Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2004 00:00
Probiyotik nedir?SORU: Son zamanlarda gazetelerde yer alan haberlerde ve televizyon reklamlarında yeni bir üründen bahsedildiğini duymuş olmalısınız. Bu ürün bir yoğurt. Bunun probiyotik bir yoğurt olduğundan söz ediliyor. YANIT:Soruya yanıtı, Celal Bayar Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Hilmi Toprak veriyor: Çoğu kişide probiyotik sözcüğü, antibiyotiği çağrıştırıyor. Antibiyotik, hastalık etkeni mikropların ortadan kaldırılmasında etkili olan maddelere verilen isimdir. ‘Pro’ önekinin, ‘ön’ veya ‘önce’ anlamına geldiği de bilindiğine göre, probiyotik, alındığı zaman, hastalık etkeni mikropların vücuda yerleşmesini ve hastalık yapmasını önleyen maddeler olduğu gibi bir anlam ortaya çıkar. Önemli gıdalarından biri olan yoğurt sağlıklı bir gıda olarak kabul edilir. Zehirlenmelerden sindirim bozukluklarına kadar birçok sorun için, yoğurt yedirilir. 1900’lü yılların başında, Rus asıllı bir bilgin olan Metchnikoff, sıklıkla yoğurt yiyen insanların sağlıklı ve uzun ömürlü olduğu yolundaki gözlemlerden yola çıkarak Fransa’da kurduğu merkezde yoğurt üzerine yoğun çalışmalar başlattı. Probiyotik yoğurt, bu çalışmaların sonucunda ulaşılan bir ürün olmuştur.Metchnikoff’un başlattığı çalışmalara da, yoğurdun yararlı etkisinin mayasındaki Laktobacil’ ler adı verilen maya bakterilerinden kaynaklandığı belirlenmiş. Laktobacil’ler de çok sayıda bakteri türünü içeren geniş bir aile. Son zamanlarda, Laktobacil’lerin Asidofil grubunun daha yararlı olduğu ortaya konuldu. Probiyotik etki Laktobasi’llerin Asidofil grubundaki bakterilerde görülüyor. Bunların da değişik türlerinin probiyotik etkileri birbirinden farklı. Bir bakterinin probiyotik etkisinden bahsedilebilmesi için bulunması gereken ilk özellik,midedeki güçlü asitlere ve safra tuzlarına dayanıklı olup bağırsağa kadar canlı ulaşabilmeli ve de bağırsak içzarına yerleşip burada koloni oluşturabilmelidir. Şimdilerde üretilen klasik yoğurtlarda kullanılan maya bakterileri, Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus bulgaricus, mide asitine dirençli olmadığı için bağırsaklara canlı ulaşamıyorlar ve bu nedenle probiyotik etkileri yok. Probiyotikler ilaç değil, düzenli olarak tüketildiklerinde sağlığı koruyan maddeler. Sağlığı korumak, hastalandıktan sonra tedaviye çalışmaktan çok daha doğru. Bunu beslenirken sağlamak da çok güzel. Umarım sizleri bu konuda biraz aydınlatabildiğim ise çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Herkese yaşamında sağlıklı başarılı günler dilerim.Arsen Lupen gerçekten yaşadı mı?YANIT: Yazar Maurice Leblanc ‘Arsen Lupin’i yaratırken gerçekten yaşamış olan bir kişiden esinlendi. 1905 yılında Marius Jacob adlı anarşistin davasına katılan Leblanc bu genç adamdan oldukça etkilenmişti. - Jacob Gece Çalışanları olarak adlandırılan çetenin gerçekleştirdiği soyguna yardım etmiş, karşılığında anarşist grubuna aktarmak üzere ganimetin üzerinden yüzde 10 komisyon almıştı. Jacob dava sırasında hırsızlığa karşı olduğunu ancak en büyük hırsızlık olan mülkiyetçiliği protesto etmek için soyguna katıldığını belirtmişti. - Kendisi 150’yi aşkın soygunda yer almak ve 5 milyon frank değerinde altın çalmakla suçlanarak 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1936 yılında İspanyol Cumhuriyetçiler’in mücadelesini desteklemek amacıyla İspanya’ya gitti. Ancak daha sonra anarşistlerle arası açıldı. 1954 yılında 75 yaşındayken intihar etti.Körler
rüya görürler mi?YANIT: DoÄŸuÅŸtan kör olanlar da rüya görürler. Ancak bu rüyalar seslerin ve duyuların temel olduÄŸu bir baÅŸka boyutta ortaya çıkar. Öte yandan, bazı körler günlük yaÅŸam deneyimlerinden yola çıkılarak oluÅŸturulmuÅŸ rüyalardan da söz ediyorlar. ÖrneÄŸin, doÄŸuÅŸtan görme özürlü Sophie rüyasında masalar, iskemleler ve daha pek çok nesne gördüğünü hatta gökyüzü, ufuk hakkında bile belli bir fikir edindiÄŸini belirtiyor. Tabii ki bunlar çoÄŸu kez renksiz oluyor; görme özürlüler soyut bir biçimde bunları bir nesneyle iliÅŸkilendiriyorlar. Aslında doÄŸuÅŸtan kör olanlar arasında koyu bir karanlık içinde yaÅŸayanlara nadiren rastlanıyor: Bunların çoÄŸu en azından ışığın gölgesini ya da nesnelerin bazı hatlarını ayırt edebiliyor.Kediler neden yedi canlı?SORU: Kedilerin yedi canlı olduÄŸu söylentisi nereden kaynaklanıyor?YANIT: Bu söylentinin kaynağı Tanrıça Bastet’e benzetildikleri için kedilerin kutsal sayıldıkları Antik Mısır dönemine uzanıyor. Mısırlılar kedilerin hemen hemen her zaman dört ayak üzerine düştüklerini fark etmiÅŸlerdi. Bu da onların pek çok canı olduÄŸu inanışının ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtu. Ancak o çaÄŸda genelde kedilere dokuz can atfediliyordu çünkü dokuz uÄŸurlu bir rakamdı. Nitekim bu dokuz can miti uzun süre geçerliliÄŸini korudu; Shakespeare’in Romeo ve Juliette’inde bundan söz edilir. Günümüzde ise genellikle yedi canlı olduÄŸu söyleniyor. Bu yedi rakamı da Dünyanın Yedi Harikası, göğün yedinci katı gibi popüler deyiÅŸlerden kaynaklanıyor. Böylece ortalama yirmi yıl yaÅŸayan kedilere de yedi can atfedilmiÅŸ oluyor.Â
button