, İshak ve Nahum Andıç. Aileleri bundan 32 sene önce İspanya’ya göç etti. O zaman henüz eğitimlerini tamamlamamış olan kardeşler, okul biter bitmez küçük bir iş kurdular. Bir dükkanla başlayıp kısa sürede üçe çıktılar ve akabinde Mango doğdu.

Sizin aileniz de Türkiye’den gitme, değil mi? Neden gittiniz?

- Ailelerimiz yeni bir hayat, yeni ufuklar peşindeydi. İspanya iklimiyle ve hayatıyla Türkiye’ye benziyor. Gittiğimizde 14-16 yaşlarındaydık. Lisedeyken Andıç kardeşlerin biriyle iyi arkadaş oldum. Üniversiteyi bitirince de onlarla çalışmaya başladım.
/images/100/0x0/55eae3bcf018fbb8f89d3965

Mango ismiyle markalaşmaya 1984’te başladınız ama...

- Öncesinde birçok markayı satan kot dükkanlarımız vardı. Ayrıca tüm İspanya’ya toptan satış yapıyorduk. Daha sonra tek bir marka, bir sürü markadan iyidir dendi ve Mango kuruldu. İspanya ve İtalya modasına bir alternatif olsun istedik. İlk mağazamız Barcelona’nın Champs Elyssee’sinde açıldı. Bugün hálá durur. Yurtdışındaki ilk mağazamız 1992’de Portekiz’ de açıldı. Önce komşu ülkelerden başlamak istedik, kontrolü kaybetmeyelim diye. Türkiye’ye 1997’de geldik.

Sadece Türkiye’de hiç franchising vermediğiniz, çünkü burayla duygusal bir bağınız olduğu söyleniyor.

- Haklısınız. Burada köklerimiz olduğu için Türk pazarını çok iyi tanıyoruz. Hepimizin burada akrabaları var. Ben iki ayda bir gelip gidiyorum mesela. Büyümek için her türlü kaynak zaten elimizin altında. Türkiye’deki imalatımızı da artırdık. Seneye tüm imalatın yüzde 20’si Türkiye’de olacak.

"Global düşün, yerel hareket et" diye bir sözünüz var. Bu ne demek?

- Her pazarın kendi kimliği var ama koleksiyonlarımız bütün dünyada aynı. Sadece birkaç ülke için ek koleksiyonlar üretiyoruz. Ortadoğu için uzun kollu üstler ve uzun etekler yapıyoruz mesela. Japon kadınların modaya ne kadar düşkün olduğu malum. Onlar için daha ekstrem ek koleksiyonlar hazırlıyoruz. Ve tabii her şeyi çok daha küçük yapmak durumundayız!

DÜŞÜK BEL AZALIYOR

Mango’nun kuruluşundan bugüne çizgilerinde neler değişti?

- Hitap ettiğimiz kesim aslında hep aynı: Şehirli-genç kadınlar. Ama bu arada yaşımız biraz büyümüş olabilir. Artık 18’den 35’e bir müşteri portföyüne sahibiz.

35 diyorsunuz ama pantolonların beli düştükçe düştü, çalışan kadının iş kazası yaşamadan bu kadar düşük belli kıyafetler giymesi ne kadar mümkün?

- Rahat olun, bu sene koleksiyonlarda daha rahat giyilebilen düşük beller de var. Düşük bel azalıyor.

Bu seneki koleksiyonların isimlerine bakıyorum; Ali MacGraw, Lauren Hutton, Studio 54... Hep eskiye dönüş var. Bu retro modası bir gün bitecek mi? 20 sene sonra çocuklarımızın retro diye üstüne atlayacağı yenilikler olmayacak mı?

- Retro bitmeyecek! Bu artık bir akım değil, modanın kendisi haline geldi. Zaten moda dediğiniz şey de 10 senelik bir döngü içinde hareket ediyor. Ama ne yapıyoruz; Audrey Hepburn’ü alıyoruz, onun tarzına güncel detaylar ekliyor, güncelleştiriyoruz. Moda kendini yeniliyor ama temeli hep aynı kalıyor. Neden aynı kalıyor derseniz, onu tasarımcılara sormanız lazım. Bana değil.

Rakipleriniz kimler?

- Her ülkede faklı rakiplerimiz var. Zara, Benetton, Banana Republic, BCBG, River Island uluslararası markaların bazıları.

Mango erkekleri de giydirmeyi planlıyor mu?

- Şimdilik hayır. Dünyanın bütün kadınlarını giydirmedik ki daha! Şu an sadece yüzde 10’a ulaşmış durumdayız. Kadın modasında alacak bu kadar yol varken neden erkeğe ve çocuğa girelim ki? Birçok ülkede daha yeni yeni başlıyoruz. Kadın modasında iddialı, diğer alanlarda mütevazıyız.

Mango’ya sadece ayakkabı ve çanta almak için gidenleri tanıyorum. Aksesuvar konusunda ne kadar iddialısınız?

- Çok! Bu yüzden de bir süre evvel Madrid’de Mango Touch adını taşıyan ve sadece aksesuvar satan pilot dükkanımızı açtık. Planladığımız gibi giderse zaman içinde diğer ülkelere de yayacağız. Türkiye ilk geleceğimiz yerlerden biri olacak. Yeni girişimlerimizden biri de havaalanı mağazaları.

DİĞER İŞ ARKADAŞLARIMIZ DUYMASIN İSTEDİĞİMİZDE

ARAMIZDA TÜRKÇE KONUŞUYORUZ

Biz Türk kökenli İspanyollarız. Türkiye’de doğduk, İspanya’da büyüdük. Köklerimizle gurur duyuyoruz ama şu an dünya vatandaşıyız demek daha doğru sanırım. Birçok önemli pozisyonda Türkler çalışıyor. Tahmin edilenden daha fazla hem de. Avustralya’daki mağaza açılımının başında bile Türk bir ekip var. Ve evet, diğer iş arkadaşlarımız duymasın istediğimizde aramızda Türkçe konuşuyoruz. Ama tasarım ekibimizde henüz bir Türk yok. Sadece benim ekibimde 16 farklı dil konuşuluyor. Tasarımcılarımız da birçok ülkeden. Yeni bir yetenek aradığımızda, büyük moda eğitim okullarının mezunlarını tercih ediyoruz.

VAKKO’NUN YERİNDE MANGO

Mango, İstanbul’da üç yeni mağaza açacak. Bunların biri de Beyoğlu’nda. 1962’de açılan ve ismi Beyoğlu ile özdeşleşen, beş katlı Vakko binasını aldılar. Mağaza çok büyük olduğu ve içinde ciddi bir tadilat yapılacağı için Beyoğlu Mango’nun 2007 sonunda açılması planlanıyor. Yeni Mango’ların biri de bu kış açılacak olan İstinye’deki Doğuş Power Center’da. Mango’nun halihazırda 92 ülkede 924 mağazası var.

2006-2007 KOLEKSİYONUNDA NELER VAR?

Siyah, kahverengi ve gri ağırlıklı. Arada kırmızılar da var. Diğer renkler de ihmal edilmemiş. Farklı boylarda tozluklar, üstten düşecekmiş gibi duran volümlü üstler, rugan ayakkabı sezonun yenilikleri. Tweed çok farklı tasarımlarda kullanılıyor, mesela pançoya benzeyen üstlerde. Bu sene tayt üstüne bol kazaklar giyeceğiz.

REBELS/ASİLER: 1950’ler gençliğinin asi karakteri 80’lerin stili ile birleşti. Düz ve baskılı kumaşlar, pırıltılı etekler var.

STUDIO 54: İpek, dökümlü kumaşla hazırlanan erkeksi, kısa tayyörler... Koleksiyon 70’lerin ünlü modacısı Roy Halston’a ithaf edildi.

LAUREN HUTTON: Çizgili ve kare desenli sade takımlar, geniş paçalı pantolonlar, tüp etekler, leopar baskılı kumaşlar.

ALI MACGRAW: Sade ama karmaşık değil. Her kadının gardırobunda olması gerekenler. Kırmızı, siyah, gri, mavi.

THE CLASH: Cigarette pantolonlar, tozluklar, büyük hacimli üstler. Hem zarif hem de sert.

LIMITED EDITION: Bu koleksiyon, Mango’nun sonbahar sürprizi. 1930’ların modası bugünle birleşti; ortaya günlük kıyafet olarak düşünülen smokinler, kadifeler, taçlar çıktı. Temel renkler siyah, beyaz ve metalik tonlar. Gece elbiselerinde değerli taşlar, tüyler, pullar kullanıldı. Bu serinin modeli, Yves Saint Laurent, Chanel gibi markaların vazgeçilmezi olan Şanghaylı model Du Juan.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!