Güncelleme Tarihi:
Evlenmeye karar vermek zor. Karar verince de uygulamak... Birçok prosedürü var çünkü. Aileler tanışacak, tarihler belirlenecek, davetiyeler bastırılacak. Düğün arabası mutlaka hazır olacak, takı elbette alınacak. Nikah ve düğün tüm dünyada önemli bir seremoni... Öz hemen hemen aynı, değişen yalnızca yöntem... İşte İSTANBUL LİFE Dergisi de mayıs sayısını ‘‘Kent ve Düğün’’ ana başlığı altında topladı. Nilüfer Oktay'ın ‘‘Evlilik trükleri’’ başlıklı yazısı da her evlilik öncesi yaşanan ayrıntıları gözler önüne seriyor.
Kız ve erkek karşılaşır, çıkar, sevişir (mi) ve evlenmeye karar verir. Yani söz sahibi evliliğin birincil kişileri. Aileler flörtten sonra seremoni bölümünde girer devreye. Annelerin evlilik ve düğün olayında önemini belirtmeden geçemeyeceğiz. Söylentiye göre düğünün görkemini annenin hırsı belirliyor.
İSTEME
Bir kutu çikolata, bir demet çiçek... İster koklaşıp evlilik yolunda adım atılsın, ister görücü usulü... Yola bir kere girince durak çoğunlukla aynı: Kızın evi. Sözler de aynı: ‘‘Allahın emri, peygamberin kavli...’’ Sonra mı? Biliyorsunuz kahve. Kız yapıp ikram edecek. Bir söylentiye göre damatın kahvesine şeker yerine tuz konulacak. Kişilik tahlili niyetine... Baba evet diyecek. Daha önceden kararlaştırılmışsa kırmızı kurdeleyle bağla söz yüzükleri, belki de nişan, kız ve damadın parmaklarındaki yerini alacak.
BEYAZ GELİNLİK
Bizanslılar'ın ‘‘Hora Hora’’, yani mutlu gün dediği düğün günü yaklaşırken gelinlik gelinlik telaşı had safhaya ulaşır. Bir kez giyilir, anlayışının heyecanıyla belki de... Modacılar ara sıra gelinliği çeşitli renklerde hayal ederler ama nedense podyumdan başka yerde giyilmez onlar.
YAN UNSURLAR
Nikah davetiyesi ve şeker... Klasik yöntem; kızımız ve oğlumuz, mutlu günümüzde, sizleri de aramızda görmekten, annesi ve babası vs... Beyaz kart üzerine yazılır. Şimdi gençler daha modern ve işlevsel davetiyeleri tercih ediyorlar. Ebat ve içerik değişik. Şekerler ise en az davetiyeler kadar renkli.
KINA GECESİ
Çoğunlukla nikahtan ya da düğünden bir gün önce kız tarafının evinde yapılır. Şarkılar söylenir, oyunlar oynanır. Daha çok kadın kadına. Damadın da bir ara geceye katılması olasılık dahilinde. Kına merasimi gelin adayının başına kırmızı tülbent örtülmesiyle başlar. ‘‘Annesinin bir tanesini hor görmesinler...’’ gibi türkü veya manilerle kız ağlatılır. Kına ve kuruyemişler kız tarafından. Naz meselesi burada da söz konusu. Gelin elini açsın diye genelde kayınvalide altın ya da para verir.
ÇEYİZ ÇIKARMA
Osmanlı'dan devralınan bir gelenek. Gelinin çeyizi birkaç gün boyunca evde sergilenir. Çeyiz görmeye gelenler yanlarında hediye getirmeyi ihmal etmezler. Daha sonra sırada damat tarafının çeyizi yeni eve götürmesi var. Bu işten en zararlı çıkan damat ya da damadın yakınları. Çünkü çeyiz sandığını kız evinden almak o kadar kolay değil. Sandık parasını isteyenler evden çıkıncaya kadar peşinizi bırakmaz.
MUTLAKA FOTOĞRAF
Stüdyolar bu işten iyi para kazanıyor. Çünkü her gelinle damat, düğün öncesi mutlaka bir stüdyoda fotoğraf çektirir. Günün anısına... El ele, kol kola; gelin salıncakta, damat yanında...
BÜYÜK GÜN
Önce damadın hazırlığı, malum damat tıraşı... Daha sonra kız evine gidilir, oradan da kuaföre ‘‘gelin başı’’ yaptırmaya. Yakın akrabalarla. Gelin evden çıkarken damattan yine para kopartılır. Buğday, pirinç gibi tahıllar serpilir gelinin üzerine. Bolluk, bereket getirsin dileğiyle. Kuaför işleminden sonra durak Telli Baba gibi ermişlerin türbeleri. Bir yerlerde belki bir yemek. Oradan da nikah veya düğün salonu.
BEN EVLİYİM
Nikah yüzüğünün kökeni Mısır'a, Roma'ya kadar uzanıyor. Bulunan en eski alyansın içinde ‘‘omonia’’ yani uyum yazıyormuş. Günümüzde de evli olunduğunun ilk sinyali yüzükle veriliyor. Farklı yöntemler mevcut. Hintli kadınlar mesela. Evde yalın ayak dolaştıkları için yüzüklerini ayak parmaklarına takıyorlar. Ya da Nepal. Kadınlar saç diplerine kırmızı boya sürüyor. Güneydoğu'da ise hızmalar ve dövmeler var.