Güncelleme Tarihi:
Ankaralı Turgut havalarını Müslüm Gürses ‘cool’luğunda dünyanın en azılı festival gençliğine söyleyen, Suriyeli bir düğün şarkıcısı hayal edin. Herhangi bir fotoğraf canlandırmakta zorlanıyorsanız önünüze Ömer Süleyman’ı sürelim. Suriye’de hakiki bir süperstar, bir numaralı düğün fenomeni. Her çıktığı düğün kasede çekilmiş, eşe dosta düğün hediyesi olarak dağıtılmış. Suriye’de 500’e yakın albümü olması bu açıdan normal. İlk uluslararası albümü ‘Wenu Wenu’ çıkalı iki hafta oldu. Fakat Independent, Guardian, Telegraph gibi gazeteler albümü; Rolling Stone, Vice gibi müzik dergileri Ömer’in ‘cool’ duruşunu yere göğe sığdıramıyor.
Süleyman ile kısa bir telefon görüşmesi bile ayaküstü Birleşmiş Milletler buluşması gibi. Hattın bir ucunda ABD’deki menajeri, diğer ucunda Beyrut’taki çevirmeni, Ömer’i Brooklyn’deki stüdyo dairesiyle Urfa’daki evi arasında mekik dokurken, Urfa’da yakaladık.
Kaç yıldır Urfa’dasınız?
- Evi tutalı iki sene oldu. Geçici olarak Türkiye’ye yerleşmemin iki sebebi var. Birincisi güvenlik problemi. Suriye’de can güvenliğimiz yok. İkincisiyse dünyaya daha yakın olmak. Urfa’ya taşındığımdan çok daha kolay seyahat ediyorum. İngiltere’ye, ABD’ye daha sık ve kolay gidebiliyorum.
Urfa günleriniz nasıl geçiyor? Mutlu musunuz?
Sokağa çıkmaya, buralarda takılmaya pek vakit yok. Burayı biraz da Batı ülkeleriyle iletişim için üs olarak kullanıyorum. Ama genel olarak mutluyum, özellikle de Urfa mutfağından. Önüme ne koysalar yerim! Sabah akşam pilav ve kebapla yaşayabilirim.
Suriye’de Türk müziğiyle kültürüyle ne kadar haşir neşirdiniz?
Suriye’de Türkiye’den çok Irak’a yakın bir hayatımız vardı. Ama İbrahim Tatlıses dinleyerek büyüdüm. Büyük adam! En büyük hayalim onunla düet yapabilmek.
Düğünlerde şarkı söylemeye devam mı?
- Artık değil. Düğün şarkıcılığını 2 senne evvel Suriye’den taşınmamla beraber bıraktım. Türkiye’de birkaç düğünde şarkı söylemişliğim var. Ama artık pek tercih ettiğim bir durum değil.
Çiftçilik yaparken ne ara, nasıl kendinizi Brooklyn’de bir kulüpte buldunuz?
- Aslında sadece çiftçi değildim. Para kazanmak, aileme bakmak için hamallıktan boyacılığa kadar aklınıza gelecek her türlü işi yaptım. Düğün şarkıcılığı da bunlardan biriydi. 25 yaşımda başladım düğünlerde şarkı söylemeye. Devam ettikçe insanları mutlu etmenin, dans ettirmenin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu fark ettim. Müzik, şarkı söylemek benim çıkış yolum oldu.
BİR DE KONUŞABİLSE...
Björk ile yollarınız nasıl kesişti?
- Şarkılarımı tesadüfen dinlemiş. Yapım şirketi aracılığıyla bana ulaştı, Crystalline’ın remiks versiyonu için benden kayıt istedi. Kalktık İstanbul’a geldik, şarkıyı kaydedip Björk’e ulaştırdık. Kendisiyle ilk kez on gün evvel tanıştım. Bizzat İzlanda’ya davet etti, evinde ağırladı, karşılıklı kahve içip sohbet ettik. Şahane bir kadın!
2011 Glastonbury Festivali’nde Beyoncé, U2 ve Radiohead ile aynı sahnede yer almış; performansınız o yıl festivalin en çok konuşulan meselesi olmuştu. Kimlerle tanıştınız, nasıl geçti?
Bono’dan Thom Yorke’a hepsi benim için güzel sözler söylemişler sağ olsunlar! Fakat hiçbiriyle tanışma, konuşma şansım olmadı. Dil, benim için en büyük sorun. Arapça dışında hiçbir dil konuşamıyorum. Kendi çevirmenim olmadan kimseyle iletişime geçemiyorum. Çat pat İngilizce konuşabilseydim her şey çok farklı olurdu.
Müziğinizin bir gün bu kadar evrenselleşeceğini tahmin eder miydiniz?
Şarkılarımı Batı ülkelerine daha uygun olsun diye değiştirmeyi hiç düşünmedim. En doğal formuyla, en Suriye kokan haliyle dinlensin, sevilsin istedim. Öyle de oldu. Bu, benim için en gurur verici şey.
Politik dozu yüksek şarkılarınız var mı? Suriye’de yaşananlar müziğinizi etkiler mi?
Müziğimin politik bir tarafı hiç olmadı, olmayacak da. Şarkılarım aşk, umut, mutluluk dolu. Trajedi yüklü olanlar da var. Ama asıl derdim insanları eğlendirmek, dans ettirmek.