Dünya üzerindeki tüm Türkler beni tanıyor

Baygın bakışları, baston yutmuş gibi duruşu, kendine özgü lisanıyla, Hint kliplerinden Türkiye’ye firar etmiş bir karakter sanki Bayhan Gürhan... Fazlaca teatral halleri gerçek mi, yoksa sadece oynuyor mu, kişisel yorumlara açık. Ama yine de Popstar’ın tartışmasız en konuşulan üyesiydi o...

Bayhan Gürhan’ın kuzenini bıçaklayarak öldürmesini "kaderin bir cilvesi" tadında açıklaması kimilerini tatmin etmiş, başta jüri üyesi Deniz Seki olmak üzere çoğu kişiyi de çileden çıkarmıştı.

Yarışmadan elendiğinde, herkes onun Müslüm Gürses’i andıran farklı tarzından müthiş çıkışlar bekledi. Hatta fanatikleri oldu. Ama o, beklenen çıkışı bugüne kadar bir türlü yapamadı. Hálá saha kenarında ısınıyor.

Yakın zamanda piyasada olacağını söylediği "Cezayir Menekşeleri" adlı, Cezayir’deki soykırımı anlatan şarkısıyla olay yaratacağını iddia ediyor. Başka bir iddiası daha var: "Dünya üzerinde yaşayan bütün Türkler beni tanıyor."

ARTIK BURNU HOKKA GİBİ

Yarışmadan elendikten hemen sonra, "Sesimin performansını etkiliyor" gerekçesiyle burnundaki deviasyondan kurtulmak için ameliyat masasına yattı Bayhan. Kalktığında deviasyonla beraber burnunun görünümü de değişmişti, hokka gibi bir burnu vardı. İyileşir iyileşmez albüm telaşına düştü.

Bu ilk albüm ne onu ne de dinleyenleri tatmin etti: "Bu zamana kadar yaşadığım en büyük hayal kırıklığı, halkı hayal kırıklığına uğratmış olmaktır. Çünkü benden iyi bir albüm bekliyorlardı. Repertuvar benimle bütünleşmiyordu. Yanlış bir albüm oldu. Ben de memnun değilim, dinleyen kimse de memnun değil o albümden. Önemli olan şarkılar değil, doğru buluşmalardır. Bir de başka şeyler var biliyorsunuz." Bu cümleden sonra aramızdaki konuşma kayda değerdi...

- Bilmiyorum, nedir onlar?

- (Baygın bakışlarını bana çevirdi) Bilmiyorsunuz. Bilmek istediğiniz şey nedir?

- Neyi söylemek istiyorsanız, onu bilmek istiyorum.

- (Kafasını sallayarak ve derin nefes alarak) Bilmiyorsunuz.

Bayhan çıkardığı albümden hoşnut olmadığı için, albümdeki şarkıları hiçbir yerde söylemedi. Kötü bir albüm yapmış olması onu bu zamana kadar bekletti. Peki bunca zaman ne yaptı? "Bazılarınca hiçbir şey yapmamış olduğum düşünülebilir. Fakat ben en azından yanlış bir şey yapmadım. Yanlış bir şey yapacağıma hiçbir şey yapmamayı tercih ettim. Fakat bu ikisi arasında çok şey yaptım, hazırlandım. Eskiden aşçıydım, mutfaktaydım, şimdi de müzikal mutfağa girdim. Beste nasıl yapılır, şarkı nasıl söylenir, bir besteyi ne için yaparsınız, öğrendim. Şimdi hazırım."

Bayhan’a solfej ya da şan dersi aldınız mı diye sorduğumda, "Bir tek notam yok ama rotam var" cevabını veriyor. Şan dersiyle de ilgili bol yeşilli bir cümle kuruyor: "Ahmet Özden hocadan aldığımız şan dersinin birer tohum olduğunu farzedersek, o tohumlar yeşerdi ve kendimizce o yeşerini yetiştirdik."

Bayhan kendini ifade ederken Bayhanca cümleler kuruyor: "Şu zamana gelinceye kadar, anlatmak isteyip anlatamadıklarımı anlatma sanatını öğrenmeye çalıştım!"

Peki Bayhan unutulmaktan korkmuyor mu? "Bende var olabilecek tek ürkeklik kendimedir. Hata yapıp ayağım tökezleyip düşsem, kalbimi yoklarım. Yanlış yaparsam kendimden bilirim. Onun dışında ürkecek hiçbir şeyim yok benim."

Bayhan’ın şarkı söyleme stili nedir? O dahil kimse adını koyabilmiş değil. Tarzına "Bayhan tarzı" diyor, kendi kelimelerinin onun tarzını anlatmakta şimdilik kifayetsiz kaldığını söylüyor ve biçare "Anket yapıp halka mı sorsam acaba" diyor.

DÖRT DİLDE ŞARKI

Bayhan, müthiş çıkış beklediği, sözlerini gazeteci Kutlu Esendemir’in yazdığı, bestesi kendisine ait Cezayir soykırımını anlatan "Cezayir Menekşesi" şarkısı için "Enstrüman, vokal, kalıp sınırlaması olmayan, hissettiğimi ifade eden bir tarz" diyor. Şarkıda 75 enstrüman, 50’si çocuk 25’i opera sanatçısı toplam 75 vokal olacakmış. Şarkıyı ayrıca İngilizce, Fransızca, Arapça ve Türkçe olarak dört dilde okuyacakmış. Her dilde sözleri ezberlediniz yani, dediğimde tek kaşını kaldırıp bana bakıp öyle cevap veriyor: "Dilerseniz Papua Yeni Ginece de okuruz."

Albümünü kendi imkánlarıyla çıkaracağını, ama çok masrafı olduğunu, tırnaklarıyla bir yerlere geldiğini anlatıyor. "Yani sponsor mu arıyorsunuz" diye sorduğumda parmaklarını şıklatarak, "Sponsor tabiri caizse" diyor.

HERRR ŞEYE HAZIRIM

Bayhan, dünya üzerindeki bütün Türklerin onu tanıdığını iddia ediyor. Sadece gece çalışan taksiciler ve hiç televizyon izlemeyenler tanımazmış onu.

Kendine güvenli tarzıyla öne çıkan Bayhan bir an önce albümünü yapıp, Türkiye turnesine çıkmak ve konserler vermek istiyor. Tutmama olasılığına hazır mısınız diye sorduğumda ise r’leri Seda Sayan’ı aratmayacak bir cümle kuruyor: "Herrr şeye hazırım."

HERKES KENDİSİNİN PATRONU OLMALI

1,5 yıl önce Bayhan prodüktörlere kendini anlatmaktan vazgeçmiş. Onların yeniliklere kapalı olduklarını, belki de genç bir yeteneğin kendi tabiriyle Türkiye’deki müziğin "yörüngesini" değiştireceğini söylüyor. "İş başa mı düştü yani" diye sorduğumda şu cevabı veriyor: "Aslında bir şirket kurdum sayılır. Film ve müzik yapım şirketimiz var. Kendimizce müzikal ve sanatsal anlamda ürettiklerimiz var. Benim bünyemde bana inanan ve kendilerine inandığım senaristler var. Hür, herkesin hissettiğini özgürce ifade edebileceği bir ortam var."

"Patronsunuz yani" dediğimde "Yok ben patron değilim. Bence herkes kendisinin patronu olmalı" diye yoruma açık bir cevap veriyor. Patron değilse, niçin "Bir şirket kurdum sayılır, senaristlerim var" dediğini soruyorum ama Bayhanca cevaplar verdiği ve sözcüklere iki dünya turu attırdığı için vazgeçiyorum.