Güncelleme Tarihi:
OVER THE HEDGE
ORMAN ÇETESİ
Yön: Tim Johnson-Karey Kirkpatrick
Tür: Animasyon/Komedi
Süre: 83 dk.
İnsanoğlunun kendinden başkasını düşünmeyi gereksiz bulduğu, hatta aptallık olarak gördüğü şu günlerde çocukların (hatta çok geç demiyorsanız sizin bile) unutmaması gereken konular nelerdir derseniz, haftanın neşeli ve akıllı animasyonu Orman Çetesi’nden yola çıkarak hemen bir tane söyleyebilirim.
Şu soruları cevaplayalım önce.
Bizden daha güçlü ve donanımlı yaratıklar gelip yaşadığımız yerleri işgal etseler, evimizi yuvamızı başımıza yıkıp, bize ait topraklarda keyif çatmaya başlasalar ne düşünür, ne yapardık acaba? Kızmaz mıydık? Bu yapılan haksızlık, ayıp, günah demez miydik?
Peki bize yapılsa kızacağımız bir şeyi nasıl oluyor da bu kadar rahat bir şekilde başkalarına yapabiliyoruz?
İşte her çocuk, çok geç olmadan, yetişkinliğe geçip, çıkarları duygularının önüne geçmeden bunları düşünmeli ve öğrenmeli.
Ki büyüdüğünde başkalarının topraklarına göz dikmesin, ormanları yakıp, içindeki hayvanları kül etmesin, diğer insanların, bahçedeki kedinin, köpeğin, kirpinin, arının, sineğin, her türlü canlının dünya üzerinde en az onun kadar yaşama hakkı olduğunu anlayabilsin.
İşte Orman Çetesi filmi bu gözle izlenmeli.
Bir çizgi filme bu kadar ödev ve anlam yüklenmez demeyin, “Ağaç yaşken eğilir” deyimini de göz önüne alarak yaklaşın bu filme lütfen.
ŞAŞKINLIKLARINDAN YARARLANIYOR
Orman Çetesi, rakun R.J. ile bir ayının hesaplaşmasıyla açılıyor. Ayı, kendisinden yiyecek çalarken yakaladığı rakuna, inini yiyecekle donatması için bir hafta veriyor.
Rakun da paçayı kurtarmanın yolunu kış uykusundan yeni uyanan bir grup saf hayvanı kandırmakta buluyor.
Kaplumbağa Verne ve arkadaşları zaten şaşkın durumdalar. Uykudan yeni kalkmışlar ve kandırılmaya pek bir müsaitler. Eskiden oynadıkları geniş alanın kocaman bir çitle (filmin orijinal adındaki ‘çit’ kelimesi, yani ‘hedge’ de buradan geliyor zaten) sınırlandığını görünce neye uğradıklarını anlayamıyorlar. Rakun, kaplumbağanın önderliğindeki keseli sincap, kirpi ve kokarca grubunu kandırıp, onları çitin ötesindeki lüks sitelerden yiyecek çalmaya itiyor.
Ama insanların bu hayvanlara hiç mi hiç tahammülleri yok.
Güçlerini sonuna kadar kullanmaya, “hep bana, hep bana” mantığıyla hareket ederek, dünyayı paylaşmamak için ellerinden geleni yapmaya yeminli gibiler.
ÇİZGİ ROMANIN ÖNCESİNE GİDİYORUZ
Yönetmenliğini daha önceden Karınca Z’deki (Antz) yönetmenlik çalışmasından tanıdığımız Tim Johnson ve Tavuklar Firarda’nın (Chicken Run) senaryo yazarı olarak adını duyurduktan sonra ilk kez bu filmle yönetmenliğe soyunan Karey Kirkpatrick’in yaptığı Orman Çetesi, çizgi roman severlerin aşina olduğu bir serinin sinema uzantısı.
Michael Fry ile T. Lewis’in çok sevilen çizgi bant serisi Over the Hedge, 10 yıl boyunca okurlarla buluşmuş ve kalabalık konutlardaki yaşamın yapay dünyasına, iki arkadaşın, bir kaplumbağa ve bir rakunun gözünden bakmıştı.
Çizgi romanın bir başka misyonu ise insanoğlunun zaaflarıyla yanlış düşüncelerini hayvanların iğneleyici gözlemleriyle gözler önüne sermekti.
Serinin sinema versiyonu da aynı görevi üstleniyor. Filmde hikayenin başına dönerek çizgi romanda iki iyi dost olarak gördüğümüz rakun ve kaplumbağanın nasıl bir araya geldiklerini izliyor ve insanların bencilliğine tanık oluyoruz.
Bu ön hikayede rakunun da pek sütten çıkmış ak kaşık olmadığı ortada. Doğal yaşamın en önemli kurallarından birisi sadece ihtiyacın kadarını almak. Öfkeli bir ayıdan vagon dolu yiyecek çalan rakun RJ bu temel kuralı ihlal etmiş oluyor.
Hayvan sarrafı, tecrübeli kaplumbağa Verne’in kuyruğu, onu her gördüğünde boşuna titremiyor yani!
Filmde insan ve hayvan davranışları üzerine ilginç ve esprili gözlemler var.
SİNCABIN HIZINA ÖZEL EFEKTLER
Filmin komiğini seç deseler cevabım hiperaktif sincap Hammy olurdu herhalde. Işık hızında hareket eden bu yaratığın çitin öbür yakasında başına gelenler gerçekten komik ve de son derece hızlı. Zaten onun göründüğü sahneleri havada vibrasyon oluşturacak özel efektlerle yaratmışlar.
Her zaman pis koktuğu için huysuz olmasını doğal karşılayabileceğimiz kokarca ile burnu koku almayan İran kedisinin ilişkisi de filmdeki bir başka kırılma noktası. Bu ikilinin komik diyaloglarına hayran kalmamak çok zor.
Filmin orijinalinde İran kedisini İran kökenli bir oyuncunun seslendirmiş olması da ayrı bir hoşluk tabii.
Her dara düştüğünde ölü taklidi yapan keseli sıçan ve onun bu halinden nefret eden kızı ise günümüz gençlerle anne baba arasındaki ilişkilere ayna tutuyor. Burada da anne babalarının davranışlarını eleştiren gençlere sıkı bir gönderme görüyoruz.
Genç sıçanı gençlerin idolü haline gelmiş ünlü şarkıcı Avril Lavigne’nin seslendiriyor olduğunu not düşelim bu arada.
Hikayenin bir ucunda ders alınası bir birlik beraberlik sergileyen, bağlılığa, dostluğa önem veren minik hayvanlar var.
Diğer yanda ise tüketim toplumunun ve şehir hayatının canavarlaştırdığı insanlar.
Steril olması beklenen ev ve site ortamında bir hayvanla karşılaşan insanın tipik davranış modellerini gözlemleme imkanı veren Orman Çetesi, pireyi nasıl deve yaptığımızın, normalde zarar vermeyecek küçük canlılara nasıl canavarlaşarak saldırdığımızın iyi bir örneği.
Çöpe yollayacağı yiyeceğini paylaşsa fazladan bir iyilik yapmış olacak insanoğlu, bahçeye, pencereye, kapıya gelen hayvanları nasıl uzaklaştırırım, nasıl yok ederimin derdine düşüyor ne yazık ki.
Küçükleri sevimli hayvan karakterleriyle eğlendirirken, büyüklere de ders çıkaran eğlenceli bir yapım olan Orman Çetesi’nin alt metninde yatan ve üzerinde maaile düşünülmesi gerekenler bunlar işte.
OPOSSUM NEDEN ÖLÜ TAKLİDİ YAPAR?
Opossum, diğer adıyla keseli sıçanın literatüründe dövüşme veya kaçma diye bir şey yok. Bu filmdeki opossum Ozzie de, aynı gerçek hayattakiler gibi başı sıkışınca hemen ölü taklidi yapmaya sığınıyor. Ozzie ’nin tek farkı, bunu teatral bir şova dönüştürüyor olması.
STÜDYOYA GERÇEK HAYVAN GETİRMİŞLER
Orman Çetesi’nin titiz yapımcıları, animatörlerin yaratacakları hayvanları yakından görmeleri gerektiğini düşünmüşler. Ve çareyi DreamWorks’ün animasyon tesislerine söz konusu hayvanları getirtmekte bulmuşlar. Hayvanların kürk, tüy, diken ve kabuk gibi önemli detaylarını bizzat dokunarak gözlemlemek tabii ki pek çok şey kazandırmış onlara. Rakunun meraklı havasını; kirpilerin kendine özgü yapısını; kaplumbağanın, hatta sincabın yüzündeki bilge görünümü yakından görme imkanı bulunca, o güne dek yaptıkları tasarımları çöpe atıp, her şeye yeni baştan başlamışlar.
HAYVANLARIN GÖZÜNDEN DÜNYA HALİ
Siz hiç köpeğin (ya da etraftaki diğer köpekler, kediler) dünyayı nasıl görüyor diye, yere yatıp, emekleyerek, etrafa onun hizasından bakmış mıydınız? Deneyince insan gördüğü yeni bakış açısı karşısında şaşkına dönüyor ve hayvanları daha da iyi anlıyor. Orman Çetesi filminin yönetmenleri de, ortaya daha iyi bir iş çıkması için benzer bir yönteme başvurmuşlar. Filme başlanmadan önce DreamWorks animasyon stüdyolarının bulunduğu kampus alanındaki beş katlı garaj binasının bir duvarı tamamen sarmaşıklarla kaplanmış. Böylece 15 metrelik o duvarın karşısında durup bakan herkesin kafasında bir kıyaslama yapması, yeşil çitin karşısında duran küçük bir hayvanın ne hissedeceğini anlaması, dolayısıyla da hayvanların bakış açısına alışması sağlanmış.