Güncelleme Tarihi:
Revirin sorumlusu iki yıllık genç bir erkek doktor. Spor ayakkabı, bermuda şort, yeşil önlük giymiş. Göğsüne yapıştırdığı geniş flasterin üzerine sadece Dr. unvanı ve ön adı yazıyor. ‘Fişlenmek ve soruşturulmak’ istemediği için benden adının yazılmamasını istiyor, “Garfield deyin, yeter” diyor. Ne kendi ne de ekip arkadaşlarının fotoğraflarda yüzlerinin görünmesine izin veriyor.
Revirin düzenini o sağlıyor. Konuşmamız kâh ekibe katılmak isteyen hekim veya hemşireler kâh yeni gelen malzemeleri haber verenler tarafından sürekli kesiliyor. Bir yandan anlatırken diğer yandan hızla kararlar verip, uygulatıyor. Bağırmadan, çağırmadan. Etraf kalabalık ama herkes birbirini yıllardır tanıyor gibi hem samimi hem uyumlu. “Biz bir ekibiz ve siviliz. Burada ast-üst ilişkisi yok” diyor ve reviri anlatıyor.
İlk müdahaleden sonra hastaneye
“Burada bir hastane kurmadık, burası bir revir. Revirin önünde iki sedye, üzeri battaniyelerle kapatılmış, gerekmesi halinde kullanılabilecek yer yatakları var. Burası halkın, gelen kimseyi geri çevirmiyoruz. Çizikle bile geleni, temizliyor, mikrop öldürücü krem sürüp öyle gönderiyoruz. Buraya gelemeyenleri sedyeyle alıyoruz. Her sedyeye bir doktor, iki hemşire veriyoruz. Sadece ilkyardım görevi yapıyoruz. Acil değilse ilaç vermiyoruz. Enjeksiyona girmiyoruz. Gazlanmış astımlılara oksijen veriyoruz, gözlerini ve yüzlerini hazırladığımız sıvılarla yıkıyoruz. İlk müdahaleden sonra gerekirse çevredeki hastanelere gönderiyoruz.”
Fazla ilaçları bağışlayacağız
“Revirin eczane bölümünde 100 bin TL’lik ilaç var. Revirin eczane tarafı kutu kutu ilaçla dolu. Hâlâ her dakika paket paket ilaç geliyor. Başka bir köşede yüzlerce paket hijyen malzemesi duruyor. Gönüllü eczacılarımız inanılmaz bir şey başardı ve kısa sürede bütün ilaçları tasnif etti. İstanbul Tabip Odası ile İstanbul Eczacı Odası’ndan bunları ilaç sıkıntısı çekilen yerlere göndermelerini istedik. Elimizde fazladan 10 oksijen tüpü var. Bunları da devlet hastanelerine göndermek istiyoruz. Bu ilaç bolluğunda kontrolsüz kullanımı engellemek için ortada lokal analjezik bile bırakmıyoruz. Gezi Parkı direnişçileri en fazla ağrı kesici, vitamin, kas gevşetici ilaçlarına ihtiyaç duyuyor.”
Tıbbi malzeme eksiğimiz yok
“Revirde hiçbir tıbbi ve lojistik malzeme, ilaç, gönüllü sıkıntısı yok. Bir de üzerinde gaz bombaları ve biber gazı atılması halinde kullanılmak üzere hazırlanmış pet şişelerde beyaz solüsyonlar, çeşit çeşit sirkenin olduğu bir masamız var. Bırakın tıbbi ihtiyaçları, paketleri açılmamış buzdolapları, klimalar bile kenarda duruyor. Bize sürekli ‘Bir şeye ihtiyacınız var mı?’ telefonları geliyor. Mesela az önce Yıldız Tilbe’nin gönderdiği gaz maskeleri ulaştı. Buna karşılık kesinlikle para yardımı kabul etmiyoruz. Burada yardımlaşma, imece var. Hepimiz birbirimizle çok ilgiliyiz. Türk Tabipleri Birliği’nden bir ekip de bazı önerilerde bulundu. Revirin önüne gerekli yerlere kireç serptik. Salgınımız yok çok şükür.”